


Bu yazı türünün ilk örneğidir..
Şimdi durduk yerde politikacıların keyfini kaçırmak istemezdim ama ne yapalım? Bilimadamları gerçeği burnumuza dayadı.. Bizim işimiz de "Karıştırıcı Gazetecilik" olduğundan vaziyeti "muhterem kamuoyunun" bilgisine sunmak istedik..
Yukarıdaki spotta sözünü ettiğim "keyif kaçıracak haberi" sonra anlatırım.. Sizleri önce "Karıştırıcı Gazetecilik" kavramı ile tanıştırayım..
"Araştırmacı gazetecilik" olayının tam karşıtı olarak geliştirilmiş bir uzmanlık dalıdır.. Araştırmacı gazetecilik olayını, bilmeyenler için kısaca özetleyeyim:
Eleman o gün gazetesine geliyor.. Biraz sonra haber toplantısı başlayacak.. Bu haber toplantıları birer ömür törpüsüdür.. Adamı yer bitirir.. Hele elinizde verecek taze bir haberiniz yoksa..
Haber müdürü suratınıza nefretle bakar..
İyi ki dayak yasak..
Haber müdürlerinin, toplantıya eli boş gelen muhabirleri "oduncu eşeği" gibi dövmemesinin yasal sebebi vardır.. Gazetecilerin çalışma şartlarını düzenleyen 212 sayılı yasa; muhabirlere "dayaklı meslek içi eğitim" uygulanmasını yasaklamıştır..
Yasal açıdan eli kolu bağlı haber müdürleri; dalgacı meslektaşlarımızdan bunun acısını "nefret ve tiksinti karışımı" bir bakışla çıkarırlar.. Dayanılacak gibi birşey değildir..
Nitekim onurlarına çok düşkün olan meslektaşlarımızdan bir tanesi bile bu aşağılamalara katlanmamıştır.. Gerçi içlerinden, Japonlaşıp intihar etmeye kalkışanı çıkmamıştır ama tepkilerini de göstermişlerdir.. Araştırmacı gazetecilik işte buradan doğmuştur..
Şimdi "örnek" olarak bir haber müdürü ile eli boş gelen muhabir arasında geçen diyaloğa bakalım:
- "Sende ne var Cevahir?"
- "Şu anda bir şey yok ama araştırıyorum abi.."
- "Neyi araştırıyorsun ulan? Maden mi bulacaksın?"
- "Yok abi.. Elimde sıkı bir yolsuzluk dosyası var.. Üzerinde çalışıyorum.."
Dikkat buyurun.. Cevahir'in cevabında yer alan "Üzerinde çalışıyorum.." sözcüklerinde, gelecekte bütün muhabirleri kurtaracak bir mesleki yaratıcılık vardır..
Cümledeki (Çalışıyorum..) fiili (şimdiki zamanı) gösterir ama sonuçları itibarıyla (Geniş Zaman) sayılır..
- "Ne zaman bitecek peki?"
- "Olay zor, birkaç gün daha çalışmam lazım abi.."
ooo
Meslek hayatı boyunca bir muhabirden ilk kez "Konunun üzerinde çalışıyorum abi.." şeklinde mazeret duyan ilk haber müdürü kimdi, bilmiyorum..
İnşallah gelecek kuşaklar, mesleki bir yalana inanarak yeni bir gazetecilik türünü başlatan bu meslektaşımızı tesbit edip, Babıâli'ye heykelini dikerler..
Çünkü "Konunun üzerinde çalışıyorum.." yalanını uyduran bir muhabir, birkaç gün zaman kazanır ama asla lafının üzerine yatamaz.. Bir iki gün sağa sola seyirtip "Kimin başını yaksam" diye aranır..
Eninde sonunda bir aykırılık, bir yolsuzluk bulup yazacaktır..
Diyelim ki "Toplu sünnet" sırasında fenni sünnetçi bıçağın ayarını kaçırdı.. Bebelerden birisinin şeyini eğri kesti.. Muhabir de bunu duydu.. Alıp bu haberi müdürünün önüne koysa, yanına sünnetçi ile şeyi eksilen bebenin fotoğraflarını da eklese yetmez.. Haber müdürü;
- "Dört gündür yatıyorsun.. Bula bula bu haberi mi buldun?" deyip kağıdı suratına atacağından, böyle bir durumla karşılaşmamak için habere bir ölçek "sosyal içerik" katılır.
Mesela gidip bir psikolog bulunur ve ona "Şeyi eksilen çocukların ne gibi ruhsal problemlerle karşılaştığı.." sorulur.. Ondan sonra bir operatörün muayenehanesine gidilir.. Fenni sünnetçiler tarafından sünnet yapılması hakkındaki fikirleri öğrenilir..
Bizde akademisyenler, alaylılardan nefret ettiğinden operatör lafı döndürüp dolaşıp "Fenni sünnetçiliğin yasaklanmasına" getirecektir..
Şimdi kıytırık bir haber, oldu mu size araştırma? İşte bu tür haberleri yapmayı alışkanlık haline getirenlere de "Araştırmacı gazeteci" denir..
Karıştırıcı gazetecilik..
Araştırmacı gazeteciler son yıllarda hızla çoğalıyor.. Bunda sayıları artan basın yayın meslek okullarının yanı sıra "İhracata Yönelik Araştırmacı Gazeteci Yetiştirme Çiftlikleri'nin" de büyük payı var..
Benim bugünden itibaren servise koyduğum "Karıştırıcı Gazetecilik" olayı ise farklı bir şey..
Herkes tarafından düşünmeden kabul edilen şeylerin tersini söyleyip, kafaları karıştırmak; mümkünse okuyanların zihinsel balatasını sıyırmak sanatıdır..
ooo
Buraya kadar yaptığım teknik açıklamalardan sonra, yazının girişinde kullandığım "Siyasilere kötü bir haberim var.." lafının gerisini getiriyorum..
Kötü haberim şu..
Büyüklerimiz bundan sonra zırt pırt "Sivrisineği öldürmek meseleyi çözmez, asıl önemli olan bataklığı kurutmak.." örneğini kullanamayacaklar..
Çünkü doğabilimciler; sivrisineklerin sadece bataklıkta değil, başka yerlerde de ürediğini ispatladılar..
Sivrisinek yumurtalarını sadece su birikintilerine, bataklık gibi doğal ortamlara bırakmıyormuş.. Aklına estiği her yere serpiştiriyormuş..
Yani canı isterse dut yaprağına, canı isterse marul tarlasına, burayı da beğenmezse Başbakanlık binasına..
Bu bilimsel gerçeğin açıklanmasından sonra "Önemli olan bataklığı kurutmaktır.." lafının kıymet-i harbiyesi kalmayacak..
Bilim adamları sayesinde ahalimiz bu baygınlık veren benzetmeden belki ebediyen kurtulacak ama büyüklerimiz bir süre bocalayacak.. Elli yıldır kullanılan bir benzetmeden bir günde vazgeçmek kolay değildir..
Bakalım yerine neyi koyacaklar?
- "Bağa girdim üzüme, çubuk girdi gözüme.." lafı bence en iyisi..
İktidardaysan lafın gerisini "Vatandaşın gözü bize emanet.." diye bağlarsın.. Muhalefetteysen;
- "Bunlar vatandaşı bağa götürüp gözüne çubuk soktular.." diye bağırırsın..
Her duruma uyar..