|
Delikli kuruşlardan avuç avuç dolarlara
50 yıl önce devlet memuru ayda 657, özel sektörde çalışan bir kişi 392 dolar kazanıyordu. Bugün ise devlet memuru 270 dolar kazanıyor. Özel sektörde ise ayda 20-30 bin dolar kazananlar var
AÇIL SEZEN
Türkiye'nin bugünkü işgücü profiliyle bundan 50 yıl önceki iş hayatı birbirinden çok farklı. En çok kazandıran mesleklerden iş tanımlarına, kamu sektörü ile özel sektör arasındaki ücret farklılıklarına kadar pekçok şey değişmiş durumda. Biz de cumhuriyetin 76'ncı yılını kutladığımız şu günlerde, bundan 50 yıl önce en çok kazandıran meslekler ile bugünün en çok kazandıran mesleklerini işgücü açısından karşılaştırdık.
Bundan 50 yıl önceki mesleklerin iş tanımlarına ve kazandırdıkları ücretlere baktığımızda, iki farklı Türkiye görüyoruz. Nasıl mı?
Devlet memuru çok kazanır!
Verileri incelediğimizde, şu anki genç nesle çok uzak kavramlarla karşı karşıya kalıyoruz. Örneğin 1950'li yıllara kadar kamu kesiminde verilen ücretler, özel sektörün verdiği ücretlerin ortalama yüzde 60 daha üzerinde. Eski kuşağın "Devletle çalış, eşeğini sağlam kazığa bağla" yaklaşımının temeli de bu dönemde atılmış.
1950 yılında, kamu sektöründe yatırım malları üretimi yapan bir işçinin ortalama geliri yıllık 6 bin 72 dolar düzeyindeydi (aylık 506 dolar, 1 dolar= 2.80 TL). Buna karşın, özel sektörde aynı görevi yapan bir kişi yılda ancak yılda ancak 3 bin 990 dolar maaş alabiliyordu (ayda 333 dolar). Aynı şekilde, imalat sanayinde görev yapan bir kişi kamu sektöründe 657 dolar kazanırken, özel sektörün aynı iş için önerebildiği ücret 392 dolardı.
Eşit işe eşit ücret
O günlerin sosyal adalet anlayışına da uygun olarak, işçi ücretlerinin artırılması, eşit işe eşit ücret ödenmesi esastı. Bu dönem ithalat yerine yerli üretim felsefesine dayalı olduğundan, iç pazarın geliştirilmesi doğrultusunda ücretlerin artırılması da önemliydi. Dönem başlarında yapılan toplu iş sözleşmeleri ve grev hakkı da kamu sektörü ücretlerinin yükselmesinin bir diğer nedeniydi. Kısacası, eskiden devlet memurluğu ve kamu kuruluşlarında işçilik en çok kazandıran mesleklerdi.
Sektörel bazda bakıldığında ise fiziksel güce ve mesleki zorluğa dayalı bir ücret politikası izlendiği görülüyor. Petrol ve petrol ürünlerine bağlı alt sektörler, 1950 ve 60'ların en fazla kazandıran sektörleriydi.
Kamu ile özel sektör arasındaki makas, 1960 ve 70'li yıllarda da kapanmadı. Kamu sektörünün verdiği ücretler hep özel sektörün üzerindeydi. (Tıpkı bugün İsveç'te olduğu gibi.)
Ve bugünkü durum...
Gelelim bugünkü duruma. Artık Türkiye 50 ve 60'lı yıllarda olduğundan çok farklı. 1980'lerde başlayan dışa açılma politikası, ekonomi için bir dönüm noktası oldu. Devlet teşvikleriyle yüzünü dış pazarlara dönen Türk ekonomisinde özel sektör giderek güçlendi. Yurtdışındaki uygulamaları gören ve yönetim tarzlarını Türkiye'ye adapte eden Türk şirketleri, işgücünün profilinin de değişmesine neden oldu.
Artık özel sektör, çok daha iyi eğitimli, modern bakış açısına sahip, esnek çalışabilen insanlar arıyor. Bu profildeki bir insanı da düşük ücretle çalıştırma imkânı yok.
Eski sektöre yeni adet
Yeni yüzyılın eşiğinde değişen, sadece şirketler ve işgücü niteliği değil. Teknolojik devrim, yepyeni sektörler oluşturduğu gibi, varolan sektörlerin de yapısını değiştirdi. Özellikle hizmet sektörü bu değişimden inanılmaz etkilendi. Örneğin finans sektörünün ekonomi içindeki payı, 80'li yılların sonrasında yaptığı atılımla, inanılmaz oranda artış gösterdi. Ücretlerdeki artış da bununla doğru orantılı oldu. Bu yılın başında yapılan üç ücret araştırmasının sonuçlarına göre bankacılık sektöründe işe giriş ücretleri yıllık ortalama 13 bin ile 18 bin dolar arasına çıktı (1 dolar= 480 bin TL). Orta kademe bir muhasebe şefinin yıllık ücreti 38 ile 40 bin dolar arasında değişiyor. Aynı sektörde genel müdür düzeyindeki kazanç ise yıllık 170 ile 200 bin dolar düzeyinde.
Nerden nereye...
Büyük atılım yapan diğer alanlar ise bilgi teknolojileri ve telekomünikasyon sektörü oldu. Bilgi teknolojileri (IT) sektöründeki ücretler de inanılmaz oranda yükseldi. Bugün, 1-3 yıl deneyimli bir IT danışmanının yıllık ücreti 33 ile 38 bin dolar arasında (aylık 2.750 dolar).
Aynı şekilde telekomünikasyon sistemleri de bugünün gözde mesleklerinden. Türkiye'de bir telekomünikasyon şirketinde aylık
Buna karşın, özel sektörde görevli bir işçinin yıllık ortalama maaşı 9 bin dolar seviyesinde (aylık 750 dolar- 360 milyon TL.) Kamu sektöründeki işçilerin maaşı da bu rakamın biraz altında. Oysa 1950'lerde tüketim malları üreten bir kamu kuruluşunda ayda 506 dolar kazanabilen bir memur, bugün 130-180 milyon lira; yani sadece 270 dolar alabiliyor. Doların 2.80 lira olduğu dönemle 480 bin lira olduğu bugün arasındaki alım gücü farkı da düşünüldüğünde, aradaki uçurum iyiden iyiye büyüyor.
Altın yerine forward işlem
Kısacası, devran döndü, çağ değişti. Dünyadaki değişim, her şeyi olduğu gibi Türkiye'nin çalışan yüzünü de farklı kıldı. Verileni yapan, hantal devlet memuru profilinin yerini dinamik ve yaratıcı özel sektör çalışanı aldı. Yastık altına saklanan altının yerini forward işlemler, pösteki sayan telgraf memurunun yerini de bilgi teknolojisi uzmanları aldı. Yani 1950'lerin çok kazandıran devletinin yerinde şimdi dinamik, yaratıcı ve en önemlisi daha çok para kazandıran özel sektör aldı. Bugün üniversitelere gidip "Mezun olunca ne iş yapmak istiyorsunuz?" diye sorduğunuzda, bir öğrenci bile "Devlet memuru" diye yanıt vermiyor. Oysa İsveç gibi gelişmiş ülkelerde kamu sektöründe çalışmak prestij göstergesi sayılıyor.
Devlet kendi içinde reform yapıp, kendini özendirici hale getirmediği sürece özel sektör ile kamu arasındaki gelir makası kapanacak gibi görünmüyor.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|