Bir hadise var, can ile..
Geçen yıl Ortaköy'de oturuyoruz, Fatih Hocamla.. Etrafta eş dost.. Laf döndü dolaştı Hakan'a geldi.. Fısıltı gazetesi eleştiriyor hocamı.. Hakan dökülüyor ama oyundan alınmıyor.. Niye?.. Dokunulmazlığı mı var?..
Fatih Hocam tane tane ve kendinden çok emin konuştu..
"Hakan'ı en yakından tanıyan benim. Ruh halini iyi biliyorum. Hele gol kaçırdı diye oyundan alırsam, onu bitiririm."
Bu yıl Hakan'ı oyundan almaya başladı Hocam.. Hatta Arif'ten sonra onu da nerdeyse adet haline getirdi.
Şimdi bakın..
Hakan sezon başından beri Galatasaray'ın en kötü oyuncusuydu.. Ama, Rapid ve Trabzon maçlarında takımın en iyileri arasındaydı..
Bunu Fatih Hocam dahil, herkesle tartışırım..
Maçın bandını koyalım.. Başına geçelim.. Gol kaçırdığı anları dışarda bırakın..
10 üzerinden 9 vermek için fazla sıkıntı çekmezsiniz.. Maçların kazanılmasında, bu kadar rahat kazanılmasında, hocanın sahanın göbeğine kurduğu sihirli dörtgen baş rolü oynuyor..
WM'in artık unutulan iki iç, iki haftan oluşan dörtgeni değil bu.. O rakip kaleye paralel bir dikdörtgendi..
Bu rakip kaleye dik bir baklava dilimi.. Ortada, önde Hakan, arkada Suat.. Yanlarda Emre ve Okan..
Rakibin oyununun ortasına dayanmış bir hançer bu dörtgen.. Müthiş koşarak, müthiş pres yaparak onlara top oynatmıyor, oyun kurdurmuyor.. Müthiş top kazanıyor..
Şimdi bu sihirli dörtgen o müthiş hücum pres ile rakip akınlarını daha başlamadan bitirince, Fatih Terim, dörtlü çizgi savunmasına korkusuzca ilerde kurabiliyor.. Böylece Galatasaray maçın büyük bölümünü rakip yarı sahada, kalesinden uzakta oynama şansını elde ediyor.
Galatasaray'ın her rakibi ezen taktiği işte bu..
Yaratıcısı da Fatih Terim..
Maç sonu bireysel eleştirilere bakın.. Emre mükemmel.. Suat iyi.. Okan eh işte.. Hakan o bile değil.. Ama bunlar dörtlü oynuyorlar adeta.. Ve bu dörtlü muhteşem.. Onun farkında olan pek yok sanki..
Genç arkadaşlarım maç değerlendirmesinde Hakan'a 3, yerine giren Saffet'e 5 vermişler.. Çok yanılmışlar.. Hakan 8, Saffet 3 olmalıydı aslında..
Gene "Hadi" diyorum.. Fatih Hocam ve bu notları veren arkadaşlarım maç kasedinin başına oturalım ve Hakan'a da bakalım, oynadığı 15 dakika boyu top kaybından başka şey yapmayan Saffet'e de..
Hakan dünya çapında bir klas.. Saffet, formda olursa işe yarayan, dünyada en az bin örneği olan bir forvet..
Medya Hakan'ı kıyaslayacak bir Saffet bulmaya çok meraklı ya bizde..
Başa dönelim..
Geçen yıl "Hakan'ı oyundan alırsam bitiririm" diyen Fatih Hocam, bu yıl sık sık oyundan almaya başladı..
Niyetinin Hakan'ı bitirmek olması mümkün değil.. İnsan çıldırmış olmalı..
O zaman..
O zaman fikir değiştirdi demek Hocam..
Oyundan alırsa, kazanacağını sanıyor şimdi..
Bana sorarsanız, medyası, tribündeki taraftarı, yönetimi, hocası, bu arada ben, Hakan'ı yok etmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Ona gerçekten yardımı düşünen tek kişi yok..
Kendinizi onun yerine koyun.. Kaçırdığınız gollerin ağırlığı altında zaten ezilirken, hocanız televizyonlara çıkıyor.. "Kaçırdığı gollere bakmayın.. Benim taktiğimin baş adamı o ve verdiğim görevi mükemmel yapıyor" demiyor.. Tam tersine kaçan gollerin öfkesini yansıtan jestler, mimiklerle "Bunları da kaçırırsak.." diye başlıyor ve bitiriyor.. Bitiriyor ki, ertesi maç gol anında topa bin misli daha stresle, korkuyla yaklaşsın.. Bir kere daha kaçırsın..
Hakan Şükür, şu anda fiilen oynayan en büyük Türk futbolcusudur.
Bunu hiç kimse aklından çıkarmasın!..
Bugün dünyada beş tane Hakan Şükür ya var, ya yok..
Bunu da hiç kimse aklından çıkarmasın.
* * *
1982 Dünya Kupası.. Platini sakat. Fransa "Avrupa'nın Brezilyası" diye adlandırılarak her maç şiirler yazıyor.. Yazdıranlar Tigana, Gengini ve Giress üçlüsü.. 4-3-3'ün orta sahasında harikalar yaratıyorlar ve turnuvanın ortasında Platini iyileşiyor..
Fransa Milli Takımı Hocası Hidelgo'nun basın toplantısında gazeteciler en çok merak ettikleri soruyu soruyorlar..
"Platini iyileşti. Ama orta sahanız destanlar yazıyor.. Ne yapacaksınız şimdi?.."
Hidelgo düşünmüyor bile..
"Elinizde Platini gibi bir adam varsa, onu alırsınız, etrafına da 10 adam koyup sahaya çıkarsınız!.."
* * *
Türk Futbol tarihinin en büyük golcülerinden Tanju nerdeyse dökülüyor.. Fena halde eleştiriliyor.. Eleştirilerden onu ısrarla oynatan Mustafa Denizli de nasibini alıyor tabii..
"Adam hem formsuz.. Hem de sakat üstelik. Hala niye oynatıyorsun" diyor gazeteciler..
Denizli kaplan gibi bakıyor:
"Elinizde Tanju gibi bir adam varsa, ayakta duracak hali olmasa bile, sahaya bir sandalye atar, oturtur, gene oynatırsınız.."
* * *
Hakan Şükür etfafına 10 tane adam konarak takım yapılacak, ayakta duramıyorsa, sahaya sandalye konup oturtulacak kadar "Kıymetli" futbolcudur.
Sakın haa..
Deprem felaketzedeleri yararına turnuva fikri ortaya atılmış hemen.. Fatih Terim "Biz varız" diye öne fırlamış, daha da hemen..
Sakın ha..
Sakın ha bir dandik turnuva daha ortaya çıkarmayın..
Yahu bu millet Real-Fener maçına gitmiyor..
Yahu daha ligin ikinci haftası, stadlar dolmuyor..
Bu palavra turnuvaya kim gelir?..
Futbol kulüplerimiz depreme katkıda bulunmak istiyorlarsa, gerçekten katkıda bulunmak istiyorlarsa, pamuk ellerini ceplerine atsınlar..
Gönüllerinden kopan kaç ise, o kadar lig maçının gelirini bağışlasınlar..
Ya da, mesela, ilk yarı boyu tüm lig gelirlerinin yüzde onunu bağışlasınlar..
Vatandaş depreme yardım isterse, gider yapar zaten..
Onun böyle dandik maçlara ihtiyacı yok!..
Teleon'da hız!..
Teleon ilk haftadaki hatalarının pek çoğunu hızla düzeltti. Ekrana şimdi hem kronometre biniyor, hem de seyircinin merak ettiği öteki maçların skoru..
Binen yazılar okunuyor.. O rezil fligran kalktı. Teleon logosu küçüldü..
Şimdi sıra geldi, yayını cazipleştirmeye..
Öyle cazip kılacaksın ki, seyirci nerdeyse "Ekranda mı seyretsem acaba?" diye düşünecek..
Amerika'da hem Dünya Kupası'nda, hem Olimpiyat'ta bu sıkıntıyı yaşadım inanır mısınız?..
Adamlar öyle kullanıyorlar ki teknolojiyi.. Sahada izlemek ayrı zevk oluyor, ekranda izlemek ayrı zevk..
Hadi seç bakalım?..
Yayın nasıl cazipleşir?..
Şimdi bakın.. Frikik atılıyor.. Baraj kaç metrede.. Anında görüyorsunuz..
Hami penaltıyı atıyor, Taffarel'i de içeri sokuyor nerdeyse.. Şutun hızı saatte kaç kilometre anında görüyorsunuz..
Ofsayt gözle değil, sanal çizgi ile belirleniyor, anında görüyorsunuz..
Daha neler neler var, eloğlunun ekranında insanı televizyon başına çivileyen..
