kapat

15.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Şahin mi olmalı, güvercin mi?
Bugün yöneticilerin kimi agresif ve saldırgan, kimi sessiz ve derinden bir tarzla başarıya ulaşıyor. Ne zaman şahin ne zaman güvercin olunması gerektiğini ise pazar belirliyor

AÇIL SEZEN

Dünya son yıllarda büyük bir teknolojik ve ekonomik devrim yaşadı. Bu büyük değişim, iş koşullarından yönetim tarzlarına kadar birçok alanda etkisini gösterdi. Rekabet koşullarının ağırlaşması, yöneticilerin yeni stratejiler oluşturmasını gerekli kıldı.

Eskinin "sıkı yönetim" uygulayan "şahin" patronları koşullara göre yumuşayan, barış simgesi beyaz güvercinlere dönüştü ve başarıya böyle ulaştı. Munis ve mülayim yapılarıyla tanınan barış timsali bazı yöneticiler ise agresif, yırtıcı, kendisinden başkasının yaşamasına izin vermeyen birer hırs küpüne dönüşerek başarıya ulaştı.

Örneğin geçtiğimiz günlerde bir şirketin genel müdürünün "Şirkette 80 kişiyiz. Yıl sonu ciro hedefimiz ise 120 milyon dolar. Bu şirkette çalışan herkes yıllık 1.5 milyon dolar getiri sağlamak zorunda. Çünkü gözüm hep üzerlerinde" şeklindeki sözlerini duymuştuk. Bu şirket şu anda kendi pazarında, hem de rakiplerinin çok önünde lider.

Dünyaca ünlü bir başka şirketin patronu ise "Burada çalışan herkes işini paraya dönüştürmek, dönüştüremiyorsa o işi yapmamak zorunda. Örneğin bir çalışanım kitap yazmak istediğini söylediğinde, ben ona şirkete ne kadar para kazandıracağını sorarım. Kazandıramayacaksa ona kitap yazmamasını söylerim" demişti. Ancak onu dünyaca ünlü şirketin Türkiye kolunun başında tutan belki de bu agresif yapısıydı.

GÜVERCİNİN FAYDASI
Bunun yanısıra, yumuşak bir yapısıyla çalışanlarının motivasyonunu artıran bir patronun da sözlerini anımsamak gerek: "40 yıldır beraber çalıştığım arkadaşlarım ve 40 yıldır benimle birlikte çalıştığımız pazarı genişletmeye çalışan bir rakibim var. İkimizin de birbirimizi silmek gibi bir çabası yok. Onun için birbirimizi değil, kendi işimizi düşünüyoruz. Sonuçta ikimiz de çok kazanıyoruz."

Amacımız, iki yönetim tarzından hangisinin daha iyi olduğu sonucuna varmak değil. Çünkü bugünkü şartlar, kişilerin bir ömür şahin ya da bir ömür güvercin olarak yaşamasına izin vermiyor. Sonuçta hem bizim hem de görüştüğümüz danışmanların bakışı aynı noktada birleşiyor: Şahin ya da güvercin olmak değil, ne zaman şahin ne zaman güvercin olduğunu bilmek önemli...

Yönetim daşınmanları ne diyor?

ULAŞ BIÇAKCI
Yönetim tarzı şirketin içinde bulunduğu aşamaya, sektöre, rekabet koşullarına göre değişir. Şartlar ve durum belirleyicidir. Burada en kritik nokta ne zaman kartal ne zaman güvercin olacağını bilmekte. Hayat boyu kartal ya da ömür sonuna kadar güvercin olmak doğru değil. Bir şirketin genel müdürüyken başarılı olan kişi, holdingin genel müdürü olduğunda aynı anlayışla kalamaz. Örneğin globalleşmen gerekiyorsa kartal olup uçacaksın. İşler iyi olduğunda, pazar koşulları çok zorlamadığında güvercin olacaksın. Ama pazara biri girip senin canını yakmaya başladığında yeniden kartallaşacaksın. Artık kimse "Benim karakterim bu arkadaş, ben değişmem" deme lüksüne sahip değil.

ASLIHAN ÖZYILDIRIM
Bugünkü yöneticinin çalışanına karşı şahin ya da güvercin olması değil, onu izleyeceği kontrol mekanizmasını kurabilmesi önemli. Sistemi kontrol eden yönetici, insanların performansının artmasını da sağlıyor. Burada anahtar kelime ölçümleme. Takımının performansını iyi ölçen yönetici, iyi bir "bilen" haline geliyor, ona göre tavsiyelerde bulunarak sürekli başarıya ulaşabiliyor. Kısacası, sistemi başarılı kuran yönetici için çalışanına karşı şahin ya da güvercin olmanın önemi yok. Pazar açısından ise herkesin şahin olması gerektiğini düşünüyorum, çünkü şirketler artık ayakta kalmak için büyümek zorunda ve büyümek için agresif olmak durumundasınız. Global rekabet sizi buna zorluyor.

İBRAHİM KAVRAKOĞLU
Bence ikisi de değil. Çok munis bir yönetici yeterli denetim ve motivasyonu sağlamadığı için gevşeklik oluyor. Bu da verimsizliği çağrıştırıyor. Çok şahin yöneticiye de adam dayanmıyor, altı ayda bir genel müdür değiştiriyor. İnsanların onuru her şeyin üzerinde. Yiğidi öldür ama onurunu kırma. Bunun parasal telafisi yok. Ben yöneticinin ölçülü ve tatlı sert olmasından yanayım. Sıkılık şart ama tadını kaçırmamak lazım. Hakkaniyetli olursanız sorun kalmaz. Pazarda ise atak ve hırslı olmak şart. Çünkü pazar acımasız, rekabet çok. Kısacası pazara karşı yarış, elemanlara karşı uzlaşı önde olmalı.

DÜNDAR AYTAR
Agresiflik bir yere kadar insanı yükseltir. Ama bence yumuşak ve etrafın ne hissettiğine saygılı olan, çevresindekilerin karakterine göre davranan insanlar daha makbuldür. Sonunda bir patron ya da yönetici insan malzemesiyle karşı karşıya. İnsanlara olumlu yaklaşmayıp üzerlerinden silindir gibi geçen patron, yanında mutsuz inrsanları çalıştırır. Mutsuz insanlar da mutsuzluklarını bir şekilde mutlaka tahsil ederler. Arasıra başarısızlığını kabul eden, ödül veren, insanların ihtiyaçlarını iyi bilen kişilerin daha makbul olduğunu düşünüyorum. Ama neyi ne zaman yapacağını bilmek de çok önemli.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır