Meclis, yakın tarihimizin en etkin, en uzlaşmacı, en çalışkan Meclis'i unvanı aldı alacak. Bu hafta seçimlerden çıkışın üçüncü ayı doluyor.
Mesai, sabah 10'da başlıyor, gece yarısı 24'e kadar sürüyor. Bu arada sabaha karşı 04.00'te bittiği de oluyor. 550 milletvekilinin 550'si de seçim yorgunluğunu atamadan, haftalardır yaz mesaisi, sabah mesaisi ve gece mesaisi yapıp duruyor.
Sinirler gergin, bedenler yorgun. Yine de geçmiş meclislerdeki sevimsiz kavga sahnelerinin birisi bile patlak vermedi vermiyor. (Tahtaya vurmak, şeytanın kulağına kurşun akıtmak gerek!) Bunda elbette, bu Meclis'in gelmiş geçmiş Meclisler arasında en fazla tıp doktoruyla, en çok gazeteci yazar bulunduran Meclis'i olmasının da payı olmalı... İnsan sağlığı ve esenliğine kendisini adayan hekimlerin, milletvekili sıfatı kazandılar diye karşısındakine saldırması herhalde beklenmez ve gerekmez.
Bu arada Meclis'te çok sayıda hukukçu ile gazeteci yazarın varlığı da herhalde bir başka güvence oluşturuyor. Eskişehir Milletvekili Mail Büyükerman da bunlardan birisi. Onu yakından tanıma olanağı bulanlar, Fazilet Partili milletvekillerinin deyimiyle, kendisinin kamil kişiliğinden etkileniyorlar. Mail Bey'i tanıma ve dinleme olanağı bulanlar, onu kısaca kalem ve kelam erbabı bir insan diye niteliyorlar.
Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı sinirleri gerdiği saatlerde Mail Bey, sıralar arasında dolaşıyor ve bazı milletvekillerinin önüne bir sayfalık bir metin koyuyordu. Metnin altında imza yoktu.
Ama bu metne göz atanlar, yazıdaki sözlerin, uzun yıllar önce bir tapınakta bulunmuş bir yazıttan alıntılar olduğunu hemen anımsıyorlardı. Bu metin, Meclis'in yorgun argın atmosferine ve yasa trafiğinden başı dönmüş milletvekillerine gerçekten çok uygun bir reçeteydi.
İşte Mail Bey'in milletvekillerine dağıttığı yaşam reçetesinden bazı alıntılar:
Gürültü patirtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak acıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye de teslim olma. İçtenlikli ol, telaşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver.
Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları. Çünkü bu dünyada herkesin kendine göre anlatacak hoş ve ilginç şeyleri vardır.
Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkartmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen. Hayattaki en önemli dayanağın odur. İşini öyle sev ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yapyeni başlatmış olasın. Çevrene önerilerde bulun. Ama hükmetmeye kalkma. İnsanları yargılamaya kalkarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et.
Kaybetmenin acısı her şeye rağmen kısadır. Eğer vicdan sahibiyse onun acısı bir ömür boyu sürebilir Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılabilir.
Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana döndürüp döndürmediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak ve yeniden biçimlendirmek imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.
