Amerika'nın insan haklarından sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Harold Koh dört gün Güneydoğu illerini dolaşmıştı.
Harold Koh'un görevi, Türkiye'deki sisteme göre Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı statüsüne denk geliyor.
Şimdi rahatsız oluyoruz:
Başbakan Ecevit, insan hakları müfettişi pozlarıyla "emperyalist küstahlık" sergileyen bu adamı kabul etmemeliydi.
Evet, Koh "Derik ilçesine giderken köylüler tarafından terk edilen yerleri gördüm. Bu köylülerin köylerine dönmelerini nasıl sağlayacağımızı araştırıyoruz" demişti.
Bu sözler misafirlik hakkının kötüye kullanılmasına alınabilir ama düşünmek lâzım:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde mahkumiyet üstüne mahkumiyet alan bir ülkenin böyle bir alınganlık göstermesine ne kadar hakkı olur?
Bizi asıl, bu Amerikalı görevliyi kurtarıcı gibi karşılayan oradaki vatandaşlarımızın beklentileri düşündürmeli ve utandırmalıdır.
Amerikalı'nın çektiği fotoğraf şu:
"İnsan hakları önemseniyor ama bölge sefalet içinde!."
Tartışacaksak, bu fotoğrafı tartışmalıyız.
Tartışamayız çünkü gerçek..
Globalizmin ulusal sınırları ortadan kaldıran gerçeği, insan hakları temeli üstüne kuruldu.
Artık devletler "Bu insanlar benim vatandaşlarım; döverim de, severim de" diyemiyor. Hıristiyan dünya, Müslümanları korumak için Yugoslavya'daki Hıristiyanları bu nedenle bombalayarak pes ettirdi.
Terörü yendik, artık bahane kalmadı. İnsan hakları denetimine ihtiyaç duyurmayacak bir düzeni hızla kurmaktır çözüm.
Türkiye'yi müfettiş kabul eden durumdan müfettiş gönderen bir ülke durumuna yükseltmektir.
Şimdi terörü yenen Türkiye'nin gündemi, bu bahaneyi de ortadan kaldırmak.
Anlamlı gelişmeler oluyor..
Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Apo'nun infazı konusunda aceleci ve intikamcı bir politika izlemediklerini belli ettiler.
Sonra terörist başı örgütüne silah bırakıp sınırların dışına çekilme çağrısı yaptı.
Dün uluslararası üç büyük haber ajansı, PKK kaynaklarına dayanarak, örgütün bu çağrıya "tam olarak uyacağı"nı açıkça ilan ettiğini haber verdi.
Apo mahkemede "Düşünce özgürlüğü de, siyasi özgürlük de vardır. Olan bir şeyi niye isteyeyim? Sadece dil ve kültürel varlık problemdir" demişti.
Ecevit Apo'nun çağrısını yorumlarken dikkatli bir dil kullandı:
"Devlet pazarlık yapmaz ama Türkiye'yi seven herkes üzerine düşeni yapsın!"
Dün Anadolu Ajansı, Doğu ve Güneydoğu'daki 7 ilin HADEP'li belediye başkanlarının Cumartesi günü Cumhurbaşkanı tarafından kabul edileceklerini bildirdi.
Devlet, adalet duygusunu zedelemeden Türkiye'nin önünü açacak sağlam bir iç barış için yol arıyor..