Ben son olarak Nesligül hanımın feryatlarını içeren bu yazıyı yayınlayacağım. Çünkü bundan sonra artık kenetlenmek, elele vermek ve kalanları yaşatma zamanıdır. Bütün gücümüzle kuvvetimizi depremden kurtulanlara yardım için kullanmalıyız. Ne olursak olalım, kim olursak olalım, birbirimize düşmeden ayakta kalabilen vatandaşlarımıza yardım etmeye çalışalım. Bakın Nesligül hanım o günlerin heyecanı ile neler söylüyor;
"Sayın Ahmet Vardar,
Ülkemiz son 6 gündür büyük bir felaketle sarsılıyor. Evler, apartmanlar yerle bir oldu. Halk sokaklara döküldü, çığlıklar atarak yardım istiyorlar. En son dün gece televizyon kanallarından bir tanesinde, küçük bir kızın ailesini kurtarabilmek için nasıl çırpındığını seyrettim ve inanın hem kendime hem de bu ülkede yaşayan milyonlarca insana acıdım. Acıdım çünkü insan hayatına değer verilmeyen bir ülkede yaşıyoruz. Enkaz altından çıkarılmış cesetlerin kepçelerle çukurlara atıldığı, babaların, anaların kendi elleriyle evlatlarını mezarlara yerleştirdiği, Sağlık Bakanı'nın Türk olmadıkları için yabancı doktorları geri çevirdiği bir ülke!...
Ahmet bey, inanın Türkiye'nin bazı konularda eksik olduğunu bilirdim ama bu kadarını da tahmin dahi edemezdim. Yüreğim sızlıyor, ellerim titriyor. Kendimi bir derece de olsa bu olayradan sorumlu hissediyorum... Suçluyum, bu insanlara oy verdiğim için, o Sağlık Bakanını o koltuğa oturttuğum için suçluyum... Bir bakıma bu çocukların ölümünden ben sorumluyum... Ama artık maalesef çok geç, ölenler geri gelmeyecek... Acılı anaların yürekleri bir ömür boyu yanacak... Biz belki işlerimize, normal hayatlarımıza geri döneceğiz ama bu depremin etkileri çoğumuzun üzerinde bir yara olarak kalacak.
Söyleyin bana ne yapabiliriz, elimizden ne gelir?... Bana bu depremden bir zarar çok şükür gelmedi ama en az o insanlar kadar üzüntü içerisindeyim. Açık konuşmak gerekirse şu anda en çok istediğim şey sizin gibi bir köşe yazarı olmak. Elinizde çok büyük bir fırsat var, bütün halkımıza hatta devlete seslenebilirsiniz. Ama maalesef biz istediğimiz kadar bağıralım bizim sesimizi duyan yok. En azından bu işi üstlenin ve bizlere yardım edin. Bakana seslenin, Devlete seslenin, bu adamlara insan hayatının bu kadar ucuz olmadığını gösterelim. Sağlık Bakanına oturduğu koltuğun oyun olmadığını öğretelim. Lütfen Ahmet bey bize yardım edin elele verip, bu ülkeyi Türkiye Cumhuriyetini kurtaralım..."
Nesligül Karaca