


Amele Pazarı
BURSA
Pazar, sabah saat 08.00.. "Yeşil Bursa, sanayi merkezi Bursa" yeni bir günle kucaklaşıyor.
Yollar tenha.
"Hürriyet'e doğru" gidiyoruz.
Sağda bir fırın.
Fırının önünde karayağız bir delikanlı.
- Kardeş, burası Hürriyet Mahallesi mi?
- Vallah dogridir abey.
- Amele pazarı nerede?
- Sena eamele mi lazzım? Begim?
- Yok... Pazar nerede?
- Begefendi... Sen eamele mi arirsen?
Delikanlı "umutla" bize bakıyor... Yalvarırcasına.
Sonra, fırıncı geliyor.
"Beşyüz metre ileride" diyor.
Biz gaza basarken...
Karayağız babayiğitin yüzü daha da kararıyor.
Yıkılıyor.
***
Amele Pazarı, Akbank'ın yanındaki alan...
İnsanlar üçer, beşer kişilik gruplar halinde.
Kimi ayakta...
Kimi çömelmiş...
Kimi volta atıyor...
- Ağalar, merhaba.
Daha, merhaba bitmeden etrafımız sarılıyor.
Sonra "biryerlerden" insanlar fırlıyorlar.
Arkalardan...
Duvar diplerinden...
Ağaç altlarından...
Üç dakika içinde "öyle bir kalabalık" oluşuyor ki...
Bir parti başkanı görse...
Hemen miting yapar.
***
Adem Şen, geçen pazar buradaydı.
İş arıyordu.
Ama "işe sen gitme, ben gideyim" tartışmasında... "Ekmek kavgasında" can verdi.
- Ağalar, başınız sağolsun.
- Sen sağolasın beyim.
- Anlatın bakalım, durum nedir?
Ağrılı İsa Göksugüzel, aldı sazı eline.
Bakalım neler dedi:
- 94 yılında liseyi bitirmişem... Aha işte ceplerim, tersyüz edirem, görirsen, ikiyüzbin liram var... Eve ekmeği nasıl götirem?
- İsa... Kavga... Adem öldü...
- Kavga?.. Her gün kavga... Geçen gün 15-16 kişi birbirini dogradi.
- Nerede?
- Halde.
- Halde de amele pazarı var mı?
- Uy babo... Heykel'de var... Çakırhamam'da... Sıcaksu'da... Almira Otel'in arkasında... Sen bilmirsen? Bursa'da her yer amele pazarı.
- İş yok mu?
- Millet iş için birbirini yiyir... Yaz... Söyle... Ankara'ya...
***
Fami Eren, Bulgar göçmeni.
52 yaşında.
Ama, sanırsınız, 70'i devirmiş.
Yüzü kırış kırış.
Fami Eren aldı sazı eline...
Bakalım neler dedi:
- İjsiziz be... İj yoktur be. Bir gün ij bulur gidersin, sonra bir havta gidemezsin be... Amelenin fiyatı geçen senenin daha dibine inmijdir be...
***
Halil Kahraman doğma büyüme Bursalı.
56 yaşında.
Aldı sazı eline...
Fazla bir şey söylemedi:
- Bir gün iş var, beş gün yok... Fabrikalar adam çıkarıyor... Kime dert yanalım?
***
Pazar denince akla...
"Domates, biber, patlıcan" gelir.
Ama bu pazar...
Başka pazar...
"Köle pazarının bir gömlek üstü..."
Amele pazarı...
Haydi, amelelerimiz var...
Mardinli, Bulgar, Bursalı, Arnavut, Karslı...
Alan yok mu?
"Ücret" değil, "fiyat" sekiz milyon..
Çok mu, yedi olsun.
Altı...
Beş...
Dört...
Yalanımız varsa... Gözümüz kör olsun.
***
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Herkes "beni dinle" diyor.
Kalabalıkta, bir sessiz adam.
Bize mi bakıyor, boşluğa mı, belli değil.
- Dayı, adın ne?
- Mustafa Yıldız.
- Nerelisin?
- Bulgaristan.
- Yaş kaç?
- 64.
- Dayı ne yer, ne içersin?
- Yok be... İj yoktur ki yiyip, içesin... Üç ay ij oluyor, annadın mı?.. Sonra yedi ay bojda gezersin be...
- Dayı elinden ne iş gelir?
- Bulgaristan'da traktörcüydüm... Ama... Ne ij versen yaparım be... Senin yüzünü kara çıkarmam...
***
Timur Selçuk dün eğer bizimle birlikte olsaydı...
"Ünlü bestesinin" sözleriyle acaba, oynar mıydı?
Bu pazar, bütün amele pazarlarını dolaştım Bursa'nın...
***
Gencecik fidanlar...
Ama umutsuz.
Bitik.
İşsizlik, gerçekten, en büyük adaletsizlik.
Vitrin tutanaklarda
Afyon, Denizli, Aydın dolaşmıştık. Ve yazmıştık.
Yazdıktan sonra çok arayan, soran oldu.
Hükümetten de, "Odalardan" da... Kentten de, köyden de...
Ve bu arada...
Bir milletvekili (Cevat Ayhan-Fazilet Partisi) Meclis kürsüsüne çıktı. (11.8.1999)
Konuşmasını, "tutanaklardan", özetleyerek sunuyoruz:
- ........İş hayatı çöküntü halindedir... Geçenlerde, bir değerli yazar, Denizli'yi ziyaret etmiş... Ticaret odası, Sanayi odası ile konuşuyor... İşyerlerini geziyor... "İşçiler, kapanan fabrikalarını gözyaşları ile seyrediyor" diyor...
İşte Türkiye'nin geldiği nokta budur.
***
Türkiye'nin geldiği "nokta" bu.
Ama biz "neyle" meşgulüz?
"Şeyle..."
Biri tam "çalgıcı karısı Binnaz."
Diğerine "erkek" demeye bin şahit gerek, "tam utanmaz."
Karı koca günlerdir kamuoyu önünde "Strip Tease" yapıyorlar.
Onur, gurur, mahrumiyet hakgetire...
Kavgada suçsuz günahsız yumruk yiyen de oluyor.
İsmet Sezgin gibi.
Bu aileyi artık Ciguli'ye bıraksak da...
"Türkiye'nin geldiği noktaya... Gerçek gündeme" baksak.
Amasya
karanlıkta
AMASYA
11 Ağustos Çarşamba...
Güneş tutuldu.
Hava karardı.
Sonra, yine aydınlandı.
-Başkan, Amasya nasıl?
- Karanlık, Yavuz Bey.
Hava aydınlık...
Enerji sorunu yok, geceleri de aydınlık.
Ama...
24.000 üyenin kayıtlı olduğu "esnaf odasının"
Başkanı Hatay Karaman diyor ki:
- Amasya karanlık.
***
Yüzevler Caddesi'nde "siftahsız kapanan" dükkanlar var.
"Kocacık Çarşısı"nın hali, yürekleri dağlar.
Başkan:
-Karanlık... Durum iyi değil... Ne olur yazın...
Yazdık.
Ne olacak
halimiz
KIRIKKALE
Adnan Yıldız.
Kimya Mühendisi.
Yol üzerindeki Özyıldız Dinlenme Tesisleri'nin sahibi.
Adnan Bey "söyleyeyim mi" dedi.
"Söyleyin" dedik.
Söyledi:
* Eğer Tarım Kredi, faiz ve borç ertelemesine gitmezse... Buralara çok haciz gelir.
* Hava iyi gitmedi... Delice'nin 38 köyü var, buğday ağırlıklı... Yüzde elli verim düştü.
* 95 metre sondaj attım, hâlâ su yok... Bizim buralarda hayat zor.
***
Adnan Yıldız, DYP'li.
Büyükdağlı beldesinin eski (1994-1999) Belediye Başkanı.
"Son seçimde" aday olmamış.
Söz siyasetten açılınca...
Üç şey söylüyor:
1. DYP'nin Kırıkkale'de dokuz belediyesi vardı. Üçe düştük... Parti iyi değil.
2. Önseçim yapsaydık... ANAP'ı rahat geçerdik.
3. Siz Ankara'dasınız, bilirsiniz... Ne olacak bizim DYP'nin hali?