kapat

30.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Hakiki fikir yazısı..

Bugünkü risalemde yeniden cumhurbaşkanı seçilmek isteyen ve bu gerçekleşmediği taktirde "Dam başında ot muydum, sofranızda çok muydum.." diye küseceğini ima eden Baba'nın hukuki durumunu tartışmaya açıyorum.. Bakalım ne yazmışım?

Tapu dairesine hiç yolunuz düştü mü?

Eğer 65 yaşının üzerindeki birinden mal aldıysanız bilirsiniz.. Bizim mevzuata göre, bu yaş çizgisine ulaşmış bir vatandaşımız elindeki mülkü satmak isterse "akıl baliğ" olduğuna dair tam teşekküllü bir hastaneden rapor getirmek durumundadır..

Aksi halde tapu işlemi yapılamaz..

ooo

Neden derseniz, kanun yapan büyüklerimiz öyle münasip görmüşler..

Kanun dediğiniz şey (Eğer aşkın kanunu değilse) vatandaşı, kendisine karşı korumakla da mükellef..

Hele devletin tahtına çöreklenip de gitmek bilmeyen büyüklerimizin, yani kunun yapıcılarımızın en iyi bildiği şey de vatandaşın bu halleridir..

İlle de rapor getirmeli..
Büyüklerimiz vatandaşın, yıllar boyunca karısının karşısında efendi efendi oturmasının hayra alamet olmadığını bilir.. İşinde gücünde insanların; radyodan, televizyondan ajans haberlerini dinlerken birden delleneceğini, fikrini bozmasıyla aykırı işlere kalkışacağını da bilir..

İşte bunları bildiği için de kara kaplı kanun kitabını önüne çekip, içine "Atmışbeş yaş ve üzerindekiler, doktor raporu getirmeden kendi başlarına mal satamazlar.." diye yazmıştır..

Tapu Müdürlerine de "Kapınıza böyle biri gelirse doktor raporu isteyin.." diyerek kanun marifetiyle hem yetki hem talimat vermişler..

Şimdi diyeceksiniz ki "Bu devlet memleketin erkek kısmına niye güvenmez de böyle işler yapar?"

El cevap; Erkek kısmına karısı güvenmezken, nikâh düşmeyen devletimiz neden güvensin?

ooo

Eskilerin "Nikâhta keramet vardır.." dediklerine kulak asmayın.. Eski adamlar bunlar? Bugün böyle söylerler, yarın "Keskin zekâ keramete kıç attırır.." diye başka bir laf ederler..

Hal böyle olunca; atasözü niyetine edilen bu tür lafların, herhangi bir apartman yönetmeliğinin tek maddesi kadar ağırlığı olmaz..

Nikâh dediğin altı üstü bir akit, bir süre sonra Hamurabi'nin taşa kazıdığı kanunların ne kadar hükmü kalıyorsa, onun da o kadar hükmü kalıyor.. Köyümüzün ücretsiz hizmet veren filozofu Osman-ı Aşoski'nin;

- "İnsanın karısı on sene sonra teyzesi olur.." diye ifade ettiği özlü deyişten de anlaşılacağı gibi zaman karşısında hükmü azalıyor..

Eeee! Bir de orta yerde bir sürü televizyon kanalı var..

Bu kanalların birinden biri yemek tarifi programı yapsa, arkaya üç dört tane hostes kız dikiyor ki herbiri cennetin kadrosuz meleği.. Elalemin mütevelli tabiatlı adamı nefsini ne kadar tutarsa tutsun..

Akşam vakti pijamasını giyip, televizyonun karşısına geçti mi ağır tahrik başlıyor.. Adam bir ekrandaki hurilere bakıyor, bir de yere örtü serip üzerinde bezelye ayıklayan helâline..

Haliyle ekrandaki kızları huriye benzetiyor.. Başını sarıp sarmalamış, bezelyeye karşı mücadele etmekte olan helâline bakınca da aklına yer elması geliyor..

O saat fikri bozuluyor..

Başlıyor düşünmeye.. "Ulan ben bu oturduğum daireyi satsam.. Parasını faize versem.. Faizden gelecek parayla kiralık bir eve çıkarım.. Cepte kalan parayla da Taksim'e çıkıp bir güzel azarım.." diyor..

Tapulu arazi meselesi..
İşte kanunlarımızın; evini, barkını satmak niyetiyle tapuya koşan 65 yaş üzerindeki vatandaşa şüpheyle bakma hakkı buradan doğuyor..

Tapu Müdürü'nün satış için gelen adamı görmesiyle "Bu karpuz kıyafetli godoş belli ki dairesini satıp, parasını travestilere yedirecek.." diye düşünmesi bir oluyor..

Özellikle de satıcı olan erkekse..

Gerçi arada bir tapu dairelerine "dulluğa tahammülü azalıp" genç biriyle evlenme derdine düşen, bunun için mal satmaya gelen teyzeler de çıkmıyor değil.. Hele bunlar okuma yazma bilmiyorsa ille de toparlak yüzlü bir gence meylederler..

Onları nikâh altına almak için mallarına güvenirler..

Neden "toparlak yüzlü" diyecek olursanız kendimden biliyorum.. Benim yüzüm de toparlaktır.. O sebepten karşılaştığım her on cahil kadından dokuzu, bana bir bakışta hayran olur..

Entel kadınlar ise tam tersine.. Avurtları çökmüş, illetli gibi duran erkeklere meylederler..

ooo

Lafı nereye getireceğim..

Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimi var.. Seçimin favorisi de Baba.. Nereden mi biliyorum? Kendisi için birşey istemiyor da oradan.. Baba ne zaman kendisi için birşey istemediğini ilân etmişse, ya gidip bir mülkün başına çökmüştür veya "Daha yok mu?" deyip başka bir makam için niza çıkarmıştır..

Parti başkanıyken de böyleydi.. Üstelik o zamanlar "Tapulu arazime gecekondu kurdurmam.. Tapuyu deldirmem.." laflarını dilinden düşürmezdi..

Biz biraz safça olduğumuzdan bu "tapulu arazi" lafını ettiğinde Adalet Partisi'nden veya DYP'den söz ediyor zannederdik..

"Tapulu Arazi" lafının şifre olduğunu, memleketin tamamı mânâsına geldiğini çözememiştik..

Kod adı "Baba'nın tapulu arazisi" olan memleketimizin büyüklerine sesleniyorum..

Bu açıdan bakıldığında bizdeki cumhurbaşkanlığı seçimi, bir tür tapu devri veya tescili işlemi sayılır.. Bu yüzden 65 yaş üzerindeki adaylardan doktor raporu istenmesi icap eder..

Gel git akıllı olup olmadıkları, aynen tapuda mal satan vatandaşlara yapıldığı gibi, doktor raporu ile belirlensin..

Hele yaş yetmişbeşi de geçmişse bir rapor yetmez.. En az iki ayrı hastaneden rapor tedarik edilsin..

Biz de o zaman "Yeşil hıyar soymadım, cemaline doymadım.." deyip Baba'nın görev süresini uzatmak isteyenlere itiraz etmeyelim..

Aynı metodu başbakanlık makamı için de düşünüyorum..

Eğer başarılı olursak; Amerika'ya dış yardımı istemeye giden bir başbakanın hallerimizi unutup, Clinton'un cebine "Harçlık yaparsın.." diye üç beş kuruş sıkıştırmasının sebebini tartışmak zorunda kalmayız..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır