Yeter artık, gidin!

Çarşamba gecesi yine hüsranla biten bir "Beşiktaş Klâsiği" izledik. Utanç ve düş kırıklığı yaşatan bu başarısızlık, milyonlarca Beşiktaş taraftarı için mutsuz ve kahırlı bir yeni sezonun habercisidir.

Erman Toroğlu haklı:
Hapoel Haifa maçı, Beşiktaş'ın son 5-6 yıllık tarihinin özeti oldu.

Beşiktaş yönetimi iflâs etmiştir.

Bu yönetim, iki sezon üst üste Türk futbolunun en parlak iki yıldızını kaybetti.

Yabancı transferlerinin neredeyse tümünde kazık yedi. Bu takımda bugün 9 yabancı var. Ama Türk sporu adına üstlenilen sorumluluğa bu futbolcuların katılımı sağlanamadı.

Kulüp başsız, takım başsız..
Bu çaresizlik yalnız Beşiktaş'a değil, Türk futboluna da zarar veriyor. Birinci maçta sıradan bir İsrail takımına elenen Beşiktaş, Türkiye'nin de puanını düşürdü.

Beşiktaş büyük camiadır. Ama yazık ki bugün büyük takım değil.. Çünkü bu niteliğini kaybetti.

Yönetimi, arkasındaki büyük gücü kullanamıyor. Bu gücün başarılar getirmesi gereken morali, etkinliği, iktidarı üretemiyor.

Çare belli: Demokrasi..

Hezimetin muhatabı yönetimdir.

Yenilen gitmelidir.
Seba yönetimi unutulmaz hizmetler verdi. Ama artık eskidi, gücünü yitirdi. Artan zaafları ile verdiği zararlar yakında geçmiş iyiliklerini unutturacak, kendileri için de onur kırıcı bir sonun hazırlayıcısı olacaktır.

Bu camiaya yeni bir ruh lâzım.
Geçmişin Kara Kartal'ını yeniden yaratmak ve uçurmak lâzım.

Süleyman Seba Beşiktaş'a bu fırsatı, hemen şimdi, sezonun başında tanımalıdır.

Siyasete musallat olan "işgal hastalığı" partileri bitirdiği gibi kulüpleri de bitirmesin.

Seba yönetimi, ciddiyeti ve ahlâk anlayışı ile saygınlık kazandı. Bu değerlere gerçekten sahiplik, böyle bir durumda olağanüstü genel kurulu toplayıp emaneti devrederek kanıtlanabilir.

Süleyman Seba bunun için tabanın isyan etmesini beklememeli, Beşiktaş'ın hakkı olan geleceği kurma çabasına bizzat öncülük etmelidir.

Milyonlarca taraftar, eskisi gibi övünmek ve gururlanmak istiyor.