|
|
NEBÝL ÖZGENTÜRK(nebilo@sabah.com.tr
)
|
  
12 Mart'ýn armaðaný cezaevi
Che Guavera Mao ve Amerikalý bir generalin yazdýðý "Gerilla Harbi" kitabýný çeviren Can Yücel kendisini Adana cezaevinde bulur. Hayat cezaevinde zordur ama her ay onu ziyarete gelen eþi Güler Yücel için çok daha zordur... Yolculuklar, beklemek, beklemek...
þi Güler Hanýmla yeniden Londra'dadýr Can Yücel... Tam beþ yýl kalacaklarý Londra'da, çocuklarý Hasan, Güzel ve Su doðar.
Can Yücel'in buradaki iþi, BBC Türkçe Yayýnlar Bölümü'nde spikerlik... Ancak BBC'de her þey yolunda gitmez. 3 Haziran 1963'de Nâzým Hikmet'in ölümüyle ilgili bir haber baþýna iþ açar... Ve Türkiye'ye dönmek zorunda kalýr.
Can Yücel anlatýyor:
"Nâzým'ýn öldüðü haberi geldi. Biz de kahýrdan kafayý çektik arkadaþlarla. Ben gece nöbetindeydim. Gece nöbetinde haberleri tercüme ettim, koydum daktiloya. Belli bir saatte aþaðý ineceðim. Ben masanýn kenarýnda oturmuþum, iþ de bitmiþ. Týfla olmuþum ben, uyuma muyuma deðil yani... Eh iþte, Nâzým okuyorum kendi kendime, bir baþýma, kimse yok. Herifler aþaðýda, 'indirin' diyor, televizyon stüdyolarýna. Oradan telefon ettiler, vakit geçiyor gelin diye. 'Peki geliyorum' dedim. Yine dalmýþým ben. O gün sabah yayýný olmadý. Çünkü yayýn yapamadýk, ben aþaðý inip okumadým. Okumayýnca, adamlar haklý olarak bu Can boykot yaptý falan diye, beni de tam sepetleme, bir istifamý istediler. Biz de istifayý bastýk, Türkiye'ye geldik."
Bu kez duraklarý Marmaris'tir. Can Yücel, burada rehberlik, turizm müdürlüðü, eþi ise öðretmenlik yapar. Bir süre sonra tekrar istanbul'a dönerler ve "Yeni Sabah"ta çalýþmaya baþlar Yücel. En can dostlarýndan biri þair-ressam Metin Eloðlu'dur. Beyoðlu'nda bir ev tutar ve arkadaþýna "Sen çalýþma, ben sana bakarým, sen þiirini yaz" der.
Ne var ki bir süre sonra þiirlerinden içki þiþeleri üremeye baþlar gibi olur. Parasýzlýk da gelir kapýya dayanýr. Neyse ki, Can Yücel'in annesinin yardýmýyla bu sefalete bir son verebilirler.
O günlerde Can Yücel, Türkiye Ýþçi Partisi'nin aktif üyesidir. Þiirleri ise 1950'de babasýnýn önerisi ve desteðiyle yayýmlanan "Yazma"dan bu yana kitaplaþamamýþtýr...
Dergilerde yayýnlanýr mýsralarý ve okurlarýnýn ezberine kazýnýr. Bunca kitap, çeviri ve hareketliliðin ardýndan Can Yücel'i belalar da izlemeye baþlar, mahkemeler, cezaevleri...
Ýlk mahkumiyet
Ýlk mahkumiyeti 12 Mart döneminin bir armaðaný!... Ama þiirlerinden ötürü deðil, kitap çevirileri yüzünden mahkemeye verilir þair.
12 Mart, sadece Can Yücel'e deðil, daha pek çok aydýna da zor günler getirecektir. Türkiye Ýþçi Partisi kapatýlýr. TRT'nin özerkliði kaldýrýlýr, temel hak ve özgürlükler kýsýtlanýr.
Askeri mahkemelerde binlerce insan devleti yýkmaya teþebbüs suçuyla yargýlanýr, aðýr hapis cezalarýna çarptýrýlýr ve içlerinden üç genç adam asýlýr: Deniz Gezmiþ, Hüseyin Ýnan ve Yusuf Aslan..
Che Guavera, Mao ve Amerikalý bir generalin yazdýðý "Gerilla Harbi" kitabýný ve yine Che'nin bir baþka kitabýný çevirmekten dolayý on beþ yýla hüküm giyer. Can Yücel'den dinleyelim:
"Amerikan generalinin bokuna yedi buçuk sene yedik. Sebebi de, adam diyor ki: 'Bir memlekette sosyal adaletsizlik çok büyük olursa, halk gerilla hareketine taraf çýkarsa, siz istediðiniz kadar tedbir alýn, bunu durdurmanýza imkân yoktur.' Adam, Amerika açýsýndan anlatýyor. Bunda kusur bulundu."
Cezaevi yýllarý boyunca sýnýrý zorlarcasýna çile çeken Güler Yücel o dönemi þöyle anlatýr;
"Ayda bir kere ancak Adana'ya gidebiliyordum. Adana'ya, Ýstanbul Adana arasýnda her ay bir otobüs yolculuðum oluyordu. Zaman zaman tabii adamlarýn yanýna oturuyorum. O zaman da kadýnlarýn tek baþýna gitmesi biraz þey, bazen beni polis sanýyorlar, o zaman genciz tabii, bazen polis gibi gidiyordum. 'Polis misin abla' diyorlardý. Bazen de iþte, bar karýsý gibi tavýrlara giriyordum. Fakat yardým ediyorlar Adana'da, beni hatýrlarsýn sen de... Senin annen baban Nebil, bana çok yardým etti. Evlerini açtýlar, çok güzel bir evleri vardý. Can'ýn ihtiyacý olan herhangi bir þey, neye ihtiyacý varsa annen baban, karþýlardý. Dýþarýdan topladýðýmýz, yahut kendimizin hazýrladýðý bütün her þeyi ikiye bölüyorduk. Bir kýsmýný kadýnlarýn cezaevine, tanýmadýðýmýz, sonra tanýþtýðýmýz bir sürü kadýnlara, bir kýsmýný da erkeklerin cezaevine, yani Can'ýn yattýðý bölüme götürüyorduk. Onlar da aralarýnda paylaþýyorlardý. Saatlerce bekler, bizi içeri almazlardý. Bu da bizim için çok normal, yani Türkiye'de her þey o kadar acýlar içinde ve o kadar normal karþýlanýyor ki, bunlarý biz normal buluyorduk. Beklemeyi de... Koyun gibi orada oturuyorduk. Can'ý görmek tabii, orada görmek, saçlar kesilmiþ, sakal kesilmiþ, üstü baþý periþan, herhalde bitleniyordu diye düþünüyorduk, içeride..."
Bir siyasinin þiirleri
1974'deki affa kadar sürgün kimliðiyle yatar içerde.
Afla dýþarý çýkýþýnýn ardýndan hapishane günlerini, Türkiye'nin o günleriyle harmanlayarak "Bir Siyasinin Þiirleri"ni yayýnlar. Deniz Gezmiþ'i anlattýðý "Mare Nostrum", yani "Bizim Deniz"i de tabii ki...
1973'te çýkan "Sevgi Duvarý" kitabýný da aþar bu yeni kitap ve Can Yücel kitlelerle daha yaygýn bir þekilde buluþur olur.
Ve art arda gelir yeni þiirler, yeni kitaplar: Ölüm ve Oðlum, Þiir Alayý, Rengâheng, Gökyokuþ, Canfeda, Çok Bi Çocuk, Kýsa Devre, Kuzgunun Yavrusu, Gece Vardiyasý, Güle Güle Güllerin Sessizliði, Gezintiler, Maaile, Seke Seke
Gençlerle kutlanan 70. yaþ
Hayatý, sadece kitaplarla geçmez... Yýllar yýlý çeþitli gazetelerde de köþe yazýlarý ve denemeleri yayýmlanýr. Leman ve Öküz'de periyodik olarak yazý, þiir ve denemeleri çýkar ve gençler tarafýndan oldukça sevilir...
70. doðum yýlý Öküz dergisi tarafýndan düzenlenen bir geceyle kutlanýr.
Kimi zaman þiirleri kýzý Su Yücel tarafýndan resimlenir. Kimi zaman þarkýlara dönüþür þiirleri.. Özellikle Yeni Türkü ve Derya Köroðlu'nun besteleriyle.. Öfkesiyle, aklýyla, ince mizahýyla geniþ kitlelere ulaþan, dünyaya ve insanlara bugün yetmiþi aþkýn yaþýnda bir çocuðun penceresinden bakan, yýllar boyunca hakkýnda onlarca kez dava açýlan Can Yücel, yeni bir davayla daha karþý karþýya kalýr..
Meryem Ana'ya saygýsýzlýktan Atatürk'e hakarete, devleti ve devlet erkanýný taðyir ve teyzife kadar hakkýnda birçok dava açýlan þair, bir süre Cumhurbaþkaný Demirel'e hakaret davasýyla uðraþýr.
1997'de Ankara'da yaptýðý bir konuþma sýrasýnda Cumhurbaþkaný'na hakaret ettiði gerekçesiyle hakkýnda Türk Ceza Yasasý'nýn 158. maddesine dayanýlarak dava açýlýr ve þair bir yýl iki ay hapse mahkžm edilir, ceza Yargýtay'ca da onaylanýr, ancak saðlýk nedenleri gerekçe gösterilirek hapisten kurtulur...
Ve....
Sardunyaya
Aðýt
Ýkindiydin saat beþte,
Baþ gardiyan Rýza baþta
Karalar bastý koðuþa
Ýkindiydin saat beþte
Seyre durduk tantanayý,
Tutuklayýp sardunyayý
Attýlar dip kapalýya
Ýkindiydin saat beþte
Yataklýk etmiþ ki zaar
Suçu tevatür ve esrar,
Elbet bir kýzýllýðý var
Ýkindiydin saat beþte
Dirlik düzenlik kurtulur,
Müdür koltuða kurulur,
Çiçek demire vurulur,
Ýkindiydin saat beþte
Canlarýn gözleri yaþta,
Aklý idamlýk yoldaþta,
Yeþil ölümle dalaþta
Sabahleyin saat beþte.
|
 |
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ. - Tüm haklarý saklýdýr
|