kapat

08.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Yine o tanıdık uğultu
Yazarımız Zülfü Livaneli, Atina'da yaşadığı dehşet anlarını şöyle anlattı: O cehennemi uğultu ve yerin kaynaması, tıpkı İstanbul'daki gibiydi. Koca binalar yaprak gibi titredi

Marmara Depremi kurbanlarına yardım ve dayanışma için Mikis Theodorakis'le konser vereceğimiz gün, deprem Atina'yı vurdu. Hiç beklemiyorduk doğrusu. Konser burada çok büyük bir olay olarak algılandığı için biz de tamamen akşam vereceğimiz konsere yoğunlaşmıştık. Onbinlerce Atinalı'nın katılacağı konser, uydu yoluyla bütün dünyaya yayılacaktı. Çok da yardım toplanacağı tahmin ediliyordu. Yunan Hükümeti'nin ileri gelenleri de konserde bulunacaktı.

Sabah da uçakla istanbul'a gelecek ve akşam bir konser daha verecektik. İstanbul konserine, Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu da katılcaktı. Depremin yakınlaştırdığı iki halkın dostluk meşalesi yakılcaktı ama 5.9 şiddetindeki deprem buna izin vermedi.

Lokantada yakalandık
Sabah, Mikis Tpeodorakis ve Türk, Alman, Yunan müzisyenlerle son provaları yaptık. Daha sonra öğle yemeği için Atina'ya indik. Saat 15.00'e geliyordu.

Bir lokantaya oturduk, tam menüyü inceliyorduk ki, inanılmaz bir uğultu ile birlikte sallanmaya başladık. Lokantanın olduğu bina, 15 katlı bir yapının girişindeydi. O koca bina yaprak gibi titremeye başladı.

Ben bu titremeyi, cehennemin ağzı açılmış gibi duyulan uğultuyu ve yerin kaynamasını İstanbul'dan biliyordum. İlk sarsıntılarla birlikte kendimi masanın altına attım. Bizdeki deprem yayınlarının etkisi ile olacak, kollarımı başımın üzerine kavuşturup o korkunç anın geçmesini bekledim.

İstanbul'dan farklı değildi
Deprem, şiddet olarak İstanbul'la aynı, belki de daha fazlaydı diyebilirim. Öyle hissettim. Ama 10-15 saniye sürmesi, Atina'yı büyük bir felaketten kurtardı. Lokantadan müthiş çığlıklar duyuluyordu. İnsanlar herhalde Türkiye'deki deprem görüntülerin etkisiyle çıldırmış gibi sağa sola koşturuyorlardı.

Bir adamın büyük bir cama tekme attığını ve parrçalanan camdan dışarı fırladığını gördüm. Sarsıntı biter bitmez kendimizi dışarı attık. Müthiş bir toz bulutu vardı caddelerde. Otomobiller caddenin ortasında terk edilmişti. Kapıları bile açık olarak bırakılmıştı...

Atina'nın merkezinde, çok yeni ve çok sağlam yapıların olduğu yerlerde bile binalardan parçalar kopmuştu. Caddeler bu parçalarla doluydu. Atina'nın ünlü Anayasa Meydanı'nda, Parlemento'nun yanındaki büyük ve görkemli otellerde bile çatlaklar oluştu.

Sonra herkes telefonlara sarıldı. Ama bizdeki gibi bir iletişim zorluğu yaşandı. Halk parklara, meydanlara hücum etti. Her artçı deprem geldiğinde de panikle oradan oraya koşturdular.

Akşam saatlerinde de bazıları çok güçlü olmak üzere artçı depremler olunca, Atinalılar'ın gözü iyice korktu. Tıpkı İstanbul'da olduğu gibi, geceyi dışarıda geçirmek için hazırlık yapmaya başladılar.

Atina depremi, Marmara'daki kadar şiddetli değildi. Etkilediği bölge de Atina'yla sınırlı kaldı. Ancak depremin merkez üssünün kentin neredeyse içinde olması, hasara ve can kaybına yol açtı.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır