kapat

29.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NURİYE AKMAN(nakman@sabah.com.tr )


AKUT'lu bir aile

Mehmet Tanrısever... AKUT'un yönetim kurulu üyesi ve eğitmeni. Herkes onu Memo diye çağırıyor...

O ve ailesi, tıpkı diğer AKUT'lular gibi, kendilerini öne çıkarmadan, adlarının altını çizmeden, gönüllülüğü içselleştirerek, önemli işler başardılar, başarmaya devam ediyorlar

Gölcük'te AKUT (Arama Kurtarma Derneği) kampını ziyaret ettiğim gün, henüz enkazdan canlı kurtarma çalışmaları sürüyordu. Değirmendere sırtlarına konuşlanan kampta herkes malzeme dağıtımı ve enkaza gidecek ekiplerin koordinasyonu ile o kadar meşguldu ki yapılan çalışmaları bana aktaracak zamanları yoktu.

* Derneğin yönetim kurulu üyesi ve eğitmeni, Mehmet Tanrısever'i yarım saatini bana ayırmaya razı ettim ama kendimi bir zaman hırsızı gibi de görmedim değil. Herkesin Memo diye çağırdığı Tanrısever, işinin başına döndüğünde, benimle konuşma nöbetini babası Ertürk Bey aldı. Biraz sonra kız kardeş Esin yanımıza geldi. Memo'nun kız arkadaşı Rengin Büyükakıncı, müstakbel gelin olarak bu sahnede yerini alınca, "Peki ailenin annesi nerede?" diye sordum. Ressam ve çocuk sanat eğitimcisi anne Sonya Hanım, çalışmalara İstanbul'dan katılıyormuş.

* Arkeoloji eğitimi almasına rağmen hayatını neredeyse bütünüyle AKUT'a adayan Memo, derneğin verdiği 68 kurstan sorumluydu. Bunların 38'ini bizzat kendisi öğretiyordu kursiyerlere. Deprem haberini aldığında Japonya'da üç aylık bir arama-kurtarma kursundaydı. Üzerindeki Osaka İtfaiyesi kurtarma formasını değiştirmeye fırsat bulamadan kendini Gölcük'te bulmuştu. Memo ve ailesi, tıpkı diğer AKUT'lular gibi, kendilerini öne çıkarmadan, adlarının altını çizmeden, gönüllülüğü içselleştirerek, çok önemli işler başardılar, başarmaya devam ediyorlar. Bu nedenle onların gizli kahramanlar olduklarını düşünüyorum.

Konuşmayı, özetliyorum: Memo:

* Eğitim nasıl veriliyor?
- Eğitimde üç ana branş var: Deprem, sel ve dağ kurtarma. Bu üçünün ortak alanları ile özel kurtarma konuları da ayrı birer branş olarak öğretiliyor. Ortak eğitime örnek olarak hangi branş olursa olsun katılımcılar navigasyon kursunu (yön bulma) almak zorunda. Tüm ortak alanları bitirmeden herhangi bir kurtarma branşına devam etme şansı yok. Ortalama iki üç hafta sürer her bir kurs. Parasızdır. Tamamını öğrenmek 2 yılı bulur. Teknik olmayan bir kursa 20, teknik eğitime ise 12 kişiden fazlasını alamam. Çok kolay adam geçirmem. Sınavları ağırdır. Çok hızla büyüyen bir kadro var dersem yanlış olur. Bugüne kadar 60 kişi eğitimimden geçti. Ama her biri kursların bütün aşamalarını tamamlamadı. Şu anda AKUT'un her operasyona götürebileceği otuz çok sağlam adamı var. Ancak ekip lideri yapabileceğim ancak 11 kişi çıkarırım.

* AKUT olarak nelere ihtiyacınız var?
- Öncelikle malzemeye ihtiyacı var. İlk gün daha fazla verim alacakken, malzemelenin geç gelişi nedeniyle iki, üçüncü güne kaymıştır. Türkiye'de bulunamayan, yurtdışından gelmesi gereken detaylı malzemeler var.

Memo'nun babası Ertürk Tanrısever: (Medikal elektronik alanında araştırmacı)

* Somut olarak burada ne yaptınız?
- Ne yapamadığımı söyleyeyim: İnsanlar yaralanmamış olsalar bile zelzelede binaların altında kaldığı zaman saatler geçtikçe dehidrasyon denilen su kaybına uğrar su alamadığı için ölür. Kafamda bu konu vardı: Bu insanların su kayıplarını engelleyici neler yapılabilir? İtfaiyeyi örgütlemeyi düşündüm. Betonların arasından oradan buradan su fışkırtacaksınız. İtfaiyeyle görüştüm. Yabancı ve bazı Türk arkadaşlarla da konuştum. Fikri iyi buluyoruz dediler. Ama yapılamadı. Bu bundan dolayı üzgünüm. Bu deprem, bize büyük dersler verdiler. Barış zamanında savaşı yaşayacaksın ki, savaş zamanında da barış yaşansın.

'AKUT'un hâlâ bir yeri yok'
AKUT 2. Başkanı Dr. Feridun Çelikmen: AKUT, daha çok arama, kurtarma, enkaz kaldırmayla ilgiliydi şimdi kurtulanların yaşamının idaresi ile de ilgili hale geldi. Türkiye'nin felaket planlaması yok. Amerika'da her yıl başımıza gelenin on katı felaket oluyor. Ama adamların felaket planlaması var. İşler tıkır tıkır yürüyor. Sivil Savunma, İstanbul'da ne zaman kuruldu biliyor musunuz? AKUT kurulduktan sonra. Bu ne kadar acı bir olay. AKUT'a yönelen eleştirileri anlamıyorum. Kimse oturduğu yerden ahkam kesmemeli. Eleştirmek kolay. İş yapmak zor. Biz depremden yarım saat sonra enkaz altından ilk canı kurtardık ve bu altı gün boyunca sürdü. Bunu yazın lütfen, AKUT'un bir yeri yok. Böyle kötü günlerde yanınızda gözüken bir sürü insan kayboluyor. AKUT'un hâlâ bir yeri yok. Çok önemli üç şeyden söz etmek istiyorum. Gelişmiş ülkelerde polisin, itfaiyenin, ambulansın bağlandığı tek bir telefon numarası vardır. Bu numaralar her türlü acil durumda, büyük felaketler de dahil, olayın ilk saatlerinde bütün verilerin süratle kontrol altına alınıp, gereken yardımın gereken miktarlarda olay yerine ulaştırılmasını sağlar. Türkiye'de Sivil Savunma'yla ilgili kurtarma birimleri de dahil özellikle büyük kentlerde, sanayi bölgelerinde üç rakamlı telefon hatları kurulmalıdır. 365 günü çalışacak bu sistem, kurtarma birimlerinin eş güdümlü çalışmasını sağlayacaktır, trafik kazaları ve bölgesel yangınlarda da hizmet verecektir. İkincisi, ilk yardım ulusal bir konu olarak benimsenmeli, lise dengi okulların en azından birinci sınıfına ders olarak konulmadılır. Üçüncüsü, Türkiye'de afet kuşakları bellidir. Buralarda afet planması yapılmalıdır.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır