kapat

19.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Göbeği şişmiş, beyni dumur!

Japonya Deprem Tahmin Enstitüsü Başkanı Tsuneji Rikitake dün şu açıklamayı yaptı:

" Türkiye'de olan doğal bir felaket değil, bir insanlık hatasıdır. Biz depremin olacağını Türkiye'ye yıllarca önce rapor ettik. Birçok sismograf gönderip Kobe Depremi'nden ders alın diye uyardık. Dinlemediler."

Gölcük'de Komutan'ın Amiral'i konuk edip ağırladığı bina da çöktü, Allah'ın evi caminin minaresi de... Her yerde yeni yapılmış beton apartmanlardan bazıları depreme dayanamadı çöktü. Fakat Gölcük'de Deniz Kuvvetleri'ne ait yeni yapılmış beton askeri tesis de çöktü. Savaşta düşmanın bombalayacağı bina bile; demir, beton, çelik, kapı-pencere pervazı, cam molozu haline dönüştü, un ufak oldu. Enkazın altında yüksek rütbeli subaylar da kalıp canlarını yitirdiler.

Asker'in binasından çaldılar.

Allah'ın camisinden de...

Kim çaldı? Nasıl çaldı?

Askerin binasından çalınmasına hangi yetkili asker göz yumdu? Bu binanın metrekaresi acaba kaça çıktı? Bu binanın içine lüks mermerler, lüks ithal fayanslar döşenip göz boyandı fakat binayı depreme dayanıklı tutacak diğer malzemeler acaba eksik mi konuldu?

Eksik konulmasaydı...

Peynir gibi dağılmazdı.

Şimdi Gölcük'teki bu askeri tesisi yapan, onun fenni sorumlusu acaba bulunup, topluma açıklanacak mı?

Ve acaba cezalandırılacak mı?

***

Derece gibi bir alet var...

Fiyatı da üç kuruş...

Betona batırıyorsun binanın depreme dayanıklı yapılıp yapılmadığını gösteriyor. Bu çöken, peynir gibi dağılan binaların hepsinin birer fenni mesul'ü yani teknik sorumlusu var. Gölcük'teki askeri bina ile Sakarya'da, İzmit'de, Yalova'da, Bursa'da, Eskişehir'de ve İstanbul'da depremle yıkılan bütün binalara inşaat ruhsatı verilirken hepsinin bir teknik sorumlusu bulunuyor. Ayrıca bu binalar yapıldıktan sonra içinde oturulabilir, tehlikesizdir, depremde yıkılmaz anlamına gelen iskan ruhsatlarının da altında birer teknik sorumlu mühendis ya da mimarın imzası yeralıyor.

Acaba bu sorumlular kim?

Bulunacaklar mı?

Cezalandırılacaklar mı?

Ankara'da af tasarısı hazırlayanlar Adana depreminde çöken binaların yapımında suçlu bulunanları da affetmeyi yasa tasarısına koydular.

Malzemeden çalanlar...

Çürük bina müteahhitleri...

Çöken apartman mimarları..

Affedilecekler...

***

Devlete bak! Otur ağla!

Çürük bina müteahitleri ve mimarlarını da affediyor. Bu haliyle devlet göbeği şişmiş gövdesi yağlanmış fakat beyni dumura uğrayıp aklı kısa kalmış hantal insanlara daha çok benzedi.

Ölenler 3 bini 500'ü geçti.

Yaralı sayısı 17 bini aştı.

Enkaz altında ise 10 bin kişi

Depremin ilk büyük şokunun yaşandığı 38 saat öncesinden bu yana yakınları enkazın altından çıkartılımayan insanların hepsinin ortak feryadı şu:

Enkaz altında ses var.

Kurtarıcı yok. Telefon yok.

Elektrik yok. Ekmek, su yok.

Delici alet yok.

Enkaz kaldırıcı kriko yok.

Halkın insanlık erdemi yüksek, dayanışma duygusu süper fakat bilgisiz, büyük bölümü bilinçsiz, deprem sonrası ne yapacağını bilmiyor. Kurtarmanın sadece vinçlerle, dozerlerle olacağını sanıyor ve yıkılmış başka bir apartmana doğru gitmekte olan dozerin önüne kendini atarak; "beni ezmeden geçemezsin, beton altında oğlum, kızım, eşim, canlarım yatıyor" diye devletten yardım istiyor.

***

Halkı yönlendirecek, kurtarmayı hızlandıracak ve ölü sayısını azalatacak bir devlet önderliği yok. Depremin üzerinden 38 saat geçtikten sonra bile Ankara'da bakanlardan biri yumruklarını dövüşme pozisyonuna getirip diğer bakanın üzerine "Yardım istiyorum fakat yardım gelmiyor. Devlet nerede?" diye sinir küpü halinde yürüyor. Sağlık Bakanı ise, telefon sisteminden sorumlu bakanı; "Hastanelerimdeki başhekimlerle konuşamıyorum. Devlet nerede?" diye suçluyor. 38 saat geçmiş olmasına rağmen Tüpraş'ın benzin ve nafta dolu tanklarındaki yangın büyüyürek devam ediyor.

Devletimiz büyüktür diyorlar.

İnşaat denetim sistemi yok.

Kurtarma yöntemi de yok.

Depremin ilk büyük şokundan ancak 20 saat sonra Devlet; afet bölgesi ilan etmeyi akıl ediyor, Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nü de ancak 38 saat sonra harekete geçirebiliyor. Almanya'dan, İsrail'den gelen yabancı kurtarıcı ekiplerini Sakarya'ya getirebilecek bir otobüs bulma organizasyonunu bile yapamıyor.

Devletimiz büyüktür diyorlar...

Evet doğru.. Büyüktür!

Göbeği şişmiş ama beyni dumur!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır