kapat

30.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ULAŞ BIÇAKCI
Deli Doktoru
"Yıldızı parlayan meslekler" konusu özellikle insan kaynakları, yönetim ve ekonomi ile ilgili gazete ve dergi sayfalarında çok sık yer alan ve çok ilgi çeken bir konudur.

"Geleceği parlak meslekler"'in ne olacağı hep merak edilir ve uzmanlara çok sıkça sorulur. Yeni bir takım meslekler uydurulmaya çalışılsa bile verilen cevaplar çoğunlukla aynıdır.

Ben yeni meslekler uydurmak yerine eski bazı mesleklerin yükselen trendinden bahsetmek istiyorum. Bunların başında psikoloji geliyor. Hani eskiden, "deli doktoru" deyip de çekindiğimiz, gidenleri de "üşütmüş, deli doktoruna gidiyormuş" diye nitelediğimiz uzmanların uğraşı alanı. "Doktorların" değil, "uzmanların" diyorum, çünkü onların resmi adı "psikolog", doktor değil, tabii ki kendi alanlarında doktora yapmamışlarsa. "Doktor" denince, biz nedense hala, "tıp doktoru"nu anlıyoruz. Tıp doktoru olup da üzerine psikoloji ihtisası yapmış olanlara ise "psikiyatr" deniyor.

Depremden sonra şoka giren depremzedelerin psikolojik sorunlarına yardımcı olmak için aklımıza geldi psikoloji. "Bir musibet bin nasihatten iyidir" derler ya, musibet başımıza gelmeden aklımız başımıza gelmiyor. Sadece doğal afetlerin değil, bireysel ve kitlesel cinnetlerin, satanistler, toplu katliamcılar, toplu intiharcılar ve seks manyaklarının işlediği cinayetlerin yaygınlaştığı şu dönemlerde, psikolojinin aklımıza gelmesi geç oldu doğrusu. Tüm bunlar olmasa bile günlük olarak yaşadığımız sosyal ve politik skandalların, çete olayları, soygun, rüşvet, ekonomik kriz, zamlar ve enflasyonun, trafik keşmekeşinin, adliye kavgalarının, Ajda Pekkan'ın estetiklerinin, iş yaşamı ve aile sorunlarının, gelecek belirsizliği ve yönetsel beceriksizliklerin üzerlerimize koyduğu baskılar bile bir psikoloğumuzun olması için yeterli.

Geleceğin mesleklerini sıralayanlardan bazıları astronotluk, uzay bilimciliği, astroloji gibi meslekleri koyuyor listelerinin başına. Gelin görün ki, parlayan mesleklerden bazılarını gökte ararken yerde bulduk. Mesela jeoloji (yer bilim) mühendisliği. Popülerleşti birden. Halbuki Türkiye'de 7 bin 500 jeoloji mühendisi varmış. Ama bunların yüzde 70'i kendi mesleğini kendi mesleğini yapmıyormuş. Jeologlar, jeofizikçiler, birçok mühendis ve mimar, şehir planlamacıları, bu insanların da çoğunluğu başka işler yapıyor. Kendi mesleğini yapanlar da, deprem öncesine kadar önemsenmiyordu.

Halbuki eskiden "Kızını ya doktora ya mühendise vereceksin" denirdi. Ancak önce mühendislik ve sonra da doktorluk forsunu kaybetti. Jeoloji mühendisliğinin felan ise esamesi, mühendislik gündemdeyken bile okunmazdı.

Şimdilerde, mesela bakınız, Serdar Turgut Hürriyet'teki köşesinde ne diyor: "Keşke jeolog olsaydım. AKUT mensupları, deprem uzmanları, statikçiler, jeologlar, en kolay kız tavlayan meslek grubu oldu bir anda."

Latife bir yana, bugünkü mesajın özeti şu: Elimizdeki bilgileri, uzmanlıkları, uzmanları heba etmek yerine onlardan yararlanmasını öğrenelim.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır