kapat

23.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Yavuz'un resmi tatili başladı..

İstanbullu bir gazeteci işi gücü bırakıp dinlenmeye çekilirse buna "tatil" denir.. Aynı işi Ankaralı bir gazeteci yaparsa bunun da adı "resmi tatil" ollur..

Yanlış anlamayın, takvime bağlı olduğundan değil.. Kıyafet seçiminden..

Tam hükümetimizin ekonomik reformlarına dadanmıştım ki fikirlerim elimde kaldı..

Ankara'dan "Pat!" diye "O saate kadar yapılan bütün ekonomik reformları ikinci bir emre kadar durduran yeni reformun" haberi geldi..

Daha doğrusu sözkonusu haber gazeteye geldi.. Haberi gönderenler "Aman Selahattin Bey'e de haber verin.." diye kayıt düşmediklerinden beni ilgilendiren bir tarafı yok sayılır..

***

Olayı benim duymam Yavuz Donat sayesinde..

Ben gazetenin binasından içeri giriyordum.. O da dışarı çıkıyormuş.. Turnikelerde karşılaştık.. Bu turnike düzeni dışarıdan gelen arkadaşlarımız için baş belası.. Ankara bürosunda turnike düzeni olmadığından, taşradan gelenler bizim giriş kapısında bir eyyam bocalar..

Turnike sendromu mühim..

Turnikenin altından mı üstünden mi geçeceklerini bilemezler.. Kimisi turnike demirini iki eliyle tutup bir süre sallar.. Sökülmediğini görünce başka şey dener.. Mesela Ahmet Tan böyledir..

Ayrıca her İstanbul'a gelişinde, müracattaki görevlileri "Ben bu gazetenin yazarıyım.. Beni tanıyor musunuz?" diye imtihan eder.. Bugüne kadar bu imtihandan geçerli not alabilen tek elemanımız çıkmadı..

Sadece bir görevli "Sizi tanıyorum.. Çarkıfelek'te görmüştüm.." diyerek Ahmet Tan'a olan aşinalığının altını çizdi..

Oysa Ankara büroda düzen böyle değil.. Gazetenin eşrafından biri daha asansöre girerken, müracat görevlileri durumu güvenlik kamerasından tesbit edip, esas duruşa geçiyorlar..

Ankara'nın kendiliğinden oluşan bu kurallarına karşılık, İstanbul'un kim kime dum duma havası milleti şaşırtıyor.. Turnikenin başında bocalamaları da bundan..

Allahtan onları gören yardımlarına koşuyor.. Kimi kartıyla turnikeyi açıyor, kimi misafiri turnike girişine doğru kaktırıyor, daha da içine kapanık biri çıkarsa turnikenin çark demirini bile elleriyle döndürüyorlar..

Sakın ola ki "Böyle şey olmaz.." demeyin.. Bu turnikeleri aşmayı başaramayıp İstanbul'da günlerce mahsur kalan köşe yazarları bile var.. İsim vermek gibi olmasın ama Yavuz Onursal'ı bir keresinde bu halde buldular..

Reklam bölümündeki masalardan birine çökmüş, çekici beklerken uyumuş kalmıştı.. O günden beri de İstanbul'a gelirken yanına işaret fişeği atan tekne tabancasını alıyor..

***

Yavuz Donat'la gazeteye girerken karşılaştım, demiştim ya!

Gözgöze geldiğimizde turnike demiri ile müsademe etmeye hazırlanıyordu.. Hemen kartıma sarılıp fotosele tuttum, bir problem çıkmadan Yavuz'u bu tarafa aşırdım..

Selam sabah faslı.. Tatile gidiyormuş..

Zaten üzerindeki kıyafetten tatile çıkmaya hazırlandığını anlamıştım.. Bu Ankara gazetecilerinin iş kıyafeti koyu renkteki takım elbiselerdir.. Hepsinin kıyafeti birbirine benzediğinden topluca durduklarında birbirinden ayıramazsınız..

Sadece kravatları farklıdır..

Yaz geldiği zaman da koyu renklerden açık tonlara geçerler.. Mesela Yavuz genellikle "Öküzbaş çiviti mavisini" tercih eder..

Bu tarifi yaptıktan sonra yeni kuşaktan okurlar için Öküzbaş Çiviti'ni de anlatmam icap edecek..

Efendim, eskiden çamaşır makinası yaygın değildi.. Kadınlarımız dünyanın çamaşırını elde yıkardı.. Titiz kadınlar yıkamadan önce beyazları bir kazanda kaynatır, kirlerin sökülmesi için de içine bir kalıp "Öküzbaş Çiviti" atarlardı..

Çivit dediğin, iki büyük kesme şeker kalıbında bir nesne.. Mavi rengi cıvıttığından parlak duruyor.. Üzerine sarılı ambalajında da bir öküzün önden yapılmış resmi var..

Bu öküzün resmini çizen ressam muhalif ruhlu olduğundan mı ne? Hayvanın kellesini yakın plan çalışmış.. Dolayısı ile boynuzları kağıda sığmamış.. Üstelik tutmuş, sıfatını o dönemin ünlü devlet adamlarından birine benzetmiş..

Çivitin markasının "Öküzbaş" olduğunu bilmeyen biri kesinlikle üzerindeki resmi o devlet adamımızın portresi zannederdi..

Zaten adamcağızın adı bu yüzden unutuldu gitti.. Bir yerde adı geçmesi icap ettiğinde "Öküzbaş" deyip çıktılar..

Şimdi ne devlet adamı hayatta ne de "Öküzbaş" çiviti çamaşırda kullanılıyor.. Siyasi hayatımıza damgasını vuran bu benzerliğin hatırası ise Yavuz'un kendine seçtiği tatil elbiselerinde yaşıyor..

***

Ayaküstü yaptığımız sohbet sırasında "Reformları iptal eden reformun" biraz önce açıklandığını söyledi..

Ankara için önemli haber.. Benim de önemseyeceğimi zannettiğinden verdi bu ayrıntıları.. Nezaketen ilgileniyormuş gibi yapıp "Vay anasına.. Başlarına reform kadar taş düşsün inşallah! Fener'in şampiyonluğunu kimse önleyemez.." gibi birkaç beylik laf ettim.. Sonra:

- "Tatilini nerede yapacaksın?" diye sordum..

Bodrum'a uğrayacakmış.. Fikirlerini birkaç gün Bardakçı Koyu'ndan yayacakmış..

Aklımdan "Bodrum esnafının yüreğine indirecek.." düşüncesi geçti ama ona söylemedim..

Çünkü bunlar Ankara'nın gazetecisi.. Tatil beldesinde de böyle gezerler..

Akşam üstü olduğunda Yavuz "Öküzbaş çiviti" rengindeki takım elbisesini giyip, üzerine kehribar sarısı kravatını bağlayacak..

Bir yerde oturursam okurum, diye düşüneceğinden evraklarının bulunduğu el çantasını da yanına alacak.. Öbür elinde de telefonu.. Dalacak Bodrum'un ünlü sokağına..

Ahali bunu görmesiyle "Ankara'dan maliyeciler gelmiş, baskın var.." diye yürek çarpıntısına tutulacak..

Bu yazıyı Bodrum esnafını uyarmak, lüzumsuz yere telaşlanmalarını önlemek için yazıyorum.. Eğer Yavuz'a rastlamasaydım ekonomik reformlardan birini dilime dolayacaktım..

Kısmet değilmiş.. Zaten "Kışın güneşine, yazın yağmuruna, bir de hükümetin reformuna güvenme.." diye boşuna konuşmamışlar..

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır