kapat

19.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr )


Amma da çalmışlar be!...

Dehşet anını atlattıktan sonra olayın ikinci kısmına geçelim. Aslında birinci günkü yazdıklarımız o zaman da söylediğim gibi bir tabiat olayı idi. İnsanların önlemeye muhtedir olamadığı bir olay...

Ama önlemeye muhtedir olmasa dahi tedbir de mi alınamazdı. Bal gibi alınırdı ama bizim o kötü alışkanlıklarımız, o affedici huylarımız yok mu? Kör olası bu huylarımız yüzünden hem dara düşüyoruz, hem ağlıyoruz, hem de bu ağlamalarımız-sızlamalarımız hiç bir fayda vermiyor. Bu depremde de olduğu gibi açık açık gördük.

Koca kooperatif binaları... 8-10 katlı blokların iskambil kağıdı gibi üstüste yığılmış halleri doğrusu yürekler acısıydı. Dikkat edilecek olursa bu kooperatif sitelerinin numunelik yapılan ilk binaları dimdik ayaktaydı. Bunun ne anlama geldiğini benim söylemem gerekmiyor. Çalmışlar!... Bal gibi çalmışlar!... O kadar çok çalmışlar ki, daha içine insanların dahi girmemiş olduğu bu bloklarda ne çimento kalmış, ne beton, ne de demiri... Allah'tan iskan edilmeden önce yıkılıp, gitti bu binalar. Ya orada insanlar oturduğu zaman bu afet yaşansaydı ne olacaktı acaba?... Ne mi olacaktı size anlatayım;

Bu meslekte 40 senedir çalışıyoruz. 40 yıldır Allah göstermesin birçok depreme gittim, gazeteci olarak oralardaki gözlemlerimi yazdım ve hemen hemen hepsinde de kamu kesimin yöneticilerini uyardım. Sade ben değil, bizim meslekteki bu tip olayları takip eden diğer arkadaşlarımız da defalarca bu konuları dile getirdiler. Ama kimin umurunda... Bizim yani basının baskısıyla sorumlulardan birkaç tanesi yakalandı, 1-2 ay yattı, ondan sonra da yeniden at oynatmaya başladılar.

Bu benim söylediklerim 40 yıldır kendi meslek hayatımda gördüklerim. Bundan evvel de kimbilir neler oldu, onları bilemiyorum. Ama yegane bildiğim, ne kadar cana mal olursa olsun, devlete, hazineye ne kadar pahalıya mal olursa olsun huylu huyunda gitmeye devam ediyor. Ölenler için üzüntümüz 1 veya 2 gün, daha doğrusu cenazeler gömülene kadar sürüyor, ondan sonra da gündeme yepyeni olaylar sürüldüğü için, atı alan Üsküdar'ı geçiyor... Yani yapanın yaptığı yanına kar kalıyor.

İşte ben yine bu vesile ile yüreklerimiz yanık, üzüntümüz sonsuz iken bu yaraya parmak basıyorum. Bakalım hangi yetkilimiz bu konuda harekete geçecek, hangi milletvekilimiz Meclise kanun teklifi verecek, merakla bekliyorum.

İşin diğer bir acı yönü de, ekranlarda canlı olarak apaçık gördüğümüz gibi olayın başından itibaren kazazedelerin yardımına uzun süre yine halkın koşması... Gerçekten de bize ancak bizden fayda var... Vatandaşlarımız üzerine vazife değilken tam 5 saat görevlilerin gelmesini hem bekledi, hem de kurtarma görevini başarı ile yaptı. Elleriyle, tırnaklarıyla bir hayli can kurtardılar. Hatta kazazedeleri göçük altından kurtardıktan sonra birbirlerini alkışladılar, sevinç çığlıkları attılar. Sorarım size, bundan güzel insan mı olur?... Diğer bir anlatımla bizim insanlarımız kadar sevecen, hayırsever, çalışkan insan nerede bulunur?... Esas görevliler gelinceye kadar onlar üzerlerine düşen vicdani vazifelerini fazlasıyla yaptılar. Halkımızın bu duyarlılığı da işin memnuniyet veren tarafı. Hiç olmazsa bununla teselli oluyoruz.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır