kapat

20.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Beslediği kuzusunun kesilmesine çok üzülmüştü İntiharın kökeni, çocukluğunda
Psikolog Fatma Torun Reid, Hikmet Uluğbay'ın intihar girişiminin, çocukluk yıllarında, bir Kurban Bayramı'nda yaşadıklarına dayandığını düşünüyor. Reid, konuyla ilgili Bayan SABAH'a değerlendirme yaptı.

Esra ÖZ

ocukluk yıllarının, insan hayatı üzerindeki etkileri, bazen "büyüklerin" hiç de düşünemeyeceği boyutlara varabiliyor. "Çocuktur, anlamaz, fark etmez, unutur," diyerek önemsenmeyen, fakat aslında ruhsal yaraya yol açabilecek pek çok olay, yetişkin dünyasını sarsan bir olayla yıllar sonra gündeme gelebiliyor.

Psikolog Fatma Torun Reid, bu konu üzerinde durarak; "Çocuktur, anlamaz diye geçmemek lâzım. Çocuklar çok şeyi anlar. Korku, üzüntü ve öfkelerini paylaşamazlarsa da, kendi dünyalarında daha da büyütüp yaşarlar," diyor.

Reid, bu düşüncelerini Hikmet Uluğbay'ın intihar girişimiyle bağdaştırıp, yaptığı gözlemler ve aldığı notlardan yola çıkarak ilginç bir değerlendirme yapıyor:

"Hikmet Uluğbay'ın, intihar girişimiyle ilgili, içtenlikle yapmış olduğu açıklamaları, son derece anlamlı. Sayın Uluğbay, 'bu olaydan aldığı dersler' olarak bakın neleri vurguluyor:

1. Çalışmak kadar dinlenmeyi bilmenin, sağlıklı yaşam için vazgeçilmez bir kural olduğu.

2. Sorunları kendi iç dünyanızda biriktirmek yerine paylaşarak çözüm üretmenin gerçekçiliği.

3. Sözcüklerin, insanlar üzerinde fark etmediğimiz kadar önemli olduğu...

Kesilen kuzu
Uluğbay'ın 6 Temmuz gecesi bulunduğu intihar girişiminden sonra çıkan yazılar arasında, Zülfü Livaneli'nin bir köşe yazısı dikkatimi çekmişti. Uluğbay'ın hassas kişiliğine örnek olarak; küçük yaşlarda, aylarca bakıp büyüttüğü kuzusunun kesilmesiyle yaşamış olduğu üzüntü, yemeden içmeden kesilmesine neden olduğunu, halen de mecbur kalmadıkça et yemediğini anlatıyordu.

Gazeteler aynı günlerde Uluğbay'ın birlikte çalıştığı kişilere karşı sorumluluklarını yerine getiremeyen Japon bürokratların 'harakiri' yoluyla kendilerine infaz cezası uygulamalarını övgüyle örnek verdiğini yazdı.

Acaba intihar girişimi öncesi hiçbir depresyon belirtisi göstermemiş olan hassas ama ruhsal dengesi yerinde bir insan, işiyle bütünleşmiş olmanın duyarlılığı ve aşırı gelişmiş sorumluluk duygularıyla, üst üste gelen yorgunluklar döneminde, kapalı geçmiş bir çocukluk depresyonunu mu sahneliyordu?

İşiyle bütünleşen yetişkin, bir zamanlar kuzusuyla özdeşleşen hassas çocukla aynı kişi miydi? Kuzusunun boynu kesilirken, başka çocuklar merakla bakarken, o belki de kendi boğazı kesiliyor gibi acı çekmişti. (Uluğbay'ın iki kez kendini boynundan, çenesinin altından kurşunlamak istemesi, sadece bir rastlantı mı?)

Bana sahip çıkmadınız!
Ve kendisine bağlı bir kişinin, kendi inisiyatifi dışında işine son verilmesi karşısında söylediği bir tek söz; 'Bana sahip çıkamadınız...'

Onu kurtaramamanın suçluluğu daha da ağırdı. Büyüklerinin kararına saygı göstermeliydi. (Onu çok iyi tanıyan, intihar girişimi sonrası en gerçekçi yorumları yapmış olan Ecevit'e, 'istifamı kabul etmezdi' düşüncesiyle gidememiş olması...)

Çaresizlik içinde ölmek istedi...
Zaten günlerce bir şey yemedi, uyumadı ama bir şey değişmedi...

Üzüntü ve çaresizliğini yüreğinde bir yerlere gömüp büyüdü. Yıllar geçti... 'Çalışkan öğrenci'den, sorumlu 'çalışkan bakan'lığa uzanan yıllar. Ama bir gün kapanmış olduğu zannedilen bir dosya tekrar hayat sahnesinde masaya geldi. Yorgunluk, stres, suçlayıcı gibi duyulan birkaç söz, yaranın kabuğunu tekrar kaldırmaya yetti...

'Yaşamam Allah'ın lütfu' diyerek, onu sevenlerden ve seçmenlerinden özür dileyen Hikmet Uluğbay'ın olayından, toplum olarak hepimizin alabileceği dersler var. Her konuda, özellikle insan psikolojisinde, sadece korku ve endişelerimizden arınmak için değil, kendimizi ve çocuklarımızı daha iyi tanımamız için, daha öğrenebileceğimiz çok şey var..."


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır