Yeri gelmişken...
Seçim değil ama bâri mümkün olsa da, şimdi bir referandum yapsak...
Bu hükümetten memnun musunuz diye.
Koalisyon ortaklarının toplam oyları yüzde 50'nin üzerindeydi... Bunlara koalisyonu tasvip oylarını da eklerseniz, o gün yüzde 60'ın üzerinde halk desteği vardı arkalarında...
Merak ediyorum, acaba bugün yüzde kaç...
*
Uyarıları ve sert eleştirileri, deprem önlemiştir.
Karagünde kem söz edilmez diyerek, bir çok insan susmuştur. Hâlâ da susuyor.
Ama Ankara'nın profesyonel kanadı, deprem meprem dinlemeyip, hattâ cambaza bak misali, deprem havasını fırsat bilip, yoluna pervasızca devam ediyor...
Hele sırtında yumurta küfesi olmayan sıfatsızlar, Rusya'dan Ortaasya'ya, ordan Japonya'ya Amerika'ya kadar fink atıp, menfaat köprüleri kuruyor.
Altta Fay Hattı varsa, üstte de Fay Çetesi var.
"Enerjisi bol" bir çete bu.
Çünkü öbür ucu da, taa Körfezdeki yeni rant'a kadar uzanıyor.
*
Buna karşın... Hükümet'in amatör ruhlu kanadı, gecesini gündüzüne katarak çalışmaktadır... Türkiye'ye hizmet uğruna kendi meslek ve kariyerini tehlikeye atanlar bile var.
Ecevit'in ve Bahçelinin dürüstlüğü, birkaç ANAP'lı Bakan'ın uzman kişiliğiyle birleşince, ortaya iyi bir tablo çıkar diye ümitlenen kitleler, şimdi bu Fay Çetesi'ne öfkelenip, desteklerini geri çekerler diye endişe ederim.
Yazının başında onun için sordum bir referandum olsa acaba ne çıkar diye.
Bilmem ki ne çıkar.
Ankara'ya bakın.
Bir tarafta samimiyet ve ciddiyet... öbür tarafta ise fırsatçı ve sömürücü bir zihniyet.
*
Olsun.
Biz buna alışığız.
Şimdi önümüze bakalım.
Çetin günler var...
Ecevit'in ABD ziyareti çok mühim... Avrupa ilişkilerimiz, çok önemli bir safhada.
Siyasi ve diplomatik ataklar, başta ticaret olmak üzere, bize bütün kapıları açabilir.
Unutmadan söyleyeyim... Yunanistan'la ilgili sözlerimize ve demeçlerimize dikkat...
Sertliğe hiç lüzum yok.
Esasen sertlik, Türk Halkı'nda prim getirmediği gibi, artık Yunan Halkı'nda da prim getirmiyor... Son Yunan Seçimleri, bunun en iyi örneğidir... Yâni Türk tehdidini dipdiri gündemde tutarak halktan oy istemek, Yunanistan'da artık tarihe karışıyor.
Türkiye ise zaten milliyetçilik kavramı'na yeni bir târif arıyor.
*
Hükümet, 6 aylık icraatını bir gözden geçirip, yoluna öyle devam etmelidir.
Gerekirse psikolojik unsurlarla takviye edilmelidir.
Meselâ... Şu Mesut Yılmaz... Niye hâlâ dışarda kalsın... Niye girmemişti zaten hükümete?
Yüce Divan'a gidip bi aklanayım demişti... Tamam.
Şimdi gerek kalmadı... Af çıkıyor... Mesut Yılmaz da affa uğruyor... Artık var mı evde oturmak? Buyursun Hükümete... Elini biraz taşın altına koysun.
ANAP Genel Başkanlığı, otel açılışlarında kurdele kesme mercii değildir... Tabii arasıra öyle şeyler de olur ama ANAP Genel Başkanlığı, rahmetli Özal'ın Türkiye'ye bıraktığı en verimli, en sevimli, ama en sorumlu koltuklardan biridir.
Yılmaz, boşta gezemez.
Türkiye çok önemli bir yerlerden geçerken, hele ANAP'lı Yaşar Okuyan 58-60 yaş sınırında bu derece çetin bir kavga vermişken, o'nun patronu Yılmaz, bu kadar erken emekli olamaz.