Balık yiyen kusar Bakan bey susar
Balık yiyen alerjiye tutulur, bulantı başlar, kusar... İstanbul Sağlık Müdürü tüm balıkları, Vali ise sadece "hamsi yemeyi" yasak kılar. İstanbul Sağlık Müdürü, hangi bilimsel verilere bakarak tüm balıkları yasaklar, İstanbul Valisi de hangi ilmi parametrelere bakarak sadece hamsiyi yasaklar?
Bilinmez..
Üzerinde de durulmaz...
Şimdilik ölen yoktur ama ilerde ölüm olmayacağını kimse garanti edemez.
Balık yiyen kusar.
Bakan bey öyle bakar.
Marmara'dan çıkmış hamsi balığından yedikleri için önce Bandırma'da, sonra Balıkesir'de, sonra İstanbul Beykoz'da, sonra Sarıyer'de, sonra İstinye'de ve sonra da Haseki hastanelerinde "balık yedim, zehirlendim..." diye başvurular olur. Zehirlenenlerin sayısı 150'ye çıkar.
***
48 saat geçer...
Çevre Bakanı susar...
Sağlık Bakanı susar...
Tarım Bakanı susar...
Belediye Başkanı da susar.
Vali ne yapsın?
Vali de hamsi yemeyi yasaklar.
Zehirleyen balık sadece hamsi midir? Ankara'daki devlet sadece deprem olunca lime lime dökülmüyor. Marmara'dan çıkan balıkları yiyenlerin zehirlenmeleri karşısında da dökülüyor. Aradan iki gün geçti. Ne Sağlık Bakanı'ndan, ne Çevre Bakanı'nından, ne de Tarım Bakanı'ndan; "Marmaranın sularında neler olduğu, bu sularda yaşayan balıkların etinde insanı alerjilere sokacak, bulantılara itecek ve kusmalara koyacak ne tür bir değişmenin başladığını" halka açıklamadılar.
***
Halk balık yer kusar.
Bakan beyler susar.
İnsanları zehirleyen balık niçin sadece hamsidir? Marmara'da yaşayan diğer 6-7 çeşit balık ile midyeler, istiridyeler, kum midyeleri de aynı sudan, sudaki aynı oksijenden, aynı tuzdan, aynı yosundan beslendiklerine göre hamsi dışındaki balıkları yiyenler niçin zehirlenmediler? Zehirlendiler de farkında mı değiller? Yavaş yavaş mı zehirlenmekteler? Acaba İstanbul halkı ile Marmara'nın çevresindeki şehir, kasaba, köylerde yaşayan 17 milyona yakın insan kaç gün süreyle balık yememelidir ve yerse hangi tür balıkları yemelidir?
Deprem mi yaptı?
Deprem sonrası enkazların denizlere dökülmesi, TÜPRAŞ'daki yangın ve Körfez'e petrol akması, AKSA fabrikasının tanklarının patlayıp, çatlaması sonunda denize de sızan akrilontril zehirli maddesinden ya da diğer nedenlerden ötürü Marmara'daki kirlenmenin artık dayanılmaz boyuta gelmesinden dolayı mı ölüyor balıklar?
Öyleyse niçin sadece hamsi?
***
Halk zehirleniyor.
Bakanlar susuyor.
Sözüm ona, balıkçılar hamsileri bayatlatıp satmışlar da bu yüzden zehirlenmiş insanlar. Zehirlenen sadece bir aile değil... Bir yatılı okulun öğlen yemeğinde hamsi yiyen öğrenciler de değil... 150 ayrı zehirlenme birbirinden 50-60 kilometre uzaklıktaki bölgelerde yaşayan insanlar arasında olmuş. Bu 150 kişinin aynı satıcıdan balık alıp yediği düşünülmeyeceğine göre niçin zehirlendi bu insanlar. Balıklar bayatsa, bayat balık satmak yasak değil mi? Niçin yakalanmadılar?
Halk kusuyor.
Sağlık Bakanı...
Çevre Bakanı...
Tarım Bakanı...
3 bakanın 3'ü de susuyor.
Bunlar vergi topluyorlar.
Yediği balıktan zehirlenen insanların vergilerini her yıl arttırıyorlar. Fakat ortada yapılmış bilimsel bir araştırma yok: İnsanları zehirleyen hamsilerin yaşadığı sulardan alınan numuneler de zehirli planktonlar mı saptandı? Zehirli olduğu iddia edilen hamsilerin yaşadığı sulardaki diğer balıkların vücudundaki kimyasal değişiklikler nelerdir? Depremden sonra Marmara'nın deniz suyundaki kimyasal değişimler ne yöndedir? Sudaki pestisit (suya sızmış tarımsal ilaç) oranında artış ya da düşüş var mıdır?
İki gün geçti...
Bu parametrelerle ilgili olarak topluma sunulmuş güvenilir, ikna edici, şüpheleri giderici bilimsel bilgi henüz yok.
***
Neden yok?
Halk yediği balıktan kusuyor.
3 bakanın 3'ü de susuyor.
Anakent Belediyesi de tısss...
Ben bu 3 bakanlığın Marmara Denizi'ndeki canlı yaşamı her gün birebir izlesin diye kurulmuş birimlerini, kaç müdür, kaç müdür yardımıcısı, kaç müsteşar, kaç müsteşar vekili, kaç memur, kaç koruma, kaç şoför çalıştırdıklarını, yılda kaç kişinin yurt dışına inceleme-araştırma, görgü arttırma gezisine çıktığını bir araştırmaya başlasam...
Kimbilir neler bulurum?
Neler işitirim?
