|
Beyaz yalanlar
Pek çoğumuz gün içinde bazen durumu kurtarmak, bazen birini kırmamak için beyaz yalanlara başvuruyoruz. İyi mi yapıyoruz kötü mü, o ayrı bir konu. Fakat bir gerçek var ki, anneler çocukları söz konusu olduğunda beyaz yalanları daha çok kullanıyor.
Ya çocuğunuz hiç olmadık yerde ağlamaya, bağırmaya, sonra da tepinmeye başlamasın diye, ya da annelik içgüdüsüyle çocuğunuzun hayal kırıklığı yaşamaması veya üzülmemesi için çoğu kez beyaz yalanlar kurtarıcı oluyor.
Çocuk büyüdükçe bu konuda hareket alanınız daralıyor. Çünkü artık onun da aklı her şeye ermeye başlıyor, daha mantıklı, gerçekçi ve daha akıllıca beyaz yalanlar bulmanız gerekiyor. Fakat bu arada bazen de çocuğunuz sizin durumu kurtarmak için gösterdiğiniz bu çabayı takdir ederek, beyaz yalanlarınızı anlıyor ama anlamamazlıktan gelip, adeta sizi idare ediyor.
İşte kızım Ceren'le dışarı çıktığımız bir cumartesi günü yaşadığım böyle bir olay, doğrusu hem beni çok şaşırttı hem de içten içe bozulmama neden oldu ama hiç belli etmedim!
Kola kalmamış, ayran verdiler!
Olayın geçtiği gün önce bir çocuk filmine gittik, ardından da acıkıp her zamanki gibi bir şeyler atıştırmak istedik. Mönümüzü almak için ilerlerken içimdeki annelik içgüdüsü yükseldi ve "Sevil, Ceren hafta sonlarında çok kola içiyor, ona bu sefer ayran al," dedi. Sonra da "Kola bitmiş" diye durumu idare etmem konusunda bana taktik verdi. Bu fikri çok beğendim ve kızımın durumu anlamayacağından da emindim...
Mönümüzü sükunet içinde aldım ve masaya döndüm. Büyük bir iştahla yemeye başlamıştık ki, heyecanla beklediğim o soru dudaklarından dökülüverdi Ceren'in: "Anne neden kola almadın?".
Ben önceden taktiğimi belirlemiştim ve kızımın o kadar insanın içinde sorun çıkarmaması için en imkânsız olan cevabım hazırdı: "Kola kalmamış, ayran verdiler."
Ceren durumu büyük bir metanetle karşıladı, bana hiç itiraz etmedi, "kola isterim" diye fırtınalar estirmedi. Sakince yemeye devam etti. Ben de "Çocuğumun sağlığı için faydalı bir şey yemesi konusunda büyük bir başarıya ulaştım," diye bir kahraman edasıyla, kendimle gurur duydum!
Artık içim rahattı. Çünkü çocuğum için gerekli olan manevrayı yapmıştım, annelik görevimi yerine getirmenin iç huzuruyla kızımın karşısında oturuyordum...
Yalanım ortaya çıktı
Daha sonra konu unutuldu. Aramızda geçen havadan sudan birkaç konuşmanın ardından artık yemeğimizi bitirip, kalkmak üzereydik ki, kızım "Anne ben kolanın bitmediğini biliyordum," dedi. Ve ben aniden derin bir sessizliğe gömüldüm. Beyaz yalanım birden acı bir tat bırakmıştı ağzımda. Üstelik kızım öyle bir tavırla söyledi ki bunu, adeta benim bu davranışıma göz yumduğunu, yani beni idare ettiğini anlatıyordu. Tabii insan önce çocuğuna yakalandığı için bozguna uğruyor ama sonra da hoşuna gidiyor. Çünkü artık onun büyüdüğünü ve öyle kolay kolay da gözünden bir şey kaçmayacağını algılıyorsunuz. Böylece iki uç noktadaki duyguyu bir arada yaşıyorsunuz. Zaten çocuğunuzla birlik te, sık sık farklı duyguları bir arada yaşamaya alışıyorsunuz. Sevinirken hüzünlenmek, ağlarken gülmek, sinirlenirken gurur duymak, sıradan, gündelik şeyler olmaya başlıyor.
Ceren'in benim bu davranışım karşısındaki tavrı bana çok şey anlattı. Artık onun bebeklikten çoktan çıktığını ve beni bile idare etmeye başladığını biraz da bozularak öğrenmiş oldum. Evet tam bir yol ayrımındaydım, ya itiraf edip bunu onun sağlığı için yaptığımı söyleyecektim ya da bu oyunu sürdürecektim. Ben birinci yolu seçtim. Ama o zaten bunu biliyordu...
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|