BU gerçeği iyi kavrayan Bakırköy Belediye Başkanı Ahmet Bahadırlı, deprem sonrasında en fazla dış yardım sağlayan ve bu sayede olumlu işler gerçekleştiren başkanlardan biri. Aynı zamanda Marmara ve Boğazları Belediyeler Birliği'nin de başkanı olan Bahadırlı batının destek ve güvenini, sivil toplum örgütleriyle sürekli ve gerçek anlamda işbirliği içinde olmasına borçlu.
ÇÜNKÜ Bahadırlı, batı ülkelerinin "Bir mücadelenin içinde halk var mı yok mu?" noktasını büyük hassasiyetle incelediklerinin bilincinde. Halkın katılımı, batının "olmazsa olmaz" kriteri. Bunu bildiği içindir ki Bahadırlı, deprem sonrasında Bakırköy'ün dış yardımdan yoğunlukla yararlanmasını sağladı.
BAHADIRLI şimdi de Bakırköy'de "her eve bir nüfus kağıdı" projesini hayata geçiriyor. Ayrıntılarını SABAH-İSTANBUL'da okuduğunuz projeyle her binada jeolojik etüt ve ve zemin etüdü yapılacak, bina-zemin entegrasyonu incelenecek. Böylelikle çürük binalar "tescil ve mahkum" edilecek, "hırsız müteahhitler"in önü kesilecek. Bahadırlı bu projeyi meslek odası/belediye/ üniversite üçgeninde gerçekleştiriyor. Yani "geniş katılım" temeline oturtup, bu sayede "dış destek" kapısını açık tutuyor.
BAHADIRLI'nın depreme karşı toplumsal önlemleri de batıda "guardia civil" ve "civil rescue units" denilen, "eğitimli halk unsurlarından oluşmuş kurtarma ve ilk yardım üniteleri"nin aktivitesine dayanıyor. Tüm projelerin halkı içine alması sayesindedir ki, Washington'daki Dünya Afet Merkezi'nin "2000 yılı pilot çalışmaları" Bakırköy'de yapılacak.
ÖZETLERSEK sivil toplum örgütleri platformuna oturmayan, halk katılımını dışlayan projeler evrensel ilgi ve destek görmüyor. Tüm stratejilerini bu çağdaş gerçeğin yörüngesinde kuran Bahadırlı Başkan'ı kutlamalıyız.