kapat

20.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Zorunlu konut sigortası...

Deprem oluyor, evlerimiz yıkılıyor, canlarımızı kaybediyoruz. Ama sıra hesap sormaya gelince hiçbir şey olmuyor.

Şu sıralar müteahhitlerin, onay veren belediyelerin peşindeyiz. Kimi hakkında soruşturma açılıyor, kimi tutuklanıyor, ama göreceksiniz sonuçta hiçbir şey çıkmayacak.

Çıkmaması adam kayırmak, siyasi baskı uygulamak yüzünden olmayacak, ortada suçlayacak konu bulamayacağız.

Örneğin yaptığı bina yıkılan müteahhit diyecek ki "Efendim ben inşaatı sağlam yaptım, işte kapı gibi onaylar, ama satın alanlar içerde tadilat yapmış, duvar yıkmış, kolon inceltmiş, ben buna ne yapayım?"

Ya da herkes suçu birbirine atacak, suç failleri çoğaldıkça kanıt bulma zorluğu yaşanacak, ispatı mümkün olmayacak tabii. Hakimler de ne yapacaklarını şaşıracak.

Oysa gelişmiş batı ülkeleri sorunu taaa başından çözüyor. Neyle? Sigorta sistemiyle.

Son günlerde başkente pekçok yabancı sigorta uzmanı geldi. Bu uzmanlar konutlara zorunlu sigorta yapılmasını öngören projeleri anlatıyorlar. Eğer bu projeler kabul edilirse evlerimizi de tıpkı otomobillerimize kasko yapar gibi sigortalamak zorunda kalacağız.

Sistem çok basit. İşin en başında sigorta sistemi devreye giriyor.

Bir ev mi yapacaksınız, müteahhit firma önce sigorta şirketiyle anlaşıyor. Daha temel atılmadan önce gerekli tüm inceleme, araştırma ve etüdler sigorta şirketinin denetiminde yapılıyor. Sigorta şirketi onay vermeden inşaata başlayamıyorsunuz. Bununla bitmiyor, inşaat süresince de denetim sigorta şirketi tarafından yürütülüyor. Onun onayı olmadan hiçbir iş yapılamıyor. Yasal izin ve belgeler konusunda da sigorta şirketi denetim görevi yapıyor.

Bütün bunların bitmesinden sonra eviniz sigortalanıyor. Bu durumda eğer bir deprem olur ve ev yıkılırsa, yapımın her aşamasında denetim görevini yapan sigorta şirketi sorumlu oluyor.

Şimdi, sorumlu olarak sigorta şirketi gösterilince, iş en başından sıkı tutuluyor ve hata yaptırılmıyor. Buna rağmen bir hata yapılmışsa da, geriye doğru giderek kanıt toplanabiliyor.

Elbette bu sistem maliyetleri biraz artırıyor ama, bu da herhalde depremde ölmekten iyidir.

OGS özendirilmeli
Boğaz Köprüleri ve Çevre Yolları'nda otomatik geçişler başladı ama, her nedense kullanımı fazla değil. Hergün Avrupa'dan Asya'ya ya da Asya'dan Avrupa'ya geçenler niçin bu hizmetten yararlanmaz da dakikalarca kuyrukta bekler anlamıyorum.

Gerçi köprü ve otoyollara zam yapıldığı gün bu konuyu işlemek pek sevimli değil. Üstelik otomatik geçişin şu anda trafik açısından pek cazibesi de yok. Çünkü yoğun trafikte yine uzun süre bekliyor, sadece gişeden hızlı geçiyorsunuz.

Oysa otomatik geçişlerin özendirilmesi gerek, bu da gerçek anlamda "avantaj" sağlayarak mümkün olur.

Otomatik geçişler için kilometrelerce öteden uyarılar konmuş, hatta sarı çizgiyle şerit bile ayrılmış. Ama denetim olmadığı için yüzlerce araç paralı geçişi kullanacağı halde gişelerin burnunun dibine kadar sarı şeritten gidiyor. Böylelikle otomatik kartlıların avantajı kalmıyor.

Bu durumda, sarı çizgili şerit 2-3 kilometre öncesinden kontrola alınmalı ve bu şeride sadece otomatik geçiş yapacak araçlar girebilmeli. Böylece otomatik geçiş kartı olan araçlar çok hızlı geçiş yapabilirler. Bu kuyruk bekleyen diğer araçlar için özendirici olur.

Ayrıca, ilgilenenler için; ilk başlardaki anlamsız bürokratik işlemlerin de pekçoğunun kaldırıldığını söylemek istiyorum.

Görmediğimiz dram
Deprem felâketinden sonra gözler ister istemez enkazlara, altında yatan binlerce insana, evsiz kalan onbinlere takıldı. Çadırkentler, geçici iskan alanları, maddi destek ve yardımlar aksayarak da olsa bu insanlara yağıyor.

Oysa, şu anda görmediğimiz, ama kısa bir süre sonra "toplumsal soruna" yol açacak bir başka dram daha var.

Deprem'de, binlerce bina çöktü, aynı zamanda binlerce ev de hasar gördü.

Hasar gören evlerin bir kısmı oturulamayacak durumda, buraların sahipleri evleri tamamen yıkılanlarla aşağı yukarı aynı kaderi paylaşıyor.

Ama bir de oturulur gibi görünen oysa ciddi hasarları olan evler var. O insanlar ne yapacaklar?

Depremzede kapsamında sayılıp yardım alamıyorlar, devletin sağladığı bazı haklardan yararlanamıyorlar, kimse arayıp bir dertleri olup olmadığını sormuyor.

Bu insanlar, kimbilir belki 20 yıllık birikimlerinin rüyası olarak satın aldıkları evlerinde şimdi kâbus içinde yaşıyorlar.

Çıkmaya kalksalar nereye gidecekler, satmaya kalksalar kim satın alacak, yıkmaya kalksalar yerine yenisini hangi parayla yapacaklar, oturmaya kalksalar buna yürek mi dayanır?

Bu evlerin sanmıyordum ki birkaçı dışında hiçbiri sigortalı da değildir.

Şu anda onbinlerce insanımız yapılan yardımlardan bir şekilde yararlanırken; onbinlerce insan ne yapacağını bilemez halde kaderinin oyununda rol alıyor. Onları da unutmayalım, ama nasıl?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır