Maç başladığında yağmurun ağırlaştırdığı ve kontrolun çok zor olduğu bir saha bile G.Saray'ın hızını kesemedi. Galatasaray'ın bu kadar rahat ve iyi olmasında önemli bir faktör de Trabzonspor'un çok kötü oluşu idi. Trabzon'un hiç bu kadar kendi sahasına mahkum kaldığını hatırlamıyorum. Sahaya adeta gol yememek için çıkmışlardı. Hami'nin etkili olabileceği serbest atışları kazanabilecek girişimlerde bile bulunamıyorladı. Bir tek Vugrinec'in çabaları Trabzon için yeterli değildi.
Cimbom, 40. dakikaya kadar mükemmel oynadı. Sanki Antep maçında kaybettiği puanların acısını çıkarmak ister gibiydi. Kaleci Taffarel'den başlayan güzellikler, defansın güvenilirliği ve iyi top kullanması, orta sahada Emre, Suat ve Okan'ın mükemmel oyunlarıyla rakip kaleye inmek G.Saray için hiç zor olmuyordu. Arif hareketli, B.Hakan diğer maçlardan çok daha arzuluydu. Hagi'nin de 2 golde de imzası vardı.
Ancak 40. dakikada Hakan Şükür'ün atamadığı gol, hemen arkasından başlayan ve laubaliliğe dönüşen G.Saray şov, Hagi'nin topu kaptırması ile nihayetlendi. Hücuma çıkma anında kaptırılan bu top G.Saray defansının hazırlıksız yakalanmasına ve Trabzon'un kazandığı penaltıya neden oldu. Hagi'nin kaptırdığı topta kesinlikle faul olduğunu da belirtmek lazım. Futbol laubaliliği kabul etmiyor. Laubalice hareket edince başınıza kazalar gelebiliyor. İşte bu dakikadan sonra o rahat maç G.Saray adına zora girdi. Cimbom, bu zorlu dönemden Selim'in kendini attırmasıyla kurtuldu. Zaten gücü olmayan Trabzon, 10 kişi kalınca maç tek kaleye dönüştü.
G.Saray, inanılmaz gollerle birlikte Trabzon'da tarihi farkı kaçırdı. G.Saray'daki tüm futbolcular nefis oynadı. Ama Emre gerçekten mükemmeldi. Gol attı; inanılmaz toplar kazandı. Gecenin en çok takdiri hak eden oyuncusu oldu. Böyle devam Emre..
Suat ön liberoda hatasız bir maç çıkardı. B.Hakan da üç net pozisyonu kullanamamasına rağmen mücadelesi ve ilk goldeki asisti ile eski günlerine döneceğini müjdeledi. Tek ihtiyacı kafasını rahatlatacak golü bulması.