Binlerce zebra, wildbis (bir tür sakallı geyik) sürüler hâlinde. Sayısını hatırlayamadığım kadar kuş. Akbaba, çakal, sırtlan; leş yiyiciler yani. Rayno (Rhino) dedikleri bir tür gergedan, timsah, su aygırı. Toplam 37 hayvanla karşılaştım geçtiğimiz hafta...
Kenya'daydım. Hani şu Apo'nun paketlenip gönderildiği ülkede. Laf aramızda Kenyalılar çok tedirginler Apo'nun ülkelerinde yakalanmış olmasından. Türk olduğumuzu öğrendiklerinde hemen soruyorlar; "Okalan'a ne oldu?" diye. Asılırsa PKK'lıların terör estirmesinden korkuyorla.
Kenya Orta Afrika'da bir ülke. Kara derili insanların ülkesi. Kahverengi değil, gerçekten kara derileri var. Korkunç gibi geliyorlar insana ilk bakışta ama son derece sevimliler, güler yüzlüler.
Her gördüklerine "Cambo" diyerek selam veriyorlar (Jambo yazılıyor). Bir hafta boyunca en çok duyduğum kelimeydi cambo. Bir de "Hakuna matata". Bu cümle de "her şey yolunda" anlamına geliyor. Bu ismi taşıyan bir de şarkıları var; milli marş gibi, küçük büyük herkesin dilinde, her yerde o çalıyor. Bize de ezberletti şöförümüz, rehberimiz, hafta boyunca bizimle olan Peter.
Peter lise mezunu, Liberty adlı turizm şirketinde çalışıyor. Görevi ülkesine gelen turistlere her anlamda rehberlik yapmak. Başta saydığım hayvanların hemen hepsini görmemizde Peter'in keskin gözleri, pratik zekası ve uyanıklığının payı çok büyüktü.
Safari'ye gittiğinizde ucu bucağı görünmeyen kilometrelerce kaplı ormanlarda sınırlı sayıdaki aslan, leopar, çita veya raynoyu görme şansınız oldukça düşük.
Biz şanslıydık, her game drive'a çıktığımızda aslan, leopar veya çita gördük.. Görmek ne kelime gözbebeklerini, bademciklerini bile görüntüledik, bu son derece vahşi, o kadar da güzel hayvanlarla. Resimler ve ayrıntılar yarına...