"Çok tehdit aldım"
Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Neylan Feke'nin izinde olması nedeniyle yerine bakan Başkan Mustafa Keleş, heyecanlı olduğu görülen tanığa bunun nedenini sordu. Ağaç, bu soruya, "Ben bu olaylardan sonra çok tehditler aldım. Bu nedenle heyecanlıyım" şeklinde yanıt verdi. Bu sırada söz almadan ayağa kalkarak tanığa soru sormak isteyen Ali Fevzi Bir, mahkeme başkanı tarafından azarlanarak yerine oturtuldu.

Hülya Ağaç, daha sonra, Ömer Lütfü Topal öldürüldüğü zaman Antalya'da olduğunu belirterek, "Benim Topal'ın öldürülmesi konusunda bir bilgim yok. Ben bu konuda bilgim olduğunu da söylemedim. Benim Susurluk olayı ile ilgili bilgim var" dedi. Mahkeme Başkanı bunun üzerine tanığa, görülmekte olan davanın Susurluk olayı ile ilgisi olmadığını hatırlattı. Bu kez söz alan Bir, "Hülya Ağaç'ın Susurluk olayı ile de bilgisi yok, yalan söylüyor. Bülent Fırat'ı otelde gördüğünü söylüyor. Ne zaman gördüğünün sorulmasını istiyorum, yalan söylüyor" dedi. Başkan Keleş sorunun dava konusu olayla ilgili olmadığını belirterek, soruyu yöneltmedi.

Davanın tek tutuklu sanığı Haluk Kırcı'nın avukatları, Kırcı hakkında dosyada bulunan tek delilin Topal'ın öldürüldüğü sırada diğer sanıklarla arasındaki sık telefon görüşmesi olduğunu belirterek, "Türkiye'de 5 milyon cep telefonu var. O sıralarda yoğun olan telefonların hepsi dikkate alınırsa mahkemeniz bu işin içinden çıkamaz" dediler.

Sanık Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir'in avukatları da müvekkilleri hakkındaki yurtdışına çıkma yasağının kaldırılmasını istedi. Kırcı'nın tahliye istemini reddeden mahkeme heyeti, Hoştan ve Bir'in yurtdışına çıkış yasağını da kaldırmadı. Dosyanın, esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için Cumhuriyet Savcısı'na verilmesi kararlaştırıldı.

Polis eşliğinde çıktı
Duruşmadan bir polis eşliğinde çıkan Hülya Ağaç, fazla konuşamayacağını, çünkü duruşmada Ali Fevzi Bir'in çok kızdığını söyledi. Ağaç, bildiklerini anlatmak için adli makamlara dilekçe vermesinin ardından Haluk Kırcı tarafından Erzurum'a kaçırıldığını iddia etti. Ağaç, buradan gar müdürünün yardımıyla geri döndüğünü, kısa bir süre sonra da Haluk Kırcı'nın yakalandığını ileri sürdü.