Ayşe Deniz POYRAZ
Brett Anderson, Batı Londra'da.. Biz İstanbul'da. Akşam üzeri saat dört civarı. Yani orada saat iki gibi..
Brett, merhaba. Yeni mi kalktın?
Yoo. Sekizde kalktım. Alışveriş yaptım...
Festival zamanında erken uyanman, takdire şayan... Hangilerinde çaldınız bu sene?
V99'a katıldık. Roskilde... Finlandiya'ya, Fransa'ya gittik...
Suede pek festival sevmez derler..
Evet, öyle bir ünümüz var... İlk başlarda festivallerden hoşlanmıyorduk. Şimdi yeterince tanındığımızı düşünüyoruz. Festival ne kadar büyük olursa olsun, seyirciyle kaynaşmak güç olmuyor. Dört albümümüz oldu ne de olsa... Konserde amaç, insanların eğlenmesidir. Ben konserlere önem veririm; sahnede benim de tatmin olacağım şekilde, şarkıları o insanlar için söylemek değerlidir benim için... Sonra sahne, zaten teatral bir mekan. Direkt. Kişisel olabileceğiniz, ama herkesin sizi pür dikkat seyrettiği bir yer.
Türkiye'ye de uğrasanız...
Ah, evet sanırım uğrayacağız..
Efendim?!..
Oraya gelmeyi çok istiyoruz. Ve görüşmeler sürüyor. Sanırım olacak, bu ayın sonunda İstanbul'da. Macaristan'da bir konserimiz var. Budapeşte'den geçmeyi düşünüyoruz.
Hakkımızda bilgin var mı?
Çok az. Türk kültürünü pek tanımıyorum. Ama oralarda bir şeyler döndüğünü biliyorum!
Bu da ne demek?
Yani, bize ve bizim gibi gruplara ilginin arttığının farkındayım. Son turnemiz o kadar uzun sürdü ki, emin ol bu kez gelemezsek, bir daha 5 yıl sonra görüşebiliriz ancak. Çok yorulduk.
Beş yıl bekletmezsiniz umarım.. Son albümünüz 'Head Music'ten konuşalım biraz da.. Diğer albümlerden farklı. Daha elektronik ve 1990'ların müziğine daha mı uygun, sanki?
Evet, öyle diyebiliriz. Bu albümde daha çok bateri vuruşlarında ve ritim üzerinde çalıştık. Bitirdiğimizde, kendimizi iyi hissettik; aslında tam olarak neyi farklı yaptık; bilmiyoruz. Ama iyi oldu.
Son video 'She's in Fashion' da değişik olmuş. Radiohead kliplerini hatırlatıyor. Sen, tek başına gözüküyorsun...
Evet, o yönetmenin fikriydi. Çekmek birkaç hafta sürdü. O videonun daha iyimser olduğunu düşünüyorum.
Zaten her hâlinizde bir iyimserlik mi var? Konserler için de daha iyimsersiniz mesela... Albümünüz daha iyimser...
Bu doğru. Sanırım hayattan daha fazla zevk almaya başladık. Yeni albüm, bu yüzden çeşit içeriyor. Şarkıyı yaparken, ruh hâlin farklı olabiliyor; ama disiplinli bir insansan, albümü kaydederken o çeşitli ruh hâllerinden düzenleme yapabiliyorsun. Birbirine geçiyor yani..
Siz Britpop denen türün, ya da İngiliz alternatif müzik sahnesinin önde gelen, ilham veren gruplarındansınız. Özellikle senin sesin, Suede denince, ilk akla gelen özellik.. Şimdi her gün yeni bir grup çıkıyor. Şu anda, ortamı nasıl buluyorsun?
Ohoo, biz artık büyükbaba olduk! (Gülüyor.) Müzikte herhangi bir şey yaptıysak eğer, iyi şarkı yazma fikrini tekrar gündeme getirdik. Bence iyi söz yazmak, sesten önce gelir. Gerçekten sesimin öne çıktığını mı düşünüyorsun?
Kesinlikle. Ama bu, müziğinizi de ayırt edilebilir kılıyor... Siz müziğe başladığınızda kimleri dinlerdiniz?
Biz punk dinlerdik. The Clash mesela. Ben, Prince hayranıydım bir de. Pet Shop Boys severdik. Garip dans müzikleri dinlediğimiz olurdu. Şimdiyse, Super Furry Animals'ı çok tutuyorum. Sonra, Asian Dub Foundation.. Bunlar değişik sound getiren gruplar. İngiliz müziği çok genişledi. Eskiden sağlıksızdı; birkaç temel grup vardı. Şimdi çok büyük! Zaman değişti, her şey karıştı ve heyecan geldi..
Bernard Butler'ı sorsam..
Tabii, olur. Sorabilirsin.
Tam olarak neden ayrıldı Suede'den?
Başka şeyler yapmak istedi. O kadar.
Solo albümünü beğendin mi?
Fena değil. Şu kadarını söyleyebilirim: Benim tarzım değil. Herhalde gruptan ayrılması hayırlı olmuş. O da bizim albümümüz için aynı şeyleri düşünüyordur muhtemelen.
Konserlerde eski, Butler'la yazdığınız şarkılardan çalmıyormuşsunuz..
Öyle bir şey yok. Sadece sıkıldık. Richard (gitarist) ve Neil (klavyeci) için onlar cover parçalar. Onların yazmadığı şarkıları sürekli söylemenin bir anlamı yok.
Evet, artık biraz 'kalabalıksınız..'
Bu çok iyi. Beşimiz: Suede. Bunu ilham verici buluyorum. Sonuçta sahnede 'ezbere' çalmadığımız sürece, sorun yok.
'Boş zamanlarda' neler yapıyorsun? Sen de futbol hayranı mısın mesela..
Günde beş saat röportaj yapıyorum! Futbol severim, evet. Ben de sıradan, normal bir adamım, değil mi?
Şimdi ne yapacaksın?
Çıkıp biraz Hint yemeği yiyeceğim. Hadi, İstanbul'da görüşürüz..