"Duy" sesimi ANGARA!.."
ADAPAZARI-
Hâlâ enkaz... Hâlâ enkazın altında insanlar... Yara hâlâ kanıyor... Binler, onbinler hâlâ sokaklarda... Adapazarı hâlâ bir korku treni...
Sobacı Muharrem Demir acılar içinde kıvranıyor.
Dükkanı yerle bir.
Ama onun derdi, dükkanı değil.
"Komşu apartman" diyor Muharrem Usta.
- Ne oldu komşu apartmana?
- İşte şurası... Göçtü... İnsanlar hâlâ enkaz altında... Yardım edin... Birşeyler yapalım.
***
Ahmet Doğan, Niğde-Koyunlu'dan.
Adapazarı'na yerleşmiş.
"İki katlı" bir halı mağazası var.
"Var" demek yanlış.
Doğrusu "vardı."
Mağaza tamamen yok olmuş.
Ama Ahmet'in derdi "mağazası... Halıları" değil.
"Koşun arkadaşlar" diye sağa, sola sesleniyor.
Soruyoruz:
- Nereye?.. Ne oluyor?..
Ahmet Doğan "Benim mağazanın üzerinde onaltı daire vardı" diyor:
- Onaltı daire yerle bir... Komşularım hâlâ enkazın altında... Koşun arkadaşlar... Birşeyler yapalım.
***
Morgül Market...
Az ileride Taraklı Piliç.
Derken Belli Möble.
Eren Ticaret.
Edeler Pastanesi.
Bunlar, iki gün öncesine kadar, Adapazarı'nın seçkin yerleriydi.
Şimdi, kiminin sadece tabelası kalmış.
Kiminin, kapısı var, vitrini paramparça.
Kiminin "sahibi" sizlere ömür.
Sonra "Özcanlar Demir, Tuğla, Çimento."
Heryer yıkılacak... Hasar görecek de "Özcanlar Demir, Tuğla, Çimento" görmeyecek mi?
Adapazarı, tamamen "demir yığını... Tuğla yığını... Çimento yığını..."
***
Atagün İş Merkezi "hasarlı."
Yanındaki bina "yerle bir."
34 KD 830...
54 DR 807...
Ve daha pekçok otomobil.
Araçlar, binanın "altına... Garaja" parkedilmiş.
Ama bina "oturuverince..."
Otomobiller, sanki birer "kağıt."
"Gezimiz" sürüyor...
Özel Bey Hekim Hastanesi, hasarlı.
Bitişiğindeki bina "bomba yemiş" gibi.
Caddeler, sokaklar "çürük dişlerle" dolu.
Hani, iki sağlam diş, bir de çürük olur ya...
Örneğin İzmit Caddesi aynen öyle.
Bir bina sağlam.
Diğeri "toz olmuş."
Çark Caddesi'nde ise "çürük diş" daha fazla. Sağlamını ara ki bulasın.
iii
Derken bir "hırgür."
Biri kaçmaya çalışıyor.
Çevredekiler bağırıp, çağırıyorlar.
Dövecekler.
"Nedir" diyoruz.
Yanıt "yağma."
***
Binanın yarısı yıkılmış.
Bir balkondan "mangal sarkıyor."
Kimbilir, belki de depremden birkaç saat önce, balkonda yemek yiyorlardı.
Bir evin "ön yüzü" yok olmuş.
Salondan aşağı "koltuk" uzanıyor.
Her an... Ama her an koltuk düşebilir.
***
Birinci Adapazarlı:
- Yazın bunları, yazın.
İkincisi:
- Yetkilileri uyarın.
Ve üçüncüsü:
Yüzü kırış, kırış Ayşe Teyze:
- Peh!.. Sanki bizim halimiz Angara'nın pek umurundaydı.
Adapazarı perişan.
Adapazarlı kızgın.