kapat

05.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Öfffler ve pöfffler arasında..

Hemen her erkeğin fantezisidir harem, hiçbirimiz inkar etmeyelim.. Fotoğraf ne arar o zaman.. Olsa da nasıl hareme girer zaten..

Bu yüzden ezeli erkek fantezisi için sayısız yağlı boya tablo yapılmıştır, tarihte..

Böyle bir fantezi film olursa..

Filmi bu geleneği en iyi bilen ülkenin seçkin bir yönetmeni, hem de Fransız ve İtalyan işbirliği ile çekerse, ne yaparsınız?..

Koşarsınız tabii..

Ben de öyle yaptım..

Sonuç mu?..

Başlıkta yazılı..

Efendim ben bu, Avrupa Festivalleri'nde ödül alsın diye özel çekilmiş filmlerden nefret ediyorum.. 10 saniyelik bir çekimi, ağır, ağır, ağır 3 dakikaya yayıp seyircinin sabrını tavana vurdurdun mu, bizim eleştirmenler genelde "Aman ne güzel film" diyorlar.. Onların ölçütü, seyircinin sıkılması.. Siz ne kadar patlıyorsanız, film o kadar iyi.. Bakmayın onlar da patlıyorlar da, düşüncelerini değil, yazmaları gerekenleri yazıyorlar.. Onların yazıları da halka değildir çünkü.. "Sinema" başlığı altında birbirlerine mektup yazarlar. Bu yüzden yazdıklarını birbirlerinden başkası anlamaz, çoğu zaman..

Harem Suare, çok ama çok ilginç bir konunun nasıl kötü çekildiğinin kanıtı bir film.. Anlattıkları 10 dakikaya sığar.. Geri kalan 80 dakikada, yönetmenin filmi uzatma ve kendi kendini tatmin çabaları var..

Harem'de padişaha oğlan doğurup öne geçmeye kararlı bir ihtiraslı cariye Safiye ile, biraz ona, biraz da Sümbül oğlana aşık iki cami arasında beynamaz Arap hadımağası Nadir'in aşkı..

Hadımın aşkı olur mu?..
Duygu Asena "Olur" diyor.. Aşkın fiziksel yanı için de, işlemez hale getirilen aletten başka şeylerin olduğunu söylüyor.. Filmde Duygu'yu destekleyen bir sahne de var zaten.. Orgazmik çığlıklar atan bir kadının suratını izlemek erotikse, filmin en erotik sahnesi bu..

Aslında çok daha erotik, çok daha şiirsel olabilecek bir sahne var..

Hamamda zenci kalfa erkeksizlikten baygın Safiye'ye hani şöyle fevkalade rahatlatıcı bir Tayland masajı yaparken, Safiye kafesin arkasından Nadir'in onları gözetlediğini fark ediyor. Eder etmez de ayağa fırlayıp, zenci kalfayı göbek taşına yatırıyor ve başlıyor kıza masaj yapmaya.. Nadir seyrederken, kendini zenci kızın yerine koyacak ve baştan çıkacak..

Hatırlayanınız vardır.. Bu sahneyi Anjelik filminde izlemiştik. Robert Hossein, terastaki Michelle Mercier'nin gözlerinin içine bakarak bahçedeki bir çıplak kadın heykelini okşamağa başlar ve Mercier kendinden geçer..

40 yıl geçmiş aradan, hala unutmadım, anlayın..

Ferzan üstelik cansız heykel değil, canlı insanla tekrarlamış sahneyi.. Ama zerre duygu yok.. Tam mekanik bir masaj sahnesi.

Haa.. Bir de.. Film iyice karışır ve anlaşılmaz olursa, daha iyi ödül alır diye, iki kişi anlatıyor hikayeyi..

Önemli olan da anlatmak zaten..

Bu kadar sıkıntıyı niye çektiğinizi, finaldeki mesaj cümlesinden anlıyorsunuz..

"Önemli olan yaşanan değil, anlatılandır.."

Çok doğru.. Filmde çektiklerimi aynen anlatmaya kalksam, siz de sıkıntıdan patlardınız!..

TEBESSÜM
Doktor, tüm kontrolleri, tahlilleri yaptıktan sonra hastasına "Size bir iyi, bir kötü haberim var" dedi. "Önce kötü haber.. Bir kaç haftalık ömrünüz kaldı.."

"Peki iyi haber ne" diye dehşet içinde sordu hasta..

"Resepsiyonda oturan kırmızı elbiseli, koca memeli sarışını görüyor musun?.. Dün gece onu becerdim."

Alışveriş merkezlerinde müzik!..

1994 yılında Los Angeles'da Dünya Kupası izlerken şahit olmuştum..

"Bunu yazayım da, bizim ülkede de yapsınlar" dedim içimden..

Kazım beni bir gün "Century" diye bir alışveriş merkezi var, onların Akmerkez'i.. Oraya götürdü.. Türk çocuklar, Mahmut, Cafer, orada bir kafe açmışlar.. Oturduk.. Ama gitmemiz kafeye değil.. Alışveriş merkezinin (Onlar Mall diyorlar, bilenleriniz var) göbek boşluğunda bir büyük orkestra.. Hani eski Amerikan büyük orkestraları var, onlardan.. Bir konser başladı..

O zaman anladım, hafta içi olmasına rağmen o gün Mall niye tıklım tıklım?..

Bedava konser diye gelenler, Mall'a kimbilir kaç milyon dolar bıraktı o gün..

1994.. 1999.. Anlayın bendeki ihmalkarlığın (Bazen) boyutlarını.. Ha bugün, ha yarın, beş yıl geçmiş aradan..

Peki şimdi niye yazıyorum..

Akmerkez benzeri bir uygulamaya başlıyor bu gece..

Projenin adı, Musicwall!..

Müzik Duvarı..
En üst katta dev bir video ekranı ve müthiş bir ses düzeni hazırladıklarını söyledi, Sevgili Dostum Ayhan Tezcan..

Ayhan bana Yapı Kredi'yi sevdirenlerin başında gelir.. Ayrıldı.. Reklam işlerine girişti.

Bu gece Akmerkez'deki Musicwall açılışında, 1 Haziran 1999'da Modena'da (İtalya) yapılan Guatemala ve Kosova'ya yardım konserinin tümünü izleyeceğiz.

Saat 11.00'de ve saat 18.30'da, iki kez.. Gösteri 9 Ekim'e kadar devam edecek.

Kim mi var konserde..

Onu en sona sakladım mahsus..

Pavarotti ve arkadaşları..

Ricky Martin, B.B. King, Lionel Richie, Joe Cocker, Gloria Estefan, Mariah Carey..

Gelecek program mı?..

İşte o beni tam kalbimden vuracak..

Edith Piaf ve Marlene Dietrich şarkıları üzerine Ute Lemper'in ilizyonları..

Dil izleme..

Türkçe Gönüllüleri dil izliyorlar bilir misiniz?.. Gurubun (Pardon grubun) başkanı Hüseyin Movit..

Ferhat Boratav'ı eleştiriyor. Hafiften de dalga geçiyor..

"Kuzey Anadolu Fay Hattı'nı ilk keşfeden isim İhsan Ketin" demiş, Ferhat..

Hoca diyor ki.. "Keşfedilen şey ikinci kez keşfedilmeyeceğine göre.."

Yahu hoca.. Dilin incelikleri vardır bilir misin?.. Öyle sözlükte yazıldığına bakıp kalın kalın konuşursan fena halde yanılırsın.

Amerika Kıtası'nı kim keşfetti?..
Kristof Kolomb!..

Ama bugün deniyor ki, "İlk keşfedenler" donan Bering Boğazı üzerinden geçip güneye inen Ortaasya kökenliler..

Ya da, uzun gemileri ile engin denizlere dalan Vikingler..

Belki de Güney Amerika sahillerinin haritasını yapan Piri Reis.. Ya da bir Avrupalı korsan reisi..

Sizce kim, Amerika'yı "ilk keşfedenler" hocam?..

Hakan Aygün'e de "Telefonlar kitlendi" dediği için takmış.. "Kilitlendi" demeliymiş..

Bu millet "kitlendi" diyor hocam yıllardır.. Hiç duymadın mı?..

Yazarken öyle, konuşurken böyle devri de geçti.. Nasıl konuşuyorsan öyle..

Türkçe Gönüllüleri'ni izleyen bir gurup kurmamız gerekecek anlaşılan!..

BİZİM DUVAR
Cezaevlerindeki isyanlar adeta Matrix filminin kopyası gibi.. Bizim seçilmişler de Metris'e giremedi.

Hakan & Utku

Tantan!..
Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu'nu görevden aldığı için eleştirenler var, İçişleri Bakanını..

Bir ülkede İçişleri Bakanı polislikten gelme iken "Polisten vali olmaz" diyen vali görevden alınır.

Yazıcıoğlu da bu lafları ederken başına gelecekleri tahmin edecek kadar akıllı adam..

Demek canı Ankara'da yan gelip yatmak istemiş biraz..

Yanlış olan Tantan'ın Yazıcıoğlu ile ilgili imaları..

Tantan bunu adet edindi..

Bir görevden almasına itiraz oldu mu "Falanca dosyayı inceleyin" diyor.

Dosyalar devletin ve gizli. Gazeteci nasıl ulaşır.. Ulaşamayacağını Tantan da biliyor tabii..

Buna rağmen söylüyor.

Çamur at izi kalsın..

Ona bir dost tavsiyesi..

Birisi için bir şey söyleyecekse açıksa söylesin. Ya da hiç söylemesin.

Bakırköy kaymakamı için imalı laflar etti, fakslar yağdı Bakırköy sivil toplum örgütlerinden.. 20 tane falan örgüt, kaymakama sahip çıkıp, bakanı protesto etti. Dosyamda duruyor.

Haa.. Yeri gelmişken..

Yağdanlıklarınıza çanak sorular sordurup, sizi eleştirenlere de çamur atmaya kalkmayın.. Yakışmıyor..

Hiç yakışmıyor!..

Ben sizi hala "Dost" biliyor, onun için "Acı" söylüyorum, dostum!..

SEVDİĞİM LAFLAR
Eğer öküzlerle domuzlar konuşabilseydi, yemden başka şey düşünenlerle alay ederlerdi.

Epiktetos (Teşekkürler Ufuk)

34 Z 5540!..

Etiler kavşağından Boğaz yoluna girerken ne kadar rahattınız bayım..

Sigara paketinizi herhalde, bir yandan araba kullanırken, hem de o meşgul kavşakta açtınız.. Topu topu iki eliniz varken bunu nasıl başardınız şaştım..

Açarken çıkan artık kağıtları da camı indirip yola saça saça gittiniz..

İstanbul sokakları beybabanınızın çöplüğü idi çünkü..

Ben bin defa yazdım.. Bu iş eğitim, terbiye falan meselesi değil..

Koyarsın dışarı kibrit çöpü atana, Amerikalı gibi bin dolar, yani ya, 500 milyon ceza..

Sıkıysa atsın bakalım zırnık!..

İstanbul dünyanın en pis mega kentlerinden biri.. Sebebi..

İçinde biz pis insanlar yaşıyoruz ve bizi yola getirecek devlet gücü yok..

İzmaritleri de yola atın bayım..

Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır