|
Acı ve anı kaldı
Yeşim bu fotoğrafları 17 Ağustos gecesi çekti. Kardeşinin yaş gününü parkta kutlamışlardı. İki saat sonra o mutlu aileden geriye bir tek fotoğraflar kaldı
Koca dünya başıma yıkıldı - Yalçın BEL (SHA) Necip YOZGATLI
Yer Gölcük, Kavaklı Parkı. Saat 01.00. Baba Ahmet Yozgatlı, anne Ümran Hanım, oğulları Çağdaş ve kızları Yeşim, o sıcak Ağustos gecesi hep birlikte parktalar... Çağdaş'ın 17'nci yaş gününü kutlayacaklar. Evde demledikleri çayı termosa koyup getirmişler. Yeşim, fotoğraf makinesini de almış, arada fotoğraf çekiyor. Bu fotoğrafların, ailesini birarada görüntülediği son kareler olduğunu bilmiyor.
Saat 02.00'ye doğru aile Fevzi Çakmak Mahallesi, Uslu Apartmanı'ndaki evlerine dönüyor. Huzurla giriyorlar yataklarına. Ve saat 03.02'yi gösterdiğinde, deprem derin uykuda yakalıyor...
Babası ve kardeşi öldü
Uslu Apartmanı, şiddetli sarsıntıya fazla dayanamıyor, çöküyor barındırdığı ailelerin üzerine. Daha birkaç saat önce 17 yaşını kutlayan Çağdaş, yatağında yakalanıyor Azrail'e... Ahmet Bey ve Ümran Hanım da yataklarından çıkamıyor. Önce duvarlar, sonra tavan çöküyor üzerlerine. Saatler sonra gelen kurtarma ekipleri, beton yığınlarını kaldırdıklarından Çağdaş'ın cansız bedenini alıyorlar yatağından. Ahmet Bey'in artık buz kesen elini ise, yanında ağır yaralı yatan eşinin elinden güçlükle ayırabiliyorlar.
Annesi hâlâ komada
Ümran Hanım, şuuru kapalı kurtarılıyor. Bacaklarında çok sayıda kırık var ama yaşıyor. Asıl mucize Yeşim'de yaşanıyor. Herkes evde Yeşim'i ararken o enkazın arasında dimdik beliriyor. Sapasağlam, hiçbir şeyi yok. Yeşim, pencerenin hemen önünde yatıyor. Mucize eseri, Uslu Apartmanı, çökerken genç kızı yatağıyla birlikte sokağa savuruyor. Yeşim kendine geldiğinde, sokakta, hâlâ yatağında yatıyor. Yara beresi yok ama kıpırdayamıyor. Şokta... Neden sonra kalkıyor. Kurtarma ekiplerinin yanına geliyor. Orada kardeşi ve babasının öldüğünü, annesinin ağır yaralı, komada olduğunu öğreniyor.
Yeşim, bir süre enkazın başından ayrılmıyor. Bir ara gözüne, mutlu geçirdikleri son dakikaları ölümsüzleştirdiği fotoğraf makinası ilişiyor. Birden hatırlıyor; içindeki filmde, parkta kutladıkları yaşgününden kareler var. Hemen makineyi alıyor, bir kutsal mirası korurcasına saklıyor. Birkaç gün sonra da İstanbul'a geliyor.
"Değerini yeni anladım"
Yeşim şimdi İstanbul'da... Elinde 17 Ağustos gecesi çektiği son fotoğraflar var. "Aslında" diyor Yeşim, güçlükle konuşuyor; "İnsan ailesini, sevdiklerini, dostlarını bir gün kaybedebileceğini hiç aklına getirmeden yaşıyor. Ve aniden onları kaybedince, kocaman bir dünyada tek başına kalıyor."
Yeşim psikolojik olarak çöküntü içinde. O geceyi anlatırken sanki tekrar yaşıyor. Geceleri uyuyamıyor, kapalı yerde kalamıyor. Ve sigara üstüne sigara içiyor. Yaşadığı o büyük şok ve acı, hayat felsefesini yeniden şekillendiriyor: "Şimdi annemin biran önce komadan çıkmasını bekliyorum. Sonra hayatımızdan kalanları toplayıp yolumuza devam edeceğiz... O geceye kadar ne kadar mutlu olduğumuzu ancak şimdi anlıyorum. Yaşarken o anların değerini bilmiyor insan."
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|