Bir Kamp günlüðü...
Þu "ölümlü" dünyada "utanç turizmi" diye bir organizasyonun olmasý hiç de fena bir þey deðil..Mesela Polonya'daki Nazi kampýna seferler düzenlenip 'çaðdaþ katiller'in akýllarý baþlarýna getirilmeli!
Ne garip..
Polonya Turizm Bakanlýðý Ýstanbul'dan bir grup gazeteciyi davet ettiðinde programa "Auschwitz ölüm kamplarý" ve "Schindler'in fabrikasý"ný almamýþtý.. Pýrýl pýrýl meydanlar, asýrlýk binalar, müzeler, galeriler, tuz madenleri, þýk restoranlar ve daha neler neler vardý ama (belki "insanlýktan utanmamýzý istemedikleri için") Auschwitz ve "Schindler'in Listesi" filminin mekanlarý yoktu..
Ölümün ve ateþin çemberinden, feleðin sillesinden geçen bir neslin evlatlarý olarak bize bunu nasýl yaparlardý? Oysa biz, hüznü de severiz, utanmayý da..
Hatta bir pazar günü "can sýkýcý" bir yazý yazmayý da!
Ve galiba Polonyalý yetkililere bunu hissettirdik ki, bizi "kýrmadýlar" bir tam günümüzün malžm yerlerde geçmesine izin verdiler.
Ayrýca þu "ölümlü" dünyada "utanç turizmi" diye bir organizasyonun olmasý hiç de fena bir þey deðil.. Aksine, bu "turistik faaliyet" yoðunlaþtýrýlmalý, bazen yanýbaþýmýzda, bazen bir adým ötede ya da uzakta bulunan, "insanüstü canavarlar"ýn utanmasý saðlanmalý! Bu kamplarý gezip görmeliler, hissetmeliler, bir baþka neslin gaddarlýðýna tanýk olmalýlar! Onlar, siz, bizler...
Ama galiba bizimkisi sadece iyi niyet.. "Atý alan Üsküdarý çoktan geçiyor" bile.. Ne insanlýðýn gözyaþý diniyor, ne de insanoðlunun zalimliði.. Ne çocuk ölümleri duruyor, ne toplu mezarlar, ne de "bir avuç toprak" için, bir koca ulusu soykýrýma uðratma giriþimi..
***
Evet, iki haftadýr "boþ" geçen "Hayatýn Ýçinden"e yeniden "merhaba" derken, size bugün "yaþama sevinci"ne dair deðil, "yaþamý düþündüren" bir yazý yazmayý uygun gördüm! Balkanlar'dan, Ruanda'dan, oradan, buradan, her an ölüm haberlerinin, savaþ naralarýnýn, çocuk çýðlýklarýnýn yükseldiði bir dönemde benim de "çorbada tuzum olsun" istedim!
Tam elli beþ yýl önce yükselen çýðlýklarý duyurmak, kesilen saçlarý, toplanan çocuk gözlüklerini, kýrýlan kalpleri, (ölü ya da diri) fýrýnlarda yakýlan onbinlerce insanýn ruhunu konuþturmak istedim!
Kotarýlan binlerce belgesele, yüzlerce sinema filmine, onbinlerce yazýya raðmen bir kalem de ben oynatayým ve bir kez daha "insanlýk adýna" aynaya bakalým istedim!.. Ve yakýn zamanda sýkça okuduðumuz "soykýrým" öykülerinin ilham kaynaðýný ve miladýný bir kez daha hatýrlatalým diye düþündüm!
Ve "bir daha asla" dileðinde "bir kez daha" bulunarak.. Ama nafile(!)
Provokasyon baþlýyor
Þimdi filmi geriye saralým.. (Polonya'nýn önemi açýsýndan!)
1 Eylül 1939.. Alman ordularý Polonya sýnýrýný aþtý.. Tarihin en kanlý savaþý baþladý.. Fitil nasýl ateþlenmiþti?
Sonraki yýllarda "Barýþ Günü" sayýlan 1 Eylül'den beþ gün önce, 26 Aðustos 1939'un geceyarýsýnda, Almanya'nýn Polonya sýnýrýndaki bir radyo istasyonu, baskýna uðrar.. Baskýnda, 9 Alman'ýn hayatýný kaybettiði açýklanýr.. Yine bir baþka Alman radyo istasyonu, "Polonyalý hainler"in yaptýðý bu "katliam"dan saat baþý söz etmeye baþlar.. Baþka radyo istasyonlarý ve yazýlý basýn da "Polonyalý katillerden hesap sorulmalý!" diye anonslar yapmaya, manþetler atmaya baþlar.. Hitler ve Almanlar'ýn sabrý taþmýþtýr! "En nadide ýrk üyesi 9 vatansever Alman"ýn kaný yerde kalmamalýdýr!..
Ve 1 Eylül'de, Hitler'in emriyle, Alman birlikleri Polonya'yý iþgal eder. Dört yýl süren kanlý bir savaþ, milyonlarca ölüm, yýkýlýp yokolan kentler..
***
Bu kanlý savaþýn hayhuyu içinde bir provakasyon(herþeye neden olan bir oyun) unutulup gitmiþtir.. Sözkonusu sýnýr baskýný sýrasýnda bulunan cesetler incelenir ve bu cesetlerin "Alman Ýstasyon görevlileri"ne deðil, toplama kamplarýnda SS'ler tarafýndan öldürülmüþ anti-Nazi'lere ait olduðu saptanýr.. Ve "Radyo Ýstasyonu"na saldýranlarýn da Polonyalý asker kýlýðýna girmiþ Alman SS komandosu olduðu ortaya çýkar..
Ve böylece, Hitler'in, "dünyayý ateþlemek için" aradýðý fitili toplama kamplarýndan topladýðý anlaþýlýr!
***
Ýþte, bu toplama kamplarýndan en ünlü ve en büyüðü de Auschwitz'dir..
Savaþ boyunca, çoðunluðu Yahudi 1,5 milyon insana mezar olan Auschwitz.. Gaz odalarý, ölülerin yakýldýðý dev fýrýnlarý, iðrenç deneylerin yapýldýðý klinikleri, daracýk hücreleri, koðuþlarý, daraðaçlarý, toplu mezarlarýyla ünlü Auschwitz.. Þimdi bir "utanç abidesi" gibi duruyor..
"Utanç turizmi" deyip duruyorum yazýnýn baþýndan beri.. Benim ortaya atýðým bir deyim deðil bu.. Polonya'nýn kültür baþkenti Krakow'a elli kilometre uzaklýktaki Auschwitz'e girmek de, çýkmak da bir organizasyonun parçasý..
Her gün yüzlerce kiþi ziyaret ediyor kampý.. Giriþ ücreti ödeniyor, filmler seyrediliyor, Kampýn kasvetine uygun bir fon müziði çalýyor Auschwitz'de..
Ölülerin ruhlarý konuþuyor
Ve "Ruhlar Evi"nin sakinleri ziyaretçilerle dertleþiyor.
"Gece vardiyasýna kaldýðým ilk gece, kampa getirilenlerin nasýl karþýlandýðýna tanýk oldum. Bir grup Polonya Yahudisi getirilmiþti. Vagonlarýnda su yoktu ve aralarýndan yüz kiþi ölmüþtü. Bizim görevimiz cesetleri ve yaralýlarý vagonlardan dýþarý çýkarmaktý. SS subaylarý diðer Yahudileri þiddet kullanarak beþli gruplara ayýrýyordu. Ayaklarýnýn üzerinde duramayanlar, yürümekte zorluk çekenler ölü kabul ediliyordu. Ölüler bir küme halinde üstüste yýðýlýyordu. Erzaklar tek bir yerde toplanýyor ve nakliye sonrasýnda bütün arabalar, geride hiçbir iz kalmamasý için en ince noktasýna kadar temizleniyordu. Daha sonra siyasi departmandan bir ünite, erkeklerin yüzde 10'unu ve kadýnlarýn yüzde 5'ini seçip genel prosedüre baðlý olarak kampa gönderdiler. Geriye kalanlar kamyonlarýn üstünde birch ormanýna götürülüp gazla zehirlendiler. Ölmüþ olanlar ve aðýr yaralý olanlar ise onlarla ayný kamyonlara bindirilip, ormanda yakýldýlar. Küçük çocuklar da bu ceset dolu kamyonlarýn üstüne atýldýlar. Eþyalar, ayýklanmak için kamyonlarla eþya depolarýna götürüldüler."
