KUŞDİLİ FORMASYONU: Taşıma kapasitesi zayıf ama önlem alınarak bina yapılabilir. Ataköy'ün bulunduğu yer bu zemine sahip. Ataköyün altında hala faaliyette olan genç faylar da var. Bu durum tehlikeyi daha da artırıyor.
ALÜVYON YELPAZELERİ: Depreme dayanıklılığı zayıf. Yüksek katlı ve yoğun yapılaşma için sakıncalı. Ancak düşük katlı binalar yapılabilir. Sultanbeyli bu zemine sahip.
BAKIRKÖY FORMASYONU: İyi zemin olarak kabul ediliyor. Bakırköy, Yeşilköy ve Florya bu zemine sahip. Yapılaşmaya müsait. Sadece bazı yerlerde sorunlar olabiliyor. Bina sorunlu bölgeye denk gelmişse depreme dayanıklılığı azalıyor.
GÜNGÖREN FORMASYONU:Depreme karşı zayıf. Yapılaşma için kötü bir zemin. Eğer zeminde 14-15 derecelik bir eğim varsa heyelan meydana gelebiliyor. Avcılar, Güngören, Bayrampaşa ve Bağcılarda zemin bu formasyona sahip.
ÇUKURÇEŞME FORMASYONU: Taşıma kapasitesi iyi. Bina yapılabilir. Ama kötü bir özelliği de var. Yamaç olan bölgelerde su tutuyor. Bu yüzden akışkanlık kazanıyor ve heyelana neden oluyor. Eğimli bölgelerde tehlikeli. Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri arasında, Esenyurt'ta görülen bir formasyon.
GÜRPINAR, KARABURUN, CEYLAN FORMASYONU: Her üçü de aynı özellikleri gösteriyorlar. Depreme dayanıklı değiller Avrupa yakasının batısında Hadımköy, Büyükçekmece ve Gürpınar civarında geniş bir arazide bu zemin türü var. Binalar depremde ciddi hasar görüyor.
SOĞUCAK FORMASYONU: Sağlam zemin olarak nitelendiriliyor. Taşıma kapasitesi yüksek. Ama en önemli sakıncası suyun asitik özelliğinden etkilenerek erimesi ve yeraltında mağaralar oluşması. Mağara yüzeye yakın olduğunda tehlikeli oluyor. Küçükçekmece ve kuzeyi ile Sazlıbosna civarında görülüyor.
HAMAMDERE FORMASYONU:Genel olarak Soğucak formasyonuyla aynı özellikleri gösteriyor ama taşıma kapasitesi daha az.
SARIYER FORMASYONU: Volkanik kayalardan oluşuyor. Yapılaşmaya müsait. Ama bu zeminde de ayrışmış ve depreme karşı zayıflamış bölgeler olabiliyor. Bina bu bölgeye denk gelirse taşıma kapasitesi düşük olduğu ve heyelana yol açtığı için tehlikeli.
HEREKE, TEPECİK, ERİKLİ, KOCATARLA FORMASYONLARI: Aynı özellikleri gösteriyorlar. Taşıma kapasiteleri yüksek olduğu için yapılaşmaya uygunlar. Gebze ve İzmit'e yakın bölgelerde görülen bu formasyonların en önemli kusuru yer yer erimeyle oluşmuş boşluklarının olması.
ÇAVUŞBAŞI GİYANDORİTİ: Magmanın yüzeye çıkmasıyla oluşmuş bir kayadan oluşuyor. Yapılaşmaya uygun. Ama kayanın çevresinde ayrışmış ve sağlamlığını kaybetmiş bölgeler var. Bu bölgeler yapılaşmaya uygun değil. Bina kayanın etrafını çevreleyen bu bölgeye denk gelirse tehlikeli oluyor. Çavuşbaşı ve civarında görülüyor.
TRAKYA FORMASYONU: Genel olarak sağlam bir zemin. Ama kırılma, çatlama ve faylanma gibi özelliklere sahip. Bu nedenle düzlük bölgeleri yapılaşmaya uygun ve dayanıklı iken eğimli bölgelerde durum değişiyor. Sarıyer, Şişli, Beyoğlu, Beşiktaş, Gaziosmanpaşa, Eyüp, İkitelli, Esenler ve Kağıthane'de görülüyor.
BALTALİMANI VE TUZLA FORMASYONLARI: Taşıma kapasitesi yüksek. Yapılaşmaya müsait ve depreme dayanıklı bir kayadan oluşuyor.
KARTAL FORMASYONU: Trakya formasyonuyla benzer özelliklere sahip. Yapılaşmaya uygun bir zemin. Daha yaşlı olduğu yani kayalaşma sürecini tamamladığı için bilim adamlarınca depreme karşı daha güvenli kabul ediliyor.
DOLAYOBA, GÖLDAĞI, AYDOST VE KURTKÖY FORMASYONLARI: Taşıma kapasitesi yüksek ve deprem açısından sağlam bir zemin. Ama buranın da bir kusuru var. Tektonik olaylarda meydana gelmiş yer altındaki kırıklar birbirinin üstüne biniyor. İki kırık arasındaki bölgeye rastlayan binalar için tehlike olabiliyor.
KARABURUN-ÇUKURÇEŞME FORMASYONU: Bu formasyon ve 18 numaralı Kartal Tuzla Baltalimanı formasyonları 16 numaralı oluşumla ortak özellikler gösteriyor.