Düşündürdükleri
Bütün plân ve programları bozdu.
Onun için günlerdenberi hep vurguluyoruz ki, aman, sakın ha moral yapımızı bozmayalım.
Çünkü ticaret durdu. Siyaset sustu. Cemiyet ürktü... Hükümet -hiç hesapta yokken- yeni kaynaklar bulmak için bütün dikkat ve enerjisini tek noktaya dikti.
*
Ama emin olunuz ki, hepsi birden açılacak...
Deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmaları bitip de yeniden onarım başlayınca, -başta inşaat sektörü dahil- bütün birimler canlanacak.
Bölgenin bütün kılcal damarlarından hayat fışkıracak.
İşte, o aşamada hata etmeyelim.
Körfezi, Türkiyenin incisi yapalım.
*
Felâket devrelerinde açıkgözler de türer.
Mühim değil.
Tıpkı harp zenginleri gibi deprem zenginleri de vardır, olacaktır.
Gerçi o paraların hayrını göremezler ama, sırf onların bekçiliğine soyunursak, asıl büyük hedef'i kaçırırız.
Sonra... her söylentiye de inanmayın... Böyle günlerde bol dedikodu da üretirler. Hayretler içinde dinleriz.
Bunlara ayıracak vaktimiz yok.
Biz şimdi bu depremin yaralarını bir haysiyet meselesi gibi algılayıp çalışmaya koyulalım.
İşte Erzincan.
İşte Dinar.
Hepsini yaptık, başardık.
Hayır, yetmez.
Körfezde daha güzelini yapacağız.
Vereceğimiz çaba, çektiğimiz acıyla orantılı olacak.
*
Enkaz ne olacak?
Çeşitli yöntemler, hattâ öneriler var.
Meselâ, İlker Sarıer'in incelemesinden öğreniyoruz ki, sert cisimleri, taşları ve çimentoyu ufalayan, toz haline getiren, ama demirleri aradan cımbızla çekip tekrar ekonomiye döndüren bir teknoloji var...
Ayrıca... en kötü ihtimalle şunu yapamaz mıyız? Geçen gece kanallardan birinde Yalçın Bayar da değindi.
Şöyle bir şey:
Büyükce bir araziye, ama çook büyük bir boş alan'a taşısak o enkazı... Yığsak, yığsak, yığsak...
Sonra üstünü toprakla, taşla doldurup, sonra da muntazam biçimde betonlaştırıp bir dağ manzarası oluştursak.
Estetik olarak hiç de fena değil... Ve temiz. Tertemiz.
Üstüne bir ağıt yazsak, bir bayrak veya bir amblem diksek... Verdiğimiz canları da böylece ömürboyu yüreğimizde hissetsek...
*
Basit bir fikir.
Bunu daha da takviye edebilir, belki daha da geliştirebilirsiniz...
Ama denize dökmek, yahut dökemediklerinizi uluorta orda burda bırakmak iyi bir yol değil.
Mümkünse demirleri ayıklıyalım (ki çaresi varmış) onları ekonomiye döndürelim... Geri kalan enkaza da, yukarıda anlattığım biçimde dağ gibi bir görüntü verelim...
İleride ziyarete bile açabiliriz.
Kümbetin içinden bir türbe ki ruhum, gelen ağlar giden ağlar gibi sesler bile duyabiliriz...
Hissedebiliyor musunuz?
İş araziye kalsın.
Onu bulmak kolay.