Stadın girişinden, basın tribününe ve şeref tribününe kadar burada maç izlettirmek büyük eziyet. İstanbulspor isteyebilir. Dün maçta Haluk Ulusoy da vardı. Sanıyorum o da bu rezaleti gördü. İstiklal Marşımız bile doğru dürüst hoparlörden okunamadı.
F.Bahçe ilk defa müthiş hırslı, arzulu, sahanın her tarafını kullanan ve gerçekten iyi futbol oynayan bir takım görünümündeydi. İlk yarım saatte, sol taraftan Abdullah ve Tayfun'un mükemmel bindirmeleri yüksek toplara dönüşünce, İstanbulspor'un hava savunmasına takıldılar. Ama Moldovan'ın kaçırdığı penaltının ardından Oulare'nin gerçekten çok güzel golü ve sonrasında Moldovan'ın golü Fenerbahçe'yi bir anda 2 farklı öne geçirdi. Hazır bu oyunculardan bahsederken şunu söyleyeyim. Moldovan çok çalıştı, ama kaleye arkası dönük oynadığı sürece kendisinin gol atma becerisini ve pozisyonunu kaybeder. Bir hareketle atacağı golü iki üç hareketle atması gerekir ki bu da çok zor. Oulare enfes bir gol attı. Çok pozisyon öldürdü. Özellikle 18'in içinde arkadaşlarına attığı paslar olumsuzdu.
Dün fevkalade oynayan bir Tayfun vardı. Moshoeu'nun yerinde mükemmel işler yaptı. F.Bahçe'ye geldiğinden beri Tayfun'u hiç bu kadar iyi görmedim. Abdullah çok iyiydi. Nefis bindirmeler yaptı. Klasını konuşturdu. Libero Ogün de günün yıldızlarından biriydi. F.Bahçe'nin orta sahasında beyin görevi gören Sergen, harika hareketler yaptı. İnanılmaz paslar attı. F.Bahçe gerçekten arzulu hırslı ve ne yaptığını bilen bir takımdı.
Bu güzel futbol Bayrampaşa Stadı'na yakışmadı. İstanbulspor'un sata sata gücü kalmamış. Sadece defansında bir hava hakimiyeti kuran futbolcuları var. Hücumda ve orta sahada yoklar. Yabancıları zayıf. İstanbulspor'un bu işi bıraktığını söyleyemeyiz. Ama takım olarak geçen seneden daha zayıf oldukları gözüküyor. Erol Ersoy, bildiğimiz Erol Ersoy gibi maç yönetemedi. Ona da sezon başı olduğu için tolerans veriyoruz.