kapat

20.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Otomobil, uçar gider...


Gazetecilik mesleğinde şu dönemde en zor iş kimin biliyor musunuz? Bizim... Yani Magazin Gazetecileri'nin.

Hem de öyle böyle zor değil, çok zor çok... Yemin ederim size doğru söylüyorum. "Niçin?" diyeceksiniz. Birincisi; bir süre önce yaşadığımız deprem olayları. Çünkü magazin adına, Türkçesi eğlence adına ne varsa süresiz ertelendi veya iptal edildi. İkincisi ise; şu aralar yazdan kışa yaşanan geçiş dönemi olması. Ayrıca siz de farkındasınız zaten şu aralar bir yağmur, bir güneş, havalar belirsiz seyrediyor.

Bazı yazlık lokaller sezonu kapattı. Bazıları ise pastırma yazı gelecek diye ümitle beklemeye devam ediyor. Müşteri hem var, hem yok.

Ayrıca diğer taraftan kışlık mekânların çoğu açılmadı, açılanlara ise insanlar "Daha şimdiden kapalı yerlere mi tıkılacağız?" diye gitmiyor. Eee... Ne yapacağız biz? Sizlere renkli dünyada neler olup bitiyor bildiremeyecek miyiz? Çatlarım valla...

Ama ümitsizliğe kapılmıyorum. Nasıl olsa er veya geç her şey tekrar eski hâline dönecek. Eee, atalarımız "Gün doğmadan neler doğar", "Günler çuvala mı girdi?" diye boşuna mı demişler?

O yüzden ben bu günlerde, bir dönemin ünlü pop yıldızı Füsun Önal'ın meşhur şarkısını söylüyorum "Geçer, geçer, bunlar da geçer."

***

Farklı olmak ama her konuda farklı olmak zaten benim önem verdiğim bir konu; söylemesi ayıp kendimin o yönünü çok severim de! Ben şu birkaç gündür farklılık hissettiğim bir dönem yaşadım. Zaten en azından bu günlerde, insanın kendisini farklı hissetmesi güzel bir şey bence.

Ama ne olduğunu söyleyemem. "Reklam yapıyor" diye bana kızarlar sonra. Eğer kötü bir şey olursa yanımda olur musunuz? Canım zaten reklamın reklamını yapmak mübahmış! .

Biliyorsunuz, üreticiler yeni bir ürün çıkarttıklarında, tanıtmak için, önce gazetelere ilan, sonra da gazetecilere basın toplantısıyla brifing verirler.

Depremden birkaç gün önce Nissan Primera'nın 2000 modellerinin Akdeniz'de bir tanıtım sürüşü düzenlenecekti. Ama malum her şey gibi tabii ki depremden dolayı bu da iptal edildi. O yüzden tanıtım işi daha önceden organize edildiği gibi yapılamayınca bir başka tarzda gerçekleşti. Araba dergilerinde yazı yazan birçok kişiye Nissan Primera'nın yeni modellerinden verdiler. Üç-beş gün kullanıp araba hakkında fikirlerini yazsınlar, meraklılarına bilgi versinler diye.

Arabaların tanıtım işini üstlenen reklam şirketi "Tanıtımevi"nde çalışan arkadaşım Ahu Güngör bir araba da bana verdi sağolsun. Ama ne yazık ki birkaç günlüğüne. İç geçiriyorum çünkü ne yalan söyleyeyim arabada aklım kaldı. Benim kullandığım araba dünyada ilk defa bir "D" segmenti araçta kullanılan CVT şanzıman, yeni Primera'da bir adım öteye götürülerek "Hypertronic CVT-M6" adı verilerek kullanılmış. Bu şanzıman ile bir vitesten diğerine geçerken sürücünün yaşadığı sarsıntı ve devir düşmesi neredeyse hiç yaşanmıyor.

Hypertronic CVT-M6 şanzıman sayesinde, otomatik kullanım sırasında hızın ve devirin ne kadar olduğu fark edilmeksizin, hemen "D" modunun yanında bulunan hazneye vites kolunun çekilmesi sayesinde araba manuel kullanıma alınabiliyor.

Yani uzun lafın kısası rahmetli Barış Manço'nun söylediği gibi "Adamlar yapmış, doğruya doğru."

Ama burada benim asıl anlatmak istediğim ve yaşadığım farklılık birkaç gündür evimden çıkıp kendi arabama şöyle bir baktıktan sonra Nissan Primera'ya yönelip, direksiyonuna kurulup yola çıkma lüksünü yaşamak. Hoş, kendi arabamı çok seviyorum ve hiçbir şeye de değişmem ama üç günlüğüne de olsa iki arabalı olmak fena değildi açıkcası.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır