Yanlış puan cetveli

Mustafa Denizli'nin eski günlerine döndüğünü hissetmek güzel. Yıllar önce, Monaco'yu 1-0 yenmiş, ikinci maça hazırlanıyorduk. Hocanın takıma penaltı çalıştırmadığına dikkat ettim. "Wenger harıl harıl penaltı attırıyormuş Monacolular'a... Oysa bizde hareket yok hocam" dedim. Güldü. "Biz maçın penaltılara kalması hesabını yapmıyoruz ki" dedi. "Burada penaltı antrenmanı yaparsam, futbolcumun aklına 1-0 yenilmeyi düşündüğümü sokarım."

Atatürk Havalimanı kafeteryasında bekliyoruz. Herkesin kafasında hesaplar... Bir de en iyi ikinci meselesi var. Öbür 8 grubu da hesaplamak zorundasınız. G.Saray'ın ve Milli Takım'ın baş seyircilerinden sevgili Suat Sucuka bilgisayarını programlamış. 9 grubun sonuçlarını çıkarmış. Bir de en iyi ikinciler cetveli yazmış. Cetvelin tepesinde Türkiye var. Hoca kağıda şöyle bir göz attı, "Bu puan cetveli yanlış. Türkiye'nin yerinde Almanya yazmalıydı" dedi ve lafı bitirdi. Denizli grup birinciliğini kafasına koymuş. Hep yaptığı gibi Moldova ve Almanya maçlarını kafasından oynamış. Bu iki maçı 4 puanla bitirmiş ve "Biz birinciyiz" diyor. Onu böyle inançlı ve bu inancını takıma aşılamış görmek beni fevkalade mutlu ediyor.

Türkiye'yi grup birincisi görmek işi çürük kazığa bağlamak anlamına değil. Oyununu sağlam oynuyor. "Önemli olan Almanya maçı. Moldova maçında bazı oyuncularımı ceza ve sakatlık için riske etmemeyi düşünüyorum. Onları saklayacağım" asparagaslarına kahkahalarla gülüyor. "Hiçbir sürprize yer bırakmamak lazım. Bu da Moldova'dan en az 1 puan almaktan geçiyor. O zaman Moldova grup sonuncusu olacak ve onunla yapılan maçlar ikincilik hesaplarına girmeyecek." Çıkış noktamız bu. Ondan sonrası inançlı bir hazırlanış ve bekleyiş.

Bravo Moldova sefirimize
Moldova havaalanında, ki böyle bir havaalanına Türkiye'nin en ücra köşelerinde rastlamadım, bizi sevgi ve umut karşıladı. İlk defa bir büyükelçinin havaalanına bizzat geldiğini gördüm. Genelde böyle işleri sefaret üçüncü katipleri yapar. Bravo sefirimize! İkincisi burada devlet üniversitesinde okuyan 80-90 öğrenci varmış. Onlardan bir grup... Onlara sorarsanız, buraya turistik geldik. Okuldaki Moldovalı sınıf arkadaşları "Ne olur 5'ten fazla atmayın" diye ricacı oluyorlarmış. 5'i bilmem de, burada hiçkimsenin, yani Moldovalı hiçkimsenin maçtan ümidi de yok, beklentisi de... Aynen İrlanda maçındaki gibi kendi kendimizle oynayacağız bu defa da... Stresimizi atar, rahatlarsak kapanarak gol yememek için oynayacak Moldova'yı geçmemiz fazla zor olmaz.

Mustafa Hoca'ya "Bu takımı çıplak gözle kaç kere izledin" dedim. "3" dedi. Benim bildiğim hocam, 3 kere izlediği takımı çözer.

Kilit adamlar Tugay ve B.Hakan
Tugay ve B.Hakan. İrlanda'da pek fazla oynamadılar. Bir defa Milli Takım'a borçları var. İkincisi, Moldova'nın kapalı savunmasını açmak için golü düşünen bir Hakan'a ihtiyacımız var. Bize 18 içinde pas yaptırmayacaklar. O zaman Hakan'ın asist değil, gol için oynaması lazım. Bu kapalı savunma Arif'in kontrataklarına da izin vermeyecek. İrlanda açık oynadığı için Arif rahatça kaçmıştı. Bu defa Moldova kapanacak. O zaman Hakan'ın golcülüğünün ortaya çıkması lazım, bir. İki, Tugay'ın orta alanda ayağında topu çok az tutarak oyunu hızlandırması ve rakibe kalabalıklaşma imkanı vermemesi gerek. Oyun tarzını 180 derece değiştirmeli. Ve gene Tugay'ın kaleyi gördüğü yerde şut atması lazım. Moldova'yı yıkacak kozlarımızdan biri uzaktan şutlar. İkincisi kanat akınlarından gelecek kafa şutları. Bu durumda Tugay ve Hakan öne çıkan isimler oluyor.