AÇIL SEZEN
Geçen yılın başından bu yana yaşanan kriz, Türk turizmini farklı alternatiflere yöneltti. Önce kültür turizmi üzerinde duruldu, sonra inanç turizmi. Ve tüm bunlar, muhteşem doğası, tarihi ve kültürel özellikleriyle Karadeniz'i yükselen bir turizm trendi haline getirdi.
Doğasında yeşilin 130 tonunu barındıran Karadeniz, yaylalarıyla büyüleyici. Sadece Trabzon ve yöresinde 2 binin üzerinde yayla bulunuyor. Ayder, Ovit, Uzungöl ve diğerleri. Yaylalarda hava o kadar temiz ki, her nefes alışınızda genziniz yanıyor. Yanınızda çağlayan suyu izleyerek tırmandığınız yaylalarda şehrin tüm gürültü ve stresini ardınızda bırakıyorsunuz.
Yöredeki turistik faaliyetler de yavaş yavaş hareketleniyor. Birçok seyahat acentesi, bölgeye kapsamlı turlar düzenliyor. Şehir halkı da binlerce yıldır süren kültürel birikimini turistlere açmaya hazır. Turizmdeki gelişme, gelir düzeyi bakımından Türkiye'nin ancak orta sıralarında yer bulabilen Karadeniz halkı için de umut oluyor.
Karadeniz'in bugün için yatak kapasitesi 4 bin civarında. Ancak hareketlenme arttıkça, kapasitenin yukarı doğru çıkacağı kesin. Bölgedeki tesis sahipleri, yatak potansiyelinin önümüzdeki 3 yılda 5 katına çıkacağını tahmin ediyor. Sezonun en yoğun olduğu şu günlerde bölgedeki tesislerin doluluk oranı yüzde 60 civarında. Ancak bölgedeki turizmciler, depremin az da olsa kendilerini de etkilediğini, rezervasyonlarda iptaller meydana geldiğini belirtiyor.
Karadeniz'in diğer turistik bölgelere oranla en önemli avantajlarından birini ise bölge insanı oluşturuyor. Sıcaklığından ve misafirperverliğinden hiçbir şey kaybetmeyen Karadenizliler, aynı fıkralarda olduğu gibi. Örneğin gittiğiniz restoranda size elinde tepsi ile servis yapan garson, tulum sesi duyduğu anda elindekileri bırakıp horona katılıyor. Aynı şekilde, Karadeniz'de şöyle tabelalara rastlamak da mümkün: "Osmanlı Restorant: 300 metre geride..."
Yöresel yemekler de Karadeniz'in bir başka önemli özelliği. Hamsi Kaygana'dan Kuymak'a, muhlamadan Hamsiköy sütlacına kadar damağınızda yer edinecek bir çok tad var.
Tüm bu doğal güzelliklerin yanında, tarihin büyüsü de eksik değil Karadeniz'de. Trabzon'daki Ayasofya ve Sümela Manastırı, resimlerde gördüğünüzden çok daha etkileyici.
Kısacası Karadeniz, güneşin eksikliğini insanlarının sıcaklığıyla kapatan bir bölge. Doğasıyla, insanlarıyla, tarihiyle, yaylalarda hayat bambaşka...
Karadeniz'i birbirinden güzel fotoğraflarla ölümsüzleştiren, tatili ünlü Tatar İsmet efsanesiyle renklendiren danışmanlar, İstanbul'a belleklerindeki birbirinden güzel anılarla döndüler.
Uzungöl'den Ayder'e, Rize'den Trabzon'a, Gümüşhane'den Sümela'ya kadar Karadeniz'in güzelliklerini tadan danışmanlar, dördüncü günün sonunda birer Karadenizli gibi horon tepmeyi de öğrendiler. Birbirleriyle kaynaşarak insan kaynakları sektörünün sorunları üzerinde de duran danışmanlık şirketi temsilcileri, geziden "Bir daha" sözü vererek ayrıldılar.