kapat

29.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
A. SAVAŞ AKAT(aakat@sabah.com.tr )


Depremin ekonomiye etkisi

Son yazıda depremin ekonomik maliyetini hesaplamaya çalıştık. Ortalıkta dolaşan sayıların çok altında olduğunu saptadık. Sıra ekonomiye nasıl etki yapacağını araştırmaya geldi.

Deprem sonrasında, yüksek enflasyonun yarattığı istikrarsızlığın tipik örneklerini yaşadık. Dövize küçük bir hücum oldu. TL faizleri derhal tırmandı. Bence yanlış bir kararla borsa gereksiz yere kapatılmıştı. Neyse, ilk açıldığı gün yüzde 10 değer kaybettikten sonra Cuma biraz toparlandı.

Hükümet önce deprem vergisi salmaya karar verdi. Ancak, toplumdan çok sert tepki gelince vazgeçme zorunda kaldı. Topu taça atarak, yeni vergileri Meclisin sonbaharda açılışına bıraktı.

Tasarrufçu en çok üç temel büyüklükle ilgileniyor. Kur, enflasyon ve faizler. Kısaca gözden geçirelim.

Döviz sorunu yok
Dövizde bir sorun görmüyoruz. İhracat az, turizm biraz daha fazla düşer. İthalatta artış beklemiyoruz. İç talepte mutlaka ortaya çıkacak daralma ithalatı azaltacaktır. En azından önümüzdeki aylarda dış ticaret dengesinde bir bozulma olmaz.

Buna karşılık, döviz girdisini arttıracak unsurlar mevcuttur. Uluslararası kuruluşlardan ve dost ülkelerden felaket yardımı gelecektir. Reasürans ödemeleri vardır. Yurt dışındaki vatandaşlarımız yolladıkları parayı arttırıcaklardır. Neticede, döviz arz ve talebinin dengeli seyredeceğini söyleyebiliriz.

Eğer deprem hükümetin IMF ile anlaşmasını hızlandırırsa (bunu çok muhtemel görüyoruz), döviz cephesi daha da rahatlayacaktır. Merkez Bankasının döviz rezervleri zaten yüksektir.

Demek ki, şimdilik kur politikasında bir değişiklik beklemiyoruz. Eylül ve Ekim'de "1 dolar artı 1.5 mark" döviz sepetine göre TL'nin yüzde 3 civarında değer kaybedeceğini düşünüyoruz. Ondan sonrası IMF anlaşmasına göre belirlenecektir.

Enflasyon ve faiz
Kamu harcamalarının önümüzdeki aylarda yükselmesi kaçınılmazdır. Dolayısı ile, kamu açığını büyütücü etki yapacaktır. Ek vergi geciktiğine göre, açığı kapatmanın tek yolu, KİT fiyatları ve dolaylı vergi zamlarıdır.

Kamu fiyat artışları, enflasyonu mutlaka yukarı çekecektir. Dikkat: bu maliyet enflasyonudur. Özel kesimin bu maliyet artışlarını ne ölçüde kendi fiyatlarına yansıtacakları talep koşullarına da bağlıdır.

Piyasalardaki genel kanı, hem toptan hem de tüketici enflasyonunda 5 puanlık bir artış olacağı şeklindedir. TEFE için üst sınıra yüzde 60 diyoruz. TÜFE yüzde 65'i bulabilir. Bunun üstüne şimdilik ihtimal vermiyoruz.

Ya faizler? TL faizlerindeki ani yükselmeyi istikrarsızlık ortamının doğal bir sonucu kabul ediyoruz. Fakat kalıcı olduğunu sanmıyoruz. Tam tersine, sonbaharda tekrar faizlerin gevşemesini bekliyoruz.

Bu durumda tasarrufçuya önerimiz TL'de kalmasıdır. Tek husus, vadenin kısaltılmasıdır. Son dönemde üç ay ortalama vade önermiştik. Bunu yavaş yavaş iki aya çekmek daha tedbirli olurdu. Portföyün bir bölümünün nakit kalması ileride karlı fırsatları kullanmaya da olanak sağlayacaktır.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır