Konutta 21. yüzyıla enkaz devrediyoruz
Konut ve Mimarlık Günü'nde gündem "20. Yüzyılın Mirası." 21. yüzyıl bu konuda Türkiye'den gerçek bir enkaz devralıyor
Türkiye, yüzyılın son "Dünya Mimarlık ve Konut Günü"nü, 17 Ağustos felaketi sonrasında, toplumun tüm kesimlerince yeniden sorgulanan bir sektörün üzerinden irdeliyor. 21. yüzyıla, yıllık yüzde 1.5 nüfus artışı ve yüzde 2.8 şehirleşme hızı ile giren Türkiye'de konut, hep sorunlu bir alan olageldi. Gecekondu ve kaçak yapılaşmanın her yıl arttığı ve konut açığının bir türlü kapanamadığı Türkiye'de yılda yaklaşık 200 bin konuta ihtiyaç duyulduğu tahmin ediliyor. Yıllardır bu açığı kapatmak ve gecekondulaşmayı önlemek üzerinden tartışılan sektör bu yıl 17 Ağustos sonrasında, denetim ve güvenlik sorunuyla boğuşuyor.
Marmara Depremi'nin ardından Türkiye'de hiç umulmadık bir şekilde, toplumsal bir bilinç oluşmaya başladı. Tüketici tepkisini konut satın alma talebini erteleyerek gösterdi, ardından güvenliği sorgulayıp mal sahibinden depreme dayanıklılık raporu istemeye başladı.
GÜVENLİK DESTEĞİ
Tüketicinin günübirlik olmayan bu tepkisi de önce gazete ilanlarıyla üretici ve satıcıların vaadlerini değiştirdi; ardından birinci ligdeki müteahhitler de lüks konut projelerini güvenlik raporlarıyla desteklemeye başladılar. Bugün artık her kesimden insan, konut arzı ve talebinin eskisi gibi olmayacağını konuşuyor. Türkiye en azından toplumsal bilinç anlamında 21. yüzyıla farklı giriyor.
Mimarlar Odası Genel Merkezi, "Dünya Mimarlık ve Konut Günü" nedeniyle yayınladığı bildiride, 20. Yüzyılın Mimari Mirası temasının, onbinlerce çökmüş binanın toplumsal tahribatının, 21. yüzyıla imar mirası olarak taşındığını belirterek şu açıklamayı yaptı:
"Aslına bakılırsa aynı tahribat deprem darbesinden çok daha önce başlamış ve deprem olmasa bile kent ve toplum üzerindeki yıkıcı ve yokedici etkisini çoktan gösterir olmuştu. Yerle bir olan yapıların büyük bir kesimi yap-sat sektörünce üretilen, arazi spekülasyonunun gösterişli ama çürük binaları olarak felakete imza attılar.
Bilim dışı ve denetimsiz yapılaşmaya olanak sağlayan yerel yöneticilerle aynı yetkilerin şehircilik ilkelerine aykırı kullanımını ülke genelinde egemen imar kuralı haline getiren merkezi yöneticiler ise 20. yüzyıl tarihine siyasi dokunulmazlıkları yüzünden yargılanmayan felaket sorumluları olarak geçiyorlar."
Esen PİŞİRİCİ
|