Mücadele nasıl olacak?
Ecevit'in yeni sol modelini vatandaşa kim anlatacak? DSP'nin teorisyenlerinden Hüsamettin Özkan'ın bu işe katkısı nasıl olacak? Beşiktaş'ın Alman futbolcuları eski model sosyal demokrat mı? Bizim gazete neden heyecanlandı?

Bizim gazetenin bugünkü manşetine baktım.. Yazı işleri "75'lik Devrimci" diyerek, Ecevit'in sözlerinden duydukları heyecanı dokuz sütuna dayamışlar..

Kendi kendime "Eh! Normaldir.." diye düşündüm..

Çünkü bizim yazı işlerinde çalışıp da kendini 68 kuşağından saymayan bir gazeteci kişi, hemen hemen yok gibidir.. Yaşı tutsun tutmasın herkes 68 kuşağıdır..

***

Timsal bir yazar arkadaşımız var.. Haydi adını da vereyim, Can Ataklı!

(Not: Bazı entel çevrelerde "misal" sözcüğünü artık "timsal" diye yorumlayarak kullanıyorlar.. Onlardan heves ettim..)

12 Mart öncesi lise talebesiymiş.. Aksaray'daki evinde ders çalışırken kulağına dışardan bazı gürültüler gelmiş.. Pencereden sokağa bakmış.. Bir gurup Dev Genç'li slogan atarak yürüyorlarmış..

Can da bunların seyrine durmuş.. O sebepten ne zaman 68 kuşağı diye laf edilse, derin derin içini çeker "Biz neler gördük, neler?" diye iç geçirir..

Hangi kuşaktansınız?
Yaşı tutmadıkları halde kendini 68 kuşağından sayanlar bile var.. Timsal, yine yazı işlerinden Emre!

Bazen kızıp "Ulan sen 64 doğumlusun, ne alakan var 68 kuşağıyla.." diyecek oluyorum.. Cevap olarak "Yaşını mahkeme kararıyla büyüttüğünü" iddia ediyor..

Şahsen kendimi hiçbir kuşaktan saymadım.. Saymam da.. Ancak birileri "İlle de bir kuşak söyle.." diye tutturursa tercihim "Diyarbakır işi ibrişim kuşak.." olur..

İkinci tercihim de karatede siyah kuşaktır.. Ama üzerinde pembe benekleri olanından..

Bunları bizim yazı işlerinin Ecevit'in konuşması üzerine duydukları heyecanı tarif etmek için anlattım..

***

Öyle heyecana gelmişler ki "75'lik Devrimci" lafını bile az bulmuşlar..

Murat koşup arşive gitmiş.. Elinde Che Guavera'nın dosyasından seçtiği bir fotoğrafla gelmiş.. Fotoğrafta Castro ile Che yanyana.. Murat "İlle de Castro'nun yerine Ecevit'in başını montajlayıp gazeteye basalım.." diye tutturmuş..

Bereket o fotoğrafın mizanseni bunların hevesine uymamış..

Neden derseniz, fotoğraf ağaçlıklı bir yerde çekilmiş.. O ikilinin yanında iri yarı biri daha var.. Arkası dönük, çalılara işiyor..

Eğer Ecevit'imizi Castro'nun yerine montajlarsan Rahşan Hanım'ı nereye koyacaksın? Bunların birbirinden ayrılmadıklarını herkes bilir..

Çalılara işeyen adamın başını kesip, Rahşan Hanım'ın profilden bir resmini dekupe ettiniz, diyelim.. Bir kere anatomik olarak eşyanın tabiatına uymaz.. Hani bir şair şiiri vardı ya!

Ayağında pantolon,

Elinde binlik şişe..

Marifet bu değil kızım,

Erkeksen ayakta işe..

Şair bu dörtlüğü feministlere bulaşırken söylemiş.. Yukarıda tarif ettiğimiz fotoğraf montajı denemesinden, şairin söylediği dörtlüğün aleyhine bir durum çıkar ki hiçbir duruma uymaz..

Diyelim ki Che ile Castro'nun kellelerini oyup yerine Ecevit ile Rahşan Hanım'ınkileri monte ettin.. O zaman ikinci bir iş çıkacak..

Ya Che'yi ya da öbür sakallıyı arkadaki adamın yerine monte edeceksin.. Yine uymayacak.. Ormandaki aile durumuna muğayır bir sahne..

Allahtan, yazı işlerinin "emniyet subapları" işlemiş, Murat'ı bu hevesinden vazgeçirmişler.. Ecevit'in tek bir portresi ile yetinmişler..

Mücadele nereden başlasın?

Bizim manşetten çıkardığıma göre Türk Solu'nu yenileme görevini Bülent Bey üstlenmiş..

Nasıl üstlendiği konusunda net bir tarif yok.. Gidip partisinin Meclis gurubunda konuşmuş.. Konuşması da "Bırakın bu işleri, fırçalayın dişleri.." mealinde birşey..

Konuşma metnini size hiç yorum yapmadan dinletseler, kendi başınıza birşey çıkarmanız mümkün değil..

Çünkü Bülent Bey kürsüye dikilmiş, gurubu "Vaktiyle köprüye karşı çıktınız, televizyona karşı çıktınız.." diye azarlıyor.. Hüsamettin Özkan da oturduğu yerden Sizi azgınlar sizi.." dercesine kafa sallıyor..

DSP'ye milletvekili ol da hocadan fırça yiyen talebe psikolojisi içine düşme haydi..

Garipler önce birbirlerine "Yahu biz köprünün yapımına ne zaman karşı çıktık!" diye bakıyorlar.. Haklılar.. Çünkü köprü kavgası çıktığında DSP gurubunun yarısından fazlası ilkokul, bilemediniz ortaokul öğrencisiydi..

Sonra bakışlar "Sınıfın en yaramazı" konumundaki Rıdvan Budak'ın üzerinde kilitleniyor..

- "Karşı çıkmışsa bu çıkmıştır.." diye..

***

DSP gurubu, in devrimci hamlesini öğrenmişse bizim gazeteden öğrenmiştir, diye tutturmam bu yüzden..

Akşam televizyon haberlerinde izledim..

Bülent Bey ikibinli yılların devrim stratejisini muhabirlere çıtlatırken Hüsamettin Özkan da arkadan başını uzatmış, merakla dinliyor.. Yüzünün şeklinden konuyu ilk kez duyduğu hemen anlaşılıyor..

Hüsamettin Bey de 68 kuşağıdır.. Ancak o yıllarda gençliği peşine takan demokratikleşme mücadelesini kendi imkanları ile yürütmüştür..

O yılları yaşayanlar Deniz Gezmiş ile Mahir Çayan'ın gerilla mücadelesini nereden başlatacakları konusunda sıkı bir tartışmaya girdiklerini hatırlarlar..

Deniz Gezmiş mücadelenin kırlardan başlatılıp, şehirlere yayılması taraftarıydı.. Mahir Çayan ise şehir gerillasını savunuyor, yani mücadelenin kentlerden başlamasının doğru olacağını söylüyordu..

Hüsamettin Özkan ise mücadelenin silahla değil, dans yoluyla yapılmasından yanaydı..

Çünkü 1968 yılında Akşam gazetesinin düzenlediği dans yarışmasını kazanıp, memleketin dans kralı seçilmişti.. O yüzden mücadelenin dans pistlerinden başlatılmasını istemekte haklıydı..

Bakalım bu yeni çıkıştan sonra Hüsamettin Bey ideolojik olarak nasıl bir tavır sergileyecek, DSP gurubu bu sürpriz devrimi nasıl karşılayacak? Solun yenilenmesinden Rahşan Hanım'ın haberi var mı?

Bunları da yarın irdeleyeceğiz..