Bilgisayar teknolojisi ile hazırlanan futbol programlarından uygun birini satın almak yeterli..
Bir de anlatım tabii..
Teleon hala resimli radyo yayını yapıyor. Görüneni bağıra çağıra anlatmak.. Anlayış bu..
Oysa analizci anlatım gerek.. Mutlak bir yorumcu gerek..
500 bin dekoder satarlarsa, şirketin değeri 1.5 milyar dolara çıkacakmış..
500 bin dekoderi bu fiat ve bu anlatımla satmak zor..
1.5 milyar dolarlık bir değer yaratmak için biraz sıkıntıya girmek gerek, Sevgili dostum Cem Uzan!..
Fiatlar aşağı.. Teknoloji yukarı!..
Ateş Olmayan Yerde..
Sevgili kardeşim (Gerçekten öyledir) Erdoğan Şenay da almış eline kalemi öfkeyle.. Yalınkılıç saldırmış bana..
Belli okumamış.. Haberi yok.. Doldurup gaza getirmişler.. O da giydirip rahatlamış..
Bu yüzden bana bir özür borçlu.. Beni ilk gördüğünde de dileyeceğini adım gibi biliyorum.
Yahu Erdoğan,
Ne seni, ne İslam'ı Lefter'i oynatmak için yazdığınız yazılar dolayısı ile eleştirmedim. Nasıl eleştiririm. Ayni şeyi Metin'i oynatmak için ben yaptım..
Büyük futbolcular leblebi gibi yetişmiyor bu ülkede.. 54 yaşına kadar oynayan Sir Stanley Matthews'u örnek gösterip direttim..
Ben bunları yazarken Necmi Ağabey Tercüman'da çıktı..
"Krallar soytarı olmaz" dedi ve pişmiş aşa su kattı. Metin dönecekken, dönmedi..
Birgün senin kaleminden tatlı tatlı okudum ki, Metin'in dönüşünü durduran Necmi Ağabeyim, Lefter'i döndürmek için ne çabalar harcamış, üstelik başarmış da..
Bu iki olayı altalta yazıp Necmi Ağabey'e takıldım, hepsi bu..
Bu arada..
Erdoğan'ın yazısından öğreniyoruz ki, Derwall'i Galatasaray'a getiren o..
Mustafa Denizli'yi Derwall'in yanına koyan o..
Fatih Terim'in Galatasaray'ın başına gelmesini sağlayan da İslam Çupi imiş..
Yahu Fenerli dostlar,
Galatasaray'a altın çağlarını yaratan dönemlerin altına bu kadar rahat imza atabiliyorsunuz da, kendi takımınız Fenerbahçe'nin, yıllardır, antrenör değiştirmekten başı dönüyor, niye yardımcı olmuyorsunuz?..
Galatasaray'ı bırakın, Allah rızası için Fener'e bir hoca bulun da görelim..
Sizin durmadan Galatasaray'a hoca bulmanız, benim kel ilacı bulmam gibi bir şey..
* * *
Yaşa Burhan Ayeri..
Hagi geçen yıl Karabük'e o harika golü atınca Erman Hocam gene tüm Galatasaray nefreti içinde sallamıştı.. "Bu deparı adama Avrupa'da attırmazlar.."
Burhan soruyor:
"Üstelik bir yıl daha yaşlanmış Hagi'nin ve de üstelik sakat sakat oynarken Rapid'e attığı golü görünce ne dedi acaba Erman Hoca?.."
Ne diyecek Burhan ne diyecek?..
Hoca sallama üstadı..
"Viyana Avrupa mı oldu şimdi?" demiştir bile..
* * *
Kenar çizgileri net şekilde görünmüyorsa, hakem maçı oynatmaz.. Kural bu..
Görebiliyor musunuz, sahaya atılan konfetlerden.. Hakemler maçı oynatıyor..
Sahanın her yerinde hakemi aldatmaya yönelik hareket sarı karttır. Kural bu.. Çıkarıyorlar mı hakemler sarı kartı.. Hiç gördünüz mü?..
Küfür başlayınca anons yaptırmak kural.. Küfür başlıyor.. Hem de hakeme.. Hem de adı ile orospu çocuğu olduğunu haykırıyor binlerce kişi.. Hakemin kılı kıpırdamıyor.
Formayı şorta sokmadan oynamak nerdeyse moda haline geliyor, hakemler bakıyor..
Ayrıntıları kaçırırsan eğer, maça hakim olamazsın..
Hakemler sezona kötü başladı.