kapat

15.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
"Bu adamın nesi var?" sendromu
Kocanız sizi dinlemiyor, dinlese de söylediklerinizi unutuyor. Her ay iş değiştiriyor. Son derece tahammülsüz ve gergin. Hayır, sinirleri bozuk değil; o hasta... "Dikkatini Toplayamama Sendromu"ndan musdarip...

Adam işinden evine döner. Yeni başladığı bu iş, "artık" ona pek cazip gelmiyordur. Bundan önceki işinde de böyle olmuştur. Karısına yine iş değiştirmek istediğini söyler ama, ne yapmak istediğini de bilmemektedir.

Televizyonun karşısına oturur, zapping yapmaya başlar. Karısının anlattıklarını hiç dinlemediği gibi, konuşurken onun yüzüne bile bakmaz. Her şeyi unutmaktadır, tahammülsüzdür ve ev ona sıkıntı vermektedir. Sürekli ne olduğunu bilmediği bazı değişiklikler aramaktadır. Hiçbir ortama ayak uyduramaz.

Yoksa, sizin kocanızı tarif ediyoruz gibi mi geldi? Evde çıkan kavgaların gerekçelerini mi sıraladık? Belki bu sebeplerden, kocanıza çok kızıyor, onu sorumsuzlukla suçluyorsunuzdur. Ama bilmediğiniz bir şey var. Bu, sadece bir davranış biçimi değil. Bütün bunlar, nörolojik bir rahatsızlığın belirtileri.

Bu bir hastalık!
Amerika'da yapılar araştırmalar, erkeklerin yüzde 10'a yakın bölümünün, bir tür konsantrasyon bozukluğu da sayılabilecek "Dikkatini Toplayamama Sendromu" adı verilen hastalıktan musdarip olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar, bu sendromun, beynin dikkat merkezlerini etkisi altına alan nörokimyasal bir hastalık olduğunu açıklıyor.

"Dikkatini Toplayamama Sendromu", erkeklerde, kadınlardan üç kat daha fazla görülüyor. Hastalığın kurbanları, dikkatlerini toplayamıyorlar, görevlerini yerine getiremiyorlar, sürekli isyan etmeye hazır ve tahammülsüzler, hiç bir şekilde programlı olamıyorlar. Tabii burada itiraf edilmesi gereken önemli bir nokta daha var; pek çok erkek bu sendromu yaşamasa bile yukarıda çizdiğimiz davranış tablosunu sergileyebiliyor.

"Dikkatini Toplayamama Sendromu" aslında çocuk ergenlik çağına geldiği zaman teşhis edilebilecek, genetik bir hastalık. Amerika'nın en saygın üniversitelerinden Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi nörologlarından Edward Hollowel, çocukluğunda bu tip bir tablo çizenlerin yüzde 70 kadarının ileride "Dikkatini Toplayamama Sendromu"na yakalandıklarını açıklıyor ve özellikle de hiperaktif çocukların, bu gruba dahil olduklarına dikkat çekiyor.

Bu sendromla birlikte yaşamak, hasta gibi, ailesini de zorluyor. Özellikle de kocaları bu durumda olan kadınlar, güncel yaşamdan cinselliğe kadar, hayatın her alanında, hastalığın belirtilerinden kaynaklanan sorunlar yaşıyorlar. Bu tip erkekler son derece sabırsız oldukları için, eşlerini cinsel yönden tatmin etmeyi başaramıyorlar. Birlikteliklerine ön sevişmeyi hiç katmıyor, bir kez amaçlarına ulaştıktan sonra da arkalarına dönerek birkaç saniye içinde uykuya dalıveriyorlar. Kadınlar, bu yüzden, kocalarını bencil ve düşüncesiz buluyorlar. Neyse ki uzmanların bir de iyi haberi var. Teşhis edilebilen vakaların yüzde 90'lık bir çoğunluğu, uygulanan ilaç tedavisine cevap veriyor. Tabii ilaç tedavisine psikolojik tedavinin de eklendiği durumlarda çok daha iyi sonuçlar alınabiliyor.

Peki ama hasta değilse
Peki hasta olmadığı hâlde aynı belirtileri gösteren erkeklerin durumu nedir? Uzmanlar, nörolojik bir bozukluk olmadığı hâlde bu şekilde davranan erkeklerin en büyük probleminin yetiştirilme tarzı olduğunu söylüyorlar.

Bizim ülkemizin de dahil olduğu pek çok toplumda kız çocuklar duygularını rahatça göstermeye yönlendirilirken, erkeklere ciddi olmaları, fazla gülmemeleri, hiç ağlamamaları, erkek gibi (!) davranmaları öğretiliyor.

Kadınlar, problemlerinin çözümüne konuşarak ve uzlaşma sağlayarak ulaşacaklarını düşünürken, erkekler bunun tamamen gereksiz olduğu, hatta bunun tam bir vakit kaybı olacağı fikrindeler. Erkek çocuklar bile konuşmak yerine, hareketlerle kendilerini ifade ediyorlar.

Bu duruma sebep olan faktörlerin bir başkası da kontrol ve güç mekanizmaları. Erkekler, içinde bulundukları ortamı idare etmekten hoşlanırlar. Televizyonun kumandasını ellerinde tutmak, eşlerinin konuşmasını olur olmaz bölmek ya da sık sık fikir değiştirmek, onlar için güç sahibi olduklarının göstergesidir. Bu durumun evliliğinizi mahvetmesine izin vermeyin. İster inanın ister inanmayın, uzmanlar erkeklerin de değişebileceklerini düşünüyorlar.

Sizi rahatsız eden hareketlerini, ona çekinmeden söyleyin. Örneğin 10. kere ertesi gün ne yapacağınızı sorduğunda, ona; "Her şeyi unutuyorsun, bıktım artık senden!" diye bağıracağınıza; "Aynı soruyu 10 kere sorduğunda asabım bozuluyor. Acaba sorunun cevabını bir yere yazsam daha mı iyi olur?" şeklinde bir karşı soru yöneltebilirsiniz.

Eğer bu çözüm tarzınıza da olmadık eleştiriler getirirse bu kez karşılıklı geçip, durumunuzu etraflıca konuşun. Tartışmalarınızın sonunda anlaşmaya varmaya özen gösterin.

Evliliğinize, ilişkinize ve eşinize güveniyorsanız, onunla birlikte olmayı istiyorsanız, sabırlı olmanız gerekiyor. Haklısınız, hiçbir şey o kadar kolay değil. Fakat sabırla yaklaştığınızda bu sorunun da üstesinden rahatlıkla gelebileceğinizi göreceksiniz.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır