Öcalan'ı kiliseye atın
Yunan Gizli Servis elemanları tarafından 2 Şubat 1999 tarihinde Kenya'nın başkenti Nairobi'ye götürülen Abdullah Öcalan, kısa zamanda Yunanlılar'ın başına bel‹ oldu. Kenya Hükümeti, olayı öğrenmişti. Apo'nun Nairobi'den hemen sınırdışı edilmesi isteniyordu. Atina'daki yetkililer, topu Kenya'daki görevlilere attı. "Apo'yu Sefaret binasından çıkarın" diyorlardı.
Yunanlı yetkililer, Apo'yu Şeysel Adaları'na göndermek istediler. Ada yetkilileri, bu iş için 15 milyon dolar para istedi. Atina, parayı tedarik edemedi. Avrupa'daki PKK militanları, para toplamak için devreye sokuldu. Bu arada Apo'nun Tanzanya'ya gönderilmesi düşünüldü, ardından da Nairobi'deki Ortodoks Kilisesi'ne terkedilmesi planlandı.
Abdullah Öcalan'ı, 2 Şubat 1999 günü özel bir uçakla ülkelerinden Kenya'ya gönderen Yunanistan yöneticileri, bir hafta sonra adeta havlu attı. Apo, başlarına belâ olmuştu. Nairobi'deki Yunanistan Büyükelçiliği'nin resm” Konut'una yerleşmiş, iki militanının koruması altında hayatını sürdürüyordu. On gün sonra Avrupa'dan iki militan daha gelip, Başkanlarının yanında görev aldılar.
Kenya yönetimi, durumdan çok rahatsızdı. 2 Şubat günü Yunanlı diplomatlar tarafından kandırılmış olmayı bir türlü hazmedemiyorlardı. Bu olay üzerine ülkelerindeki hem Yunanlı diplomatları, hem de Apo'nun refakatinde kalıp, zaman zaman Nairobi'de dolaşan PKK'lıları izlemeye almışlardı.
Öcalan'ın, Şeysel Adaları'na gönderilmesi gündeme geldi. Bu işi halletmek üzere bir Rum işadamı devreye sokuldu. Panos adıyla anılan bu işadamı, Şeysel Adaları yöneticileriyle görüştü. Adalılar, Öcalan'a topraklarında ikâmet etme ve pasaport verme karşılığında 15 milyon dolar para istiyorlardı. Parayı temin etme işi Öcalan'la birlikte Kenya'ya gelip, daha sonra Avrupa'ya giden Aristidou adındaki meçhul yolcuya verildi. Bu yolcu, Yunan Gizli Servisi ile içli dışlı idi. Kendisinin, Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşı bir işadamı olduğu, Apo'ya uçak kiraladığı söyleniyordu.
Abdullah Öcalan, Şeysel Adaları'na gitme işini benimsedi. Hatta bir ara "orada yatırım yapalım" diyerek hayâl kurmaya başladı. Aristidou, Atina'dan para bulamadı. Avrupa'nın öteki ülkelerine gitti. Devreye PKK militanlarını soktu.
Atina sıkıştırıyor, Nairobi'deki Büyükelçi çaresizlik içinde kıvranıyordu. Apo'yu bir ara karayolu ile Tanzanya'ya götürmeyi düşündüler. O plan da tutmadı. Nairobi'deki Rum Kilisesi'ne terketmeyi kararlaştırdılar. Ama Apo ve çevresindekilerin sert tepkisiyle karşılaştılar. İşte bir masal gibi cereyan eden Apo'nun Kenya macerasını o tarihte Yunanistan'ın Nairobi Büyükelçisi olarak görev yapan Costorlas günü gününe not edip, bir kripto (şifreli mesaj) ile ülkesinin Dışişleri Bakanlığı'na gönderdi. Bakalım Costorlas neler yazmıştı:
PAZARTESİ, 8 ŞUBAT 1999
Tâlimatım üzerine Diakofotakis saat 15.00 civarında Kenya Dışişleri Bakanlığı'na, Genel Sekreter Kathourima'nın Bürosuna, Kalenderidis'in (Yunanistan Gizli Servis elemanı) pasaportunu göstermeye gitti. Genel Sekreter'in Bürosundaki görüşmede protokol bölümünün başı ile Meslektaşıma tanıştırılmayan bir başka şahıs daha bulunuyormuş. Diakofotakis, (Yunanistan Büyükelçiliği Başkâtibi) bu şahsın, emniyetin bir yetkilisi veya Başkan'ın çevresinden birisi olduğunu tahmin ediyor.
SALI, 9 ŞUBAT 1999
Bugün, sorunsuz devam ediyor. Papaiannou (Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Diplomatik Büro Müdürü) ile irtibat kuramıyoruz.
Öcalan Konut'ta bulunmaya devam ediyor. Her gün Kalenderidis'in internet'ten aldığı Türk basınını okuyor. Kalenderidis bize, bir İstanbul gazetesinin makalesinde, önümüzdeki günlerde Öcalan'ın yakalanacağından bahsedildiğini söyledi.
Bu arada 2 Şubat'tan bu yana Öcalan'ın refakatçisi Melsa Deniz, telefon etmek ve Avrupa'daki üst düzey PKK yetkililerine Öcalan'ın iyi ve güvenli olduğunu bildirmek amacıyla her iki günde bir, Büyükelçiliğe geliyordu. Bu görüşmeler, Kalenderidis'in yakın takibinde ve Yunanca olarak yapılıyordu.
ÇARŞAMBA, 10 ŞUBAT 1999
Saat 11.00 gibi Büyükelçiliğe Panos (Öcalan'ı Şeysel Adaları'na götürecek işadamı) gelmiş. Ben ve Kalenderidis Konut'ta bulunduğumuz bir sırada Diakofotakis tarafından uyarıldık. Hemen Büyükelçiliğe gittik.
Şeysel'in bedeli: 15 milyon dolar
Panos, Atina'da EYP ile yaptığı görüşmelerden bahsetti. EYP'nin tâlimatları doğrultusunda Şeysel Adaları yöneticileriyle temas sağlamış ve olumlu cevap almış. Şeysel yetkilileri, Öcalan'ın, ülkelerinde konuk edilmesi ve kendisine pasaport verilmesinin mümkün olduğunu söylemişler. Kimlik bilgilerini istemişler. Panos, bu iş için Şeysel yetkililerinin 15 milyon dolar istediklerini açıkladı. Aristidou (Öcalan'la Kenya'ya gelen esrarengiz kişi) ön ödeme için bir miktar para temin etmeye çalışıyormuş. Panos'un verdiği bilgiye göre, Aristidou daha sonra Şeysel Adaları'na hareket edecekmiş.
Panos'un elinde EYP Başkanı tarafından verilen 'Panafon a la carte' vardı. Yunan özel cep telefon şirketinin bu cihazını, Dışişleri Bakanlığımızla yaptığımız açık telefon görüşmelerindeki sorunları ortadan kaldırmak amacıyla kullanacaktık. Ancak Kenya cep telefon sistemi, Yunan cep telefon sistemiyle uyumlu olmadığından, bu telefon Büyükelçiliğin işine yaramadı.
Cenevre Büyükelçimiz Karaitidis'ten bir telefon aldım. Bana "diplomatik zarf"ı (içinde Öcalan'ın siyasi iltica dilekçesinin bulunduğu zarf) neden açamıyacağımı soruyordu. Kendisinden, zarfı ivedilikle Atina'ya, Bakan'ın (Dışişleri Bakanı Pangalos) Bürosuna göndermesini rica ettim.
Konuyla ilgili olarak toplantı yaptık. Öcalan'ın, Şeysel Adaları'na güvenli bir şekilde hareket etmesinin senaryolarını değerlendirdik. Bu arada kendisinin herhangi bir çiftliğe götürülmesini ve Kenya'da çok sayıda olan toprak pistlerden (air strips) birinden hareket edecek olan çift motorlu küçük bir uçakla, Somali veya Tanzanya'ya götürülmesini düşündük. Bu düşünce, Dışişleri Bakanlığı ile iletişim kuramamamızdan ve konuyla ilgili olarak Atina'daki gelişmeleri bilemediğimizden herhangi bir sonuca ulaşamadı.
Saat 17.30 civarında meçhul bir kişiden, meslektaşımın (Büyükelçilik Başkâtibi Diakofotakis), Panos ve Kalenderidis'in de tanık olduğu bir telefon aldım. Bu meçhul kişi, "To Vima" gazetesinden Nikos Marakis olduğunu, Öcalan'ın Kenya'da bulunduğuna dair bir bilgi aldığını, bunun doğru olup olmadığını sordu. Diakofotakis, telefondaki kişinin yabancı şiveli olduğunu, bunun Nikos Marakis olamıyacağını söyledi. Telefondaki şahsa, ben de Öcalan'la ilgili bilgilerin yalan olduğunu ifade ettim.
Kalenderidis, Başkanıyla (Yunan Gizli Servis Başkanı) görüşerek bu konuyu ve Panos'un Nairobi'de bulunduğunu kendisine söyledi. Bu arada ben de Papaiannou ile konuşup, aynı bilgileri kendisine aktardım.
Bu arada Aristidou, Kalenderidis'i arayarak, Öcalan'a refakat etmek üzere iki kişinin Nairobi'ye doğru uçmakta olduklarını bildirmiş. Bu seyahat de EYP'nin bilgisi dahilinde gerçekleşiyormuş.
Bakan'ın (Yunanistan Dışişleri Bakanı) Bürosu ile irtibat kurmaya çalıştım. Bakan, uçakla bir Balkan ülkesinden Atina'ya doğru yol alıyormuş. Saat 21.30 civarında henüz Atina'ya inmiş olan ve evine doğru gitmekte bulunan Papaiannou ile görüştüm. Bizi, kısa sürede bilgilendireceğini söyledi.
Bu arada pazar günü öğle saatlerinden itibaren, çarşamba günü akşam saatlerine kadar, Büyükelçiliğin Papaiannou ile veya konuyla ilgili Dışişleri Bakanlığı'ndan başka bir yetkiliyle görüşmesi olmadı.
Kenya'ya PKK'lı iki militan geldi
Geç saatlerde Öcalan'ın iki refakatçısı Büyükelçiliğe geldiler. Konu hakkında kendilerine bilgi verildi. Gelenler (Avrupa'dan beklenen PKK militanları) hemen Öcalan'ı görmek istediler.
Panos, Kalenderidis ve Öcalan'ın iki refakatçısı ikâmetgâha hareket ettik. Orada bir toplantı yaptık. Panos, Öcalan'ı Şeysel'e götürme konusunda kendisine iknâ edici bilgiler verdi. Şeysel'in devrimci geçmişi ve bugünkü Cumhurbaşkanı'nın ABD ile olan gergin ilişkilerini anlattı. Adalar'ın orada ikâmet etmek için güvenli bir yer olduğunu vurguladı. Öcalan, iknâ olmuş gibi gözüktü ve hatta "Eğer oraları dediğiniz gibiyse, gidip yatırım yapalım" dedi.
PERŞEMBE, 11 ŞUBAT 1999
Saat 11.00 civarında yabancı bir kişi Büyükelçiliği telefonla arayarak, kendisinin UPI (United Press International Ajansı) muhabiri olduğunu belirtip, Büyükelçi'den, Öcalan'ın Kenya'da bulunup bulunmadığını doğrulamasını istiyordu. Bu telefona İdari Ataşe cevap verdi. "Büyükelçi burada yok, konuyla ilgili hiçbir şey bilmiyorum" dedi.
Saat 12.00 civarında Aristidou, bize Atina'dan ön ödeme için para bulmanın mümkün olmadığını, sözkonusu parayı PKK aracılığıyla temin etmek için Avrupa'ya hareket ettiğini belirtti. Bu bilgileri Papaiannou'ya bildirdim. Kendisi, Öcalan'ın "Milli Topraklar"dan (Yunanistan Büyükelçiliği İkâmetgâhı) ivedilikle uzaklaştırılması gerektiğini tekrarladı.
"Öcalan'ı, kiliseye terkedin"
Kalenderidis'le birlikte hemen ikâmetgâha giderek, Öcalan'ı bilgilendirdik ve bir kez daha başka bir ülkeye götürülmesi amacıyla Konut'tan ayrılmasını talep ettik. Bize, gerekli garantiler verildiği takdirde binayı terkedeceğini, aksi halde çok tehlikeli olduğunu tekrarladı.
Kalenderidis'le birlikte Büyükelçiliğe döndük. Son durumu Papaiannou ve EYP Başkanı'na bildirdik. Papaiannou, "Büyük Şarkıcı (Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos), oradakilerin ivedilikle Konak'tan uzaklaştırılmasını istiyor" dedi. Konut'takilerin Ortodoks Metropolitliğine taşınmalarını söyledi.
Saat 20.00 civarında Büyükelçilikte Panos ve Diakofotakis'in katılımıyla bir toplantı düzenlendi. Benim ve Diakofotakis'in kullanacağı iki araçla, karayoluyla Tanzanya'ya gitme olasılığını inceledik. Ertesi sabah saat 04.00'te hareket etmeyi Kenya sınırından da 06.00 gibi çıkmayı planladık.
Önerimizi Papaiannou'ya aktardık. Bunu, "Büyük Şarkıcı"ya iletmeyi ve daha sonra bize, duruma göre "şarkı söyleme"yi vaad etti. Biraz sonra bizi arayarak, otomobiller ve bizlerin bu seyahate katılmamızla ilgili ayrıntılı bilgi istedi. Kendisine, başka ulaşım yolu olmadığını söyledik. Bunları Bakan'a aktarmış. Sonuç olarak bazı sıkıntıları bulunmasına rağmen, önerimiz kabul edilmiş.
Kalenderidis'le birlikte tekrar İkâmetgâh'a geçtik. Ancak Öcalan, kararında tâviz vermez görünüyordu. Saat gecenin 01.00'i olmuştu.
Kenyalılar, Yunanlı'yı sorguluyor
Diakofotakis'e şunlar sorulmuş:
1- Gelenler nereli?
Cevap: Üçünü bilmiyorum, birisi gitti, birisi burada ve pasaportu da bu.
2- Uçağın tipi neydi?
Cevap: Uçaklardan anlamıyorum. (Adı bilinmeyen üçüncü görüşmeci, bunun Falcon olduğunda ısrar ediyor.)
3- Uçuş ve iniş iznini kim verdi?
Cevap: İzin nota ile talep edildi. Daha sonra yetkili makamlar açısından (Kontrol Kulesi vs..) bilmiyorum. Protokol Müdürü, iznin yazılı olarak verilmesi gerektiğini söylemiş. Bize yazılı iznin verilip verilmediğini sormuş, meslektaşımın cevabı ise olumsuz olmuş.
4- Yolcular havaalanından nasıl çıktı?
Cevap: Diğer yolcular gibi. Protokol Müdürü bu olasılığı reddederek, yolcuların havaalanından gizlice çıktığını, büyük bir ihtimalle sadece bakanların kabülünde açılan VIP Salonundan çıktıklarını belirtmiş. Diakofotakis, giriş kaşesi bulunan Kalenderidis'in pasaportunu göstermiş, Kathourima, pasaportu 24 saat tutma izni istemiş. Diakofotakis, bunun için Büyükelçi ile görüşmesi gerektiğini belirtmiş, Kathourima ise ısrar etmemiş, bu arada kendisi ile tanıştırılmayan bir şahısa pasaportun fotokopisini almasını söylemiş.
5- Gelen şahıslar ne iş yapıyorlar?
Cevap: Bilmiyorum. Zannedersem işadamları.
6- Bu şahıslar, Yunan Hükümeti'nin emriyle Büyükelçilik binalarını teftişe mi geldiler, Büyükelçiliğe mi geldiler?
Cevap: Hayır. Bu adamların Yunan Hükümetiyle hiçbir ilgileri yok. Şu anda itirazda bulunduğumuz, Nairobi Havaalanı'nda sebepsiz yere tutulan Kalenderidis haricindekiler, Büyükelçiliğe herhangi bir iş nedeniyle gelmiş değiller. Protokol Müdürü, bu pasaportun sahte olup olmadığını sormuş, meslektaşım da buna "hayır" diye cevap vermiş. Müdür, Kenya içerisinde aynı numarada ve aynı kimlik bilgilerini taşıyan bir başka Yunan pasaportunun bulunduğunu belirtmiş. Diakofotakis ise, Kalenderidis'in pasaportunun sahte olmadığını, aynı sayılı sahte başka bir pasaportun bulunmasını anlayamadığını belirtmiş. Protokol Müdürü de görüşünde ısrar ederek, sahte pasaportla ilgili araştırmaların devam ettiğini söylemiş.
7- Uçağın yolcularını kim karşıladı?
Cevap: Ben.
8- Büyükelçi havaalanında mıydı?
Cevap: Evet, ancak karşılamada yoktu. Ayrıca, makam otomobilim nedeniyle, havaalanındaki varlığımın tespit edilmiş olduğunu burada vurgulamak istiyorum. Meslektaşım, yolcuların nereye götürüldükleri hakkında ve diğer üç kişi ile ilgili soru sorulmamasını ise garipsemiş.
Bu bilgiler Kalenderidis tarafından, EYP Başkanı'na aktarıldı. Başkan, "dost"un gelişini beklemesi gerektiğini söylemiş. Bakan'ın Bürosu aracılığıyla, Papaiannou ile irtibat kurmaya çalıştık, ancak bu mümkün olmadı.
Hulsi Turgut
|