İki tip insan yaşıyor bu ülkede: Düzenden yararlanarak köşeyi dönmek isteyenler ve gidişattan acı duyarak, toplumu değiştirmeye çalışanlar.
Birinciler hiç bir şeyden rahatsız değil!
Ne televizyon ekranlarındaki barbarlıklar, ne müzik zevkinin yerlerde sürünmesi, ne de ayakların baş, başların ayak yapılması etkiliyor onları.
Hayatlarından memnunlar!
Çökmekte olan Babil kulesinin bir çürüme basamağına tutunmuşlar, vur patlasın çal oynasın günlerini gün ediyorlar.
Toplumun zevkini geliştirme, niteliğini yükseltme, kibarlık, nezaket, insanca yaşam, onur, merhamet, olgunluk gibi kavramlara uzaklar.
Yaşamlarının amacı, daha çok yeme, daha çok içme, daha zengin giyinme, daha çok seks yapma, daha çok hava ve göbek atma olarak özetlenebilir.
Bu çevrenin, Türkiye'deki insanlardan bir tek talebi var:
Herkesin düzgün insan olmasını istiyorlar.
Şöyle der gibiler:
Kardeşler, ne olursanız olun, yeter ki düzgün insan olma vasfını yitirmeyin!
Sağcı, solcu, milliyetçi, enternasyonalist, tarikatçı, Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı, genç, yaşlı, kadın, erkek, köylü, şehirli, Doğulu, Batılı, zengin, yoksul olmanız farketmez.
Yeter ki düzgün insan olun!
Maçlarda birbirinizi döner bıçaklarıyla doğramayın!
Kadınları, çocukları dövmeyin!
Bakan sıfatı taşırken; kesilmiş sığır kellesinin kanlı burun deliklerine iki parmağınızı sokarak, uzağa fırlatma yarışı yapmayın.
Belinize taktığınız silahla, birer barbarlık örneği gibi dolaşmayın.
Teke gibi kokmayın!
Konsere gittiğinizde kendinizi paramparça etmeyin!
Televizyon ekranlarını beşinci sınıf varyeteyle doldurup, insanları çileden çıkarmayın.
Yoksul ailelerin kızlarını ahlaksızlığa özendirmeyin.
Oturduğunuz yeri kokutmayın!
Altınızdaki otomobili, öldürücü bir silah gibi kullanmaktan vazgeçin!
Bir takım haykırışlar, nidalar ve hırıltılar çıkarmak yerine, ana dilinizi temiz konuşmaya gayret edin!
Küfür etmeyi bir alışkanlık haline getirmeyin. Küfür ettiğiniz için övünmeyin.
Yalan söylemeyin!
Rüşvet yemeyin!
Kısacası: Düzgün insan olun!
DÜZGÜN İNSAN OLUN!