kapat

30.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RAUF TAMER(rtamer@sabah.com.tr )


O fotoğraf

Herkes o fotoğrafı konuşuyor.Görünce çok rahatsız oldum.Sonra bir kulp bulup kendimi teselli ettim.

Dedim ki:

- Ne var bunda? Ecevit, terbiyeli bir Türk gibi durmuş... Clinton da tipik bir Amerikalı gibi davranmış.

Bu mantığı daha da geliştirdim.

Düşündüm ki, belki Clinton kendi uzmanlarıyla toplantı yaparken de koltuğun kenarına öyle ilişiyordur. Bu bir tarz meselesi...

Hayır...

İçime kurt düştü... Acaba bir istiskal mi var?

Gene rahatsız oldum.

Sonra tekrar kendimi teselliye koyuldum.

Dedim ki:

- Eğer istiskalse bile çok kolay ve ucuz... Bunu herkes herkese yapabilir. Ecevit'in alabileceği bir tedbir yok. Ne desin Clinton'a, adam gibi ayağa kalk diye mi uyarsın?

Hayır.

O da olmaz.

Ben bu fotoğrafı içime sindirdim.

*

Ama arabaya biner binmez şoförüm Zeki, beni tahrik etti...

Gördünüz mü efendim fotoğrafı dedi.

Haydii, tekrar kafam takıldı.

Tekrar rahatsız oldum.

Kendi kendime dedim ki:

- Ne biçim fotoğraf o sahi? Sanki biri patron, öbürü personel... Ayıp şey.

Sonra düşündüm, Clinton'un sahiden patron olduğunu hatırladım. Ama yetmez... Bu fotoğraf yakışık almaz.

Tekrar kızdım.

*

Sürekli teselli arıyordum.

Buldum, buldum.

Dedim ki:

- Uzatma Rauf... Bu bir enstantene.

Saniyelik bir şey... Anlık...

Tamam da, Ecevit de o an elini -meselâ- pantolonunun cebine sokabilseymiş keşke... O zaman yadırganacak bir şey kalmazmış.

Ben şimdi halk'a bu fotoğrafı nasıl izah edeceğim. Fransız Cumhurbaşkanı Çiller'in elini öpmüştü, Clinton niye böyle yapıyor?

Yok yok.

Anormallik yok. Biri Fransız gibi davranmış, öbürü Amerikalı gibi...

Hatırlarsanız Kaddafi de Erbakan'a karşı bir Libyalı gibi davrandıydı.

Tarz meselesi.

Ben bu fotoğrafı kabullendim.

Kabullendim.

*

Acaba diyorum, Ecevit'in eski bir solcu olduğunu mu öğrendi Clinton...

Kasketli fotoğrafını da gördüyse, birdenbire kapitalist damarı mı tuttu?

Eğer öyleyse ayıp etti.

Çünkü Ecevit değiştim diyor.

Sonraaa...

En az Clinton kadar milliyetçi Ecevit...

Üf... Bu fotoğraf beni çok düşündürüyor.

*

Yok, yutmayız.

Türkler rahatsız olsun diye, özellikle seçilmiş bir fotoğraf bu... Özellikle servise konmuş.

İyi ama, bizim gazeteler niye bunu kullanmış? Ecevit'i rencide edecek küçücük bir şey var idiyse, bizim gazeteler derhal üzerine kapanmalı ve Ecevit'i korumalıydı, değil mi?

Ne gezer?.. Türkiye Başbakanını, tam Amerika'dayken hasta ilân edenler, bu kadar ince düşünemezler.

Sonunda buldum.

Kabahat ne Clinton'da, ne fotoğrafı çekende, ne de onu servise koyanda.

- Kabahat medyada.

Böyle günler, bütün hatlarımızla Başbakalarımızın arkasında durmayı öğrenemedik.

Hatırlar mısınız, Demirel, 22 yıl evvel, Londra'da masaya yumruğunu vurduğu vakit,(eğer vurduysa) biz burada dalga geçmiştik.

Mesut Yılmaz'ın Budapeşte'de yediği yumruktan memnuniyet duyanları da unutmadık.

Hele Çiller'e, Okyanuslar ötesi uyuşturucu damgası vuranlar, çıkıp bir özür bile dilemedi hâlâ.

Bu fotoğrafta Ecevit'i acz içinde görmek başka bir istek, rahatsız olmak ise bambaşka bir duygu.

Ben rahatsız oldum.

Ama Ecevit'in kabahatı ne?

Ah... Keşke elini cebine sokabilseydi o an.

Ama dedik ya efendim, birisi terbiyeli bir Türk gibi davranmış, öbürüsü tipik bir Amerikalı gibi.

Takmayın kafanıza.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır