Tasarının, toplumda ciddi çalkantılar yaratmadan yasalaşması en büyük dileğimiz. Çünkü artık sokaktaki yurttaş da, sosyal güvenlik sistemimizde bir reform yapılması gerektiğine inanıyor. Bu konuda işçi ve işveren kuruluşları da farklı düşünmüyorlar. Sorun, reformun nasıl yapılacağında.
Sosyal güvenlik reformu dolayısıyla gerginleşen ortamın yumuşaması için, bazı haklı taleplerin Komisyonda dikkate alınması gerekir. Olayı salt ekonomik boyutuyla değil, sosyal boyutuyla da değerlendirirsek, reformda daha sağlıklı bir başarı çizgisini yakalamış oluruz. Tasarıda düzeltilmesi gereken hususları ana başlıkları itibariyle şöyle sıralayabiliriz.
1- Tasarının en çok itiraz edilen maddesi geçiş sürecidir. Bu sürecin biraz yumuşatılması gerekir. Örneğin, emekliliğine bir gün kalan insanın, tasarı yasalaştığında 2 yıl sonra emeklilik hakkını kazanması, hakkaniyet kurallarıyla da bağdaşmaz.
2- Tasarıyla, işçiye de çalıştığı yeri SSK'ya bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Amaç kayıtdışı isihdamı önlemektir. Doğrudur. Ancak bu bildirimde bulundu diye, işveren işçinin işine son verirse ne olacaktır? Bu sorunun yanıtı tasarıda yoktur.
3- Özellikle SSK emeklilerinin yıllardır yaşadıkları bir sorun var. Değişik zamanlarda çıkan yasaların, emekli maaşları arasında doğurduğu haksız farklılıklar. Bu farklılıkların giderilmesi gerekiyor. Çünkü biz, sosyal güvenlik sisteminde reform yapacağız diye yola çıkıyoruz. Bu konuda hazırlanan ve Sağlık ve Sosyal İşler Komisyonu'nun gündemine kadar gelen tasarılar var. Mevcut tasarıda ise bu konu ile ilgili hiçbir düzenleme yok.
4- Tasarıda iş güvencesiyle ilgili olarak hiçbir düzenleme yer almamaktadır. En azından sayın Naim Çağan'ın (ANAP-DSP koalisyonu) bakanlığı döneminde, Başbakanlığa gönderdiği iş güvencesi tasarısı esas alınarak bir düzenleme yapılabilir.
5- Tasarıya göre, "...herhangi bir kasıt ve kusuru..." nedeniyle iş akdi feshedilenler işsizlik ödeneğinden yararlanamıyorlar. Bu sosyal devlet ilkesine aykırıdır. Kişi cezasını işine son verilerek çekmiştir. Ve bu kişi, işine son verilinceye kadar da işszlik sigortası primi ödemiştir. İşsiz kalan kişiyi kusuru nedeniyle işsizlik sigortası ödeneğinden yararlandırmamak, sadece o kişiyi değil, onunla birlikte tüm ailesini cezalandırmak anlamına gelir. İşin sosyal boyutunun atlanmaması gerekir.
6- Sosyal güvenlik kurumlarının "idari ve mali özerkliklerini" sağlamaya yönelik, tasarıda hiçbir düzenleme yoktur. Oysa sosyal güvenlik kuruluşlarının en çok bu düzenlemeye gereksinimleri var.
7- İşsizlik sigortasının yasalaşmasından sonra, tasarrufu teşvik kesintilerine son verilecektir. Tasarı bunu öngörmektedir. Ancak halen kesilmiş olan bu paraların hak sahiplerine nasıl ve ne zaman ödeneceği belli değildir. Bunun da açıklığa kavuşturulması gerekir.
8- Emekli maaşlarının bağlanma yöntemi değişmetedir. Daha objektif esaslar getirilmektedir. Ancak emekli maaşlarındaki artışlar sadece tüketici fiyat endeksine bağlanmaktadır. Oysa bu artışlara, milli gelirdeki yıllık artışlar da dahil edilmektedir. Bu yapılmadığında emekliler sadece, enflasyona karşı korunacak, ama refahtan pay alamayacaklar. Bu da doğru bir uygulama değildir, düzeltilmesi gerekir.
Reform tasarısı, Sağlık ve Sosyal İşler Komisyonu'nda görüşülüren, yukarıdaki öneriler dikkate alınırsa, iktidar sanıyorum toplumda büyük bir konsensüsü yakalayabilir.