|
Politikacıya neden güven duyulmuyor?
Tarih 30 Haziran 1998.. Dönemin Bayındırlık Bakanı Topçu kürsüde: "Deprem senaryolarımız hazır."
Emin ÖZGÖNÜL
MECLİS Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Murat Sökmenoğlu, şimdilik 13 bini aşkın can büyük depremin ardından İstanbul Avcılar'a gidiyor. Gördüğü manzarayı "Atom bombası düşmüş" gibi diye özetliyor ve devam ediyor:
"Avcılar'a giderken eski bir gömlek ile kot pantolon giydim. Rozetimi, kimliğimi, resmi arabamı bıraktım. Halkın içinde dolaşırken milletvekili ve TBMM Başkanvekili olduğumu söylemedim. Halk politikacılara öfkeli."
Sökmenoğlu kendisini seçen halkın arasında "tebdili kıyafet" geziyor. Aslında içinden gelen "Ben sizin milletvekilinizim. Eksiğiniz, ihtiyacınız neler, kim aç, kim açıkta?" diye bağırmak ve yardımcı olmak. Ama halk deprem sonrası devlet birimlerinin gecikmesinden, çürük yapılardan, haksız kazançlardan, bugün koltuğunda oturan bakanı, milletvekilini, belediye başkanını sorumlu tutuyor.
Ama halk çadır peşinde koşuyor, evinin altında kalan çocuğunu kurtarabilmek için bir vinç, bir kepçe bekliyor. Sonuçta hem evsiz barksız kalıyor hem de ailesinin fertlerini kaybediyor. Cenazesini kefensiz gömüyor. Ve öfkesini "Yaralar sarılacaktır" diyen politikacıya yöneltiyor.
Geçen yıl Meclis'te
Politikacıya duyulan öfkenin kaynağı bir Samsun sigarasının paketi üzerine, köydeki vatandaşın derdini not edip, Ankara'ya dönünce halledeceğine ilişkin söz veren ve tam beş yıl sonra, üstelik yine oy istemek için ortaya çıkan 1960'ların mebuslarına kadar uzanıyor. Aslında bu kadar geriye gitmeden, 30 Haziran 1998 günü Meclis'te yapılan 112'nci birleşimin tutanaklarına bakmak da politikacıya karşı sarsılan güvenin belgesini bulmak için yeterli... 127 kişinin öldüğü Adana depremi sırasında Bayındırlık Bakanı olan ANAP'lı Yaşar Topçu'nun Meclis kürsüsünden konuşuyor. 112'nci birleşimin tutanaklarını açanlar Topçu'nun yüreklere su serpen sözleri ile karşılaşıyor. Bugün de milletvekili olan Topçu, Adana depreminin ardından "Cesetler çıkarılamıyor, devlet geç müdahale etti, Türkiye depreme hazırlıklı değil. İstanbul'da, Sakarya'da bir deprem olursa ne yapacağız" diyenlere Meclis kürsüsünden şu cevabı veriyor:
"Arkadaşlar hulusi kalple belirtmek istiyorum. Türkiye'nin deprem haritası vardır. Bütün jeolojik ve matematiksel bilgiler metrekare hesabıyla, Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nün bilgisayarındadır. Deprem konusunda Japonya'ya falan da muhtaç değiliz. Türkiye'nin yüzlerce yerinde deprem istasyonlarımız var. Burada Türk halkına ifade etmek istiyorum. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Sakarya gibi depreme maruz bölgelerde deprem senaryolarımız hazırdır. Böyle bir şeyle karşılaştığımız zaman ne yapılacağı önceden belirlenmiştir. İnsanların ıstırabı üzerine politika yapılmasın."
Topçu doğru söylüyor. İnsanların ıstırabı üzerine politika yapılmamalı. Peki deprem senaryolarımız nerede? Bilgisayarlarda kayıtlı duruyor mu?
13 bin cesede, 35 bin yaralıya, hulusi kalp yetmiyor.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|