Evet, Auschwitz'de görevli bir Alman askerinin Nürnberg duruþmalarýndaki samimi ifadesi böyle..
Bir baþka tanýk ifadesi..
"Kulübeye varýldýðýnda soyunmalarý söylendi. Ýlk baþta dezenfekte olmak için geldiklerini sandýklarý kulübeye sessizce girdiler. Daha sonra bazýlarý boðularak öldürüleceklerini anladýlar ve büyük bir panik baþladý. Ayný anda hâlâ dýþarýda olanlar hemen odalarýn içine itildiler ve kapýlar kapandý...
Bu arada, Yahudiler, kulübelere sokulmadan önce, aralarýnda zorluk çýkaranlar askeri araçlarýn üstüne bindirilip gözetim altýnda tutuldular. Kargaþa baþlar baþlamaz da binalarýn arkasýna götürülüp, diðerlerinin duymamasý için küçük kalibreli silahlarla sessizce öldürüldüler. En önemlisi bütün bu iþlemlerin, (gerek kulübeye varma ve soyunma) mümkün olduðunca sessiz yapýlmasýydý."
Ve solmuþ sararmýþ defterden bir not...
"1943 yýlýnýn sonlarýna doðru Auschiwitz'e 164 Polonyalý getirildi. Anti Faþist bir örgütün elemanlarýydý.. Genç bir kadýn herkese hitaben bir konuþma yaptý. Herkes çýrýlçýplak soyunmuþtu. Kadýn, Nazi katliamýný içeren konuþmasýný þu cümlelerle bitirdi: "Bizler, þimdi ölmüyoruz.. Ýnsanlýðýn tarihi bizi ölümsüz kýlacaktýr.. Hareketimiz ve ruhumuz sonsuza dek yaþayacaktýr. Faþistler, düþünebileceðimiz en kýsa süre içerisinde kanýmýzýn hesabýný verecektir..
Kahrolsun Faþistler! Sen de bir þeyler yap!
Aradan yýllar geçiyor.. Bu lanetli kamptaki gaz odalarýnýn, daraðaçlarýnýn fýrýnlarýn arasýndan yürüyüp koðuþlara geçiyorum.. Umutsuz gözlerle bana bakan insanlarý görüyorum.. Ama cansýz duruyorlar öylece, sadece bakýyorlar.. Ýçlerinden biri koltuðunun altýna bir kitap tutuþturmuþ..
Kitabý almak için izin istiyorum, ses vermiyor bana..
Olsun varsýn, alýyorum izinsiz ve kitabýn ilk sayfasýný açýyor, ilk satýrlarý okuyorum;
"Ey yabancý, hangi ülkeden geliyorsan gel, kampýn kalýntýlarýna bak.. Düþün ve hem senin bu ziyaretin, hem de ölülerimiz boþa gitmiþ olmasýn diye elinden geleni yap. Auschwitz külleri senin ve çocuklarýn için bir uyarýdýr. Eyleme geç ki, burada izlerini gördüðün korkunç nefret meyvesi, ne bugün ne de yarýn yeniden yeþersin.. Tekrar ediyorum elinden geleni yap!"
Kampý terkediyorum, Polonya'yý da..
Dönüyorum ve bu yazýyý yazýyorum, elