kapat

23.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kennedy'lerde ilk acı (4)
Pilot ağabey Joe Kennedy'nin 1944'te görev sırasında ölümü Kennedy ailesinde yaşanan ilk ve en büyük acı oldu. Ve Jack Kennedy ilk kez bu acıyla sarsıldı.

Jack Kennedy'nin komutasındaki sahil devriye botu, Güney Pasifik'te Japonlara karşı başarılı görevlerde bulunuyordu. 77 feet (yaklaşık 25 metre) boyundaki küçük gemi, gerek manevra yeteği gerekse Jack'in usta komutanlığı sayesinde birçok kıskaçtan kurtulmayı başarmıştı.

Ama takvim yaprakları 1943 yılmının 2 Ağustos'unu gösterirken, vaziyet bir hayli kritikti.

Jack'in uğrayacağı suikastten 20 yıl öncesi, bir gece vaktiydi. Sular karanlıktı, saatler geceyarısı 02.00'yi gösteriyordu.

P.T 109 yarım yol ileri, dalgaları yara yara ilerliyordu. Ne komutan Kennedy ne de mürettebatı, Japon Kraliyet donanmasının AMAGİRİ adlı muhribini seçememişlerdi.

Seçtikleri zaman da vakit çoktan geçmişti.

Japon komutan Hanami, yarım milden az uzaklıkta yarım yolla seyreden P.T 109'u farkettiğinde, tereddüt etmeden "Sancak 10" komutunu verdi.

Kennedy ve mürettebatı yaklaşan düşman muhribini gördüklerinde yapacakları hiçbir şey kalmamıştı.

AMAGİRİ, 30 mil hızla P.T 109'u ikiye biçti. Kennedy'nin sahil devriye botu patlayıp, alevler içinde yanmaya başladı.

Japon muhribi tam yolla uzaklaşırken, Kennedy ve arkadaşları denizde ölümle burun buruna kalmışlardı.

Jack, hayatında ilk defa, "herhalde ölüm dedikleri bu" diye düşündü.

Geminin henüz batmamış parçasında sağ kalmış 10 asker ile toplandılar. En yakın kıyı üç mil ilerdeydi. Kennedy, kıyıya yüzme emrini verdi ve suya daldılar. Ulaştıkları aday ıssızdı. Burada tam 4 gün geçirdiler. Üsse hiçbir haber ulaştıramıyorlardı. Yakın adalara yaptıkları yüzme girişimleri hiçbir sonuç vermemişti.

Bu meyanda, P.T 109'un geri dönmemesi sebebiyle üste bir tören düzenlenmiş ve P.T 109 personelinin savaşta öldüğüne hükmedilmişti.

Ama ne Kennedy ne de arkadaşları pes etmemişlerdi. Nauru adasına ulaşmış, yerlilerle anlaşmışlar ve üsse bir hindistan cevizi üzerine yazı yazarak "sağ olduklarını" bildirmeyi başarmışlardı.

Umutların tükenmekte olduğu bir gün, yerlilerin yardımıyla üsteki gemilerden birine ulaştıklarında, büyükelçi baba Joe Kennedy'yi, Deniz Kuvvetleri imzalı şu mesaj iletilmişti bile: "Deniz Kuvvetleri sekreterliği, Teğmen John Fitzgerald Kennedy'nin harekatta kaybedildiğini üzüntüyle haber verir"

Bu olay, talihsiz John Kennedy'nin, yaşadığı ilk büyük ölüm kalım savaşıydı.

***

Jack'in, "ölüm telgrafından" sonra eve dönüşü bir bayram havası yaratmıştı. Ayrıca, aldığı madalyalar ve taltifler, bu bayramı taçlandıracaktı. Çünkü Amiral William Hausey, Kennedy için şu emri yayınlayacaktı:

"Onun yürekliliği, sabır ve eşsiz önderliği, bir çok hayatın kurtulmasına yardım etmiş ve ABD Deniz Kuvvetlerinin en yüksek geleneğini idame ettirmiştir."

Jack, yeniden sefere çıkmaya hevesliydi ama geçirdiği malarya ve sırtındaki sorun buna engel oluyordu.

Tam bu sırada, Chelsea deniz hastanesinde tedavi görmekteyken, ağabeyi Joe Kennedy'nin ölüm haberiyle bütün aile sarsılıyordu.

Joe Jr. Japonların Pearl Harbour baskınından hemen sonra deniz pilotu olmuş, 7 Aralık 1941'de brövesini almıştı. Atlantikte çarpışma üzerine çarpışmaya katılıyordu.

Joe, tıpkı ailenin öteki fertleri gibi çok cesurdu, "risk" almaktan hiç çekinmiyordu.

Bir görevden döndüğünde zor bir görev daha çıkmış, ona da gönüllü olmuştu. Bu görev çok gizliydi. Aslında Joe, eve dönmeye hazırlanıyordu ama tereddüt dahi etmedi. "Project Anvil" isimli bu görev için hazırlandı. Büyük bir patlayıcı maddeyi düşma üzerine sevkedecekti.

Ama bu görev sırasında, uçağı vuruldu ve düştü.

Joe Kennedy, Kennedy'lerin en büyük oğlu savaşta ölmüştü.

Joe'nun ölümü Jack'i çok üzdü. Tüm çocukluk ve gençlik yaşantısını onunla birlikte geçmişti. Üniversite sonuna kadar onunla birlikte idiler. Denilebilir ki bu ölüm, Jack'i sonraki yaşantısında elde edeceği bütün başarıları ve mutlulukları gölgeleyecek derecede yaralamıştı.

***

Jack, ikinci dünya savaşının sona ermesiyle siyasete atıldı. Kendisine zemin olarak Boston'u seçti. 1946'da Temsilciler meclisine demokratlardan girebilmek için çalışmaya başladı. Hem demokratlar hem de cumhuriyetçiler onu çok genç ve tecrübesiz görüyorlardı. Fakat 1947'de ilk kez Kongre'ye girdiğinde, onun hakkında böyle düşünmekte ne kadar hatalı olduklarını kabul edeceklerdi.

Jack, başkan Truman'ın toplum kalkınma programlarını desteklemeye başladı. Etkisi gün günden ilerliyor, giderek daha fazla seviliyordu. Cesur, samimi ve açıktı. Zeki, parıltılı ve bilgiliydi.

1950 seçimlerinde yeniden seçildi. İki yıl sonra da, en büyük sınavını verecekti.

1952'de Massachusetts'ten senatör seçilmek için, çok tanınmış ve güçlü bir siyasetçi olan Cumhuriyetçi Henry Cabot Jr'a karşı çalışmaya başladı.

Bir genç milletvekili için, bu eyaletten senatörlüğe aday olmak gerçekten yüreklilik isteyen bir işti.

Aylarca çalıştı, söylevler verdi, taraftarlar kazandı.

1952'nin kasım ayında yapılan seçim sonuçları merakla bekleniyordu. Sonuç, yalnız Jack için değil, bütün Kennedy ailesi için büyük bir utku olmuştu.

Çünkü, Amerika'nın her tarafında ezici bir çoğunlukla Cumhuriyetçilerin hakimiyeti altında geçen bu seçimde, 36 yıl önce Fitz dedesinin Henry Cabot Jr'a karşı yetirdiği seçimi, 36 yıl sonra John F. Kennedy, yine Henry Cabot Jr'a karşı kazanıyordu.

Bu sayede, genç John Kennedy'ye siyasetin kapıları sonuna kadar açılıyordu.

***

John Kennedy, senatodaki ilk yıllarında, tekstil ve liman işçileri, balıkçılar ve eyaletindeki diğer işçi topluluklarına büyük özen gösterdi ve onların kalkınması için çok çaba harcadı.

35 yaşına gelmiş, yakışıklı ve bekar Kennedy'nin basın toplantılarına genç ve güzel bir kadın geliyordu. Bu kadın, bekar, cazibeli ve anlayışlı Jacqueline Lee Bouvier'den başkası değildi.

İki genç küçük bir toplantıda tanıştılar. Jack, sanki kalbinden vurulmuştu. Hemen bir randevu teklif etti.

Jackie, bu sırada, Washington Times-Herald gazetesinde foto muhabiri olarak çalışmaktaydı. Birkaç kez buluştuktan sonra anlaştılar ve 1953 yılının Eylül ayında Newport'ta St. Mary's katolik kilisesinde evlendiler.

Bu düğün o yılın en büyük düğünlerinden biri oldu. 1200 davetlinin büyük çoğunluğu, senatör ve milletvekili idi. Balaylarını Meksiko'da geçirdiler.

Washington'a döndüklerinden geniş bir aile olmak için büyük bir ev satın aldılar ama geniş bir aile olmak, onlara hiçbir zaman kısmet olmayacaktı.

***

Kennedy'lerin üç çocukları dünyaya gelecekti. 1957'de ilk çocukları Caroline'in doğumu onları sevince boğdu. Bunu ikinci çocukları John takip etti ama 63 yılında dünyaya gelen üçüncü çocukları Patrick'in ölümü, ailede büyük üzüntü yarattı.

John Kennedy, çevresinde çok kibar ve saygıyı bir insan olarak tanınıyordu. İlk başkanlık günlerinden bir anı, onun bu özelliğini açıkça yansıtmaktadır.

Bir gün birlikte yürürlerken, Elenore Roosevelt'e yol gösterince, Mrs. Roosevelt geride durup, "Hayır siz buyurmalısınız, siz başkansınız" demişti.. Bunun üzerine Jack gülümseyerek, "Unutmuşum" diye cevap verince, Mrs. Roosevelt nezaketle "Amma hiçbir zaman unutmamalısınız" diye karşılık vermişti...

YARIN: BAŞKAN JOHN KENNEDY VE SUİKAST

"Geldiğimiz yere dönme arzusu'
John F. Kennedy Jr., hep istediği şekilde, denize gömüldü. Eşi Carolyn ve baldızı Lauren'in küllerinin de denize serpildiği askeri törende, Kennedy ailesinden kalanlar hazır bulundu

Kennedy ailesi üyeleri, John F. Kennedy Jr., eşi Carolyn Kennedy ve baldızı Lauren Bessette'in küllerinin denize serpileceği tören için, USS Briscoe gemisine çıktılar. Dün sabah saatlerinde tüm ABD televizyonları, normal yayınlarını kesip, Briscoe'nun üstünden helikopterlerle töreni izlemeye çalıştı. Üç adet katlanmış Amerikan bayrağı ve çelenk taşıyan bir sahil güvenlik botu, dün sabah erken saatlerde Boston'dan ayrılıp, Martha's Vineyard adası açıklarında, Massachusetts sahilinden bir kilometre uzakta demirli olan Briscoe'ya doğru yola çıktı. Briscoe, daha sonra JFK Jr.'ın uçağının düştüğü bölgeye, yaklaşık 20 kilometre açığa yol aldı. İşte tören tam bu noktada gerçekleşti...

NBC'ye göre, denize gömülmek, John Jr.'ın dileğiydi. Hatta babası, Başkan Kennedy de, ailenin denize olan aşırı tutkusu için şunları söylemişti bir zamanlar: "İçimizdeki geldiğimiz yere dönme arzusu..."

Önceki gün, beş gün süren aramalar sonunda ortaya çıkarılan enkazda bulunan Kennedy'nin cesedinde yapılan incelemeler, yerel bir televizyonun açıklamasına göre; Kennedy Jr.'ın vücudunun aşağısının ezildiğini ve ölümünün bundan kaynaklandığını gösterdi. Kennedy ailesi, üç kurbanın cesedinin de hemen bulunması ve çıkartılıp, çarşamba akşamı istekleri doğrultusunda yakılması konusunda ısrar etti. Kennedy'nin cesedi üzerinde yapılan otopsi sırasında fotoğraf çekilmemesini de aile, özel olarak rica etti.

38 yaşında ölen John F. Kennedy Jr., orduya hiç hizmet etmemiş. Ama ABD'nin askeri yasaları, "vatana hizmeti dokunmuş Amerikan vatandaşlarının, donanma amirali izin verdiği takdirde, denizde askeri törenle gömülebilmesine" izin veriyor.

İlker SARIER


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır