"Bunların eğitsel yollarla yeniden topluma kazandırılabileceği" gibi düşünceler yanlış. Çünkü ruhsal yozlaşmaları "kan içicilik ve halk düşmanlığı" boyutlarına ulaştığı için, iflah etmezler.
İSTANBUL'daki korkunç cinayeti işleyen ve kendilerine "satanist" adını veren yaratıklar, işte bu "iflah olmaz halk düşmanı" kategorisine giriyor. Polisin, onlar gibileri saptayıp yakalamak için düzenlediği operasyonlar gayet haklı ve isabetli. Yeni cinayetler işlemeye, vahşet örnekleri vermeye eğilimli ne kadar sapık cani adayı varsa yakalanmalı, toplumdan uzak tutulmalı.
YALNIZ bu sırada sapla saman birbirine karıştırılmamalı; ne kadar uzun saçlı, dövmeli genç varsa "satanist zanlısı" diye karakollara doldurulursa, Arthur Miller'in ünlü tiyatro oyunu "Cadı Kazanı", hayata geçirilmiş gibi olur. Miller bu oyununda, ortaçağ engizisyonunun herkese "cadı" damgası vurup insanları ateşte yaktığı karanlık günleri anlatır.
YÜREĞİ insan ve doğa sevgisiyle dolu pırıl pırıl gençler de günümüzde saçını uzatıyor, dövme yaptırıyor. Nasıl 30-40 yıl önce erkeklerde favori, top ense, bol paça pantolon modaysa, şimdi de bazı gençler uzun saç ve dövmeyi seviyor. Saçına, dövmesine, dinlediği müziğe bakıp masum bir gence "potansiyel suçlu" muamelesi yaparsanız, onun ruhunda ömür boyu iz bırakacak yaralar açarsınız.
BEYOĞLU Pizza Hut'dan "sataniste benziyor" diye Star Wars filmi karakterlerinin maketlerini indirtmek, bazı kültür-sanat dergilerini bizzat İstanbul Emniyet Müdürü'nün ağızından "satanist eğilimli" ilan etmek ise, bizi ele-güne karşı komik duruma düşürür.
INTERNET'te bir yığın "satanist site"ye anında ulaşılabilirken sanat dergisi lekeleyip maket indirterek zaten bir yere varılmaz. Polis, görevini yaparken elbette ki son derece kararlı ve ödünsüz davranmalı. Ama daha bilgili ve bilinçli olmalı; "cadı kazanı kaynatılıyor" izlenimi verilmemeli.
ASLINDA gençliği iflah olmaz sapkınlıkların pençesine düşmekten korumak için en büyük ve ağır sorumluluk analara-babalara, öğretmenlere, topluma düşüyor.