|
Yenice'yi film aldı
'Kasaba'nın ödüllü yönetmeni Nuri Bilge Ceylan'ın yeni filmi 'Mayıs Sıkıntısı' yine Yenice'de geçiyor. Çanakkale'nin şirin kasabası, Ceylan'ın değişmez seti
Ayşe Deniz POYRAZ
Siyah beyaz çektiği Kasaba'sıyla sayısız ödül kazanan yönetmen Nuri Bilge Ceylan, yine 'kasabasında,' bu sefer renkli, aynı 'profesyonel olmayan' kadrosuyla, ikinci uzun metrajlı filmini çekiyor: 'Mayıs Sıkıntısı.' Filmin sponsorluğunu Efes Pilsen üstlenmiş. Efes'in turuyla, Bandırma'dan Yenice'ye; kasabamıza gidiyoruz.
Ceylan bizi yemekten sonra aydınlatıyor: Bir yönetmenin filmi için araştırma yapmak üzere bir mayıs günü, çocukluğunu geçirdiği kasabaya dönmesiyle başlayan 'Mayıs Sıkıntısı'nın enteresan bir senaryosu var. Bir yanda tarlasına ormanı katmaya çalışan, bu amaçla hukuk kitaplarını deviren bir baba; diğer yanda İstanbul'a göç edebilmek için arkadaşının filminde rol almayı kabul eden başarısız bir kasaba genci; sonra, halası cebinde kırk gün kırmadan yumurta taşırsa, saat alacağını vaat ettiği için, cebinde yumurtayla gezen yeğen... Film, babanın kadastrocuları oğlunun film işleri yüzünden kaçırmasıyla devam ediyor. İstanbul'a asla gidemeyeceğini anlıyor, kasaba genci. Çocuk ise yumurtayı kırıyor. Ve halama söylesem mi, yeni yumurtayla mı gezsem diye düşünüp duruyor...
Bir 'kaybedenler kasabası' gibi. Komik de bir taraftan... Bilge Ceylan, filmde mizah unsuru varsa bile, bunun yaşamın kendisinden kaynaklanan kara mizah olabileceğini söylüyor. Neden mayıs, diye sorduğumuzda da, "Tesadüfen," diyor, "filme ancak baharda başlayabildik, mayıs oldu. Yoksa ben buranın sonbaharını tercih ederdim. O zaman filmin havası daha iyi otururdu. Sonra burası, çok güzel oluyor sonbaharda..."
Herkes kendisi
Ceylan kasabasını seviyor. Çocukluğu Yenice'de geçen yönetmenimiz, filmde kendini anlatıyor: Başrolleri de arkadaşı Muzaffer Özdemir ve 'Kasaba'dan tanıdığımız M. Emin Toprak'a veriyor. Herkes kendini oynuyor ve yönetiyor yani... Nuri Bilge'nin babası ve annesi de, filmde yönetmenin anne-babası rolündeler. 'Kasaba'da da aynı 'casting' anlayışını yürüten Ceylan, babasının 'Kasaba'yı hiç seyretmediğini, hattâ hâlâ "Bu oğlan ne zaman film sevdasından vazgeçecek?" diye beklediğini anlatıyor. Ceylan'ın arkadaşı Muzaffer'i ikna etmesi de güç olmuş. Ama ilk tecrübesi 'Kasaba'yla, aynı sevdaya; sinemaya yakalanmış olan Mehmet Emin, "Bilge derse, yaparım," diyor. Kasaba delikanlısı, festivallerde perdede gözükmekten ve şöhretten; kızların artık onu ünlü bilmesinden pek memnun...
Küçük oyuncu -yumurta ikilemi yaşayan- Muhammed de "annesinin izniyle" kadroda. Ceylan hatırımız için filmden bir sahne sunarlarken, hep ona iltifat yağdırıyor: "Muhammed çok iyi!" Bizce de. Bakalım bir sonraki filmini İstanbul'da çekmeyi planlayan Bilge Ceylan için de, 'Mayıs Sıkıntısı'nı atlatıp, kente gelebilmek sonunda, hem de bir 'kaybeden kenti'ne; iyi olacak mı...
Aristo'nun Agora'sı gün ışığına çıkıyor
Efes Pilsen'in katkılarıyla, Assos Agorası'nın onarımı sürüyor. Yunan filozofların basamaklarına oturup, tartışmalara daldığı Agora, ticaret ve sporun da mekanıydı. Helenistik çağın sonlarında inşa edilen Agora'nın benzerlerinden farklı olarak, kuzey ve güneyinde yükselen ince uzun stoalar, mimari tarih açısından önem taşıyor. Batısında tapınak, güneyinde hamamı da bulunan Agora'da Heroon'un mezarı da var. İlk onarım çalışmaları, 1881'de bir Amerikan heyetince başlamıştı. Agora, aradan geçen sürede yağmalandı. Prof. Serdaroğlu'nun ekibi, 1995'ten bu yana eksik kısımları tamamlıyor ve antik tiyatronun 5 bin kişiye hizmet vermesi için kazılar sürüyor.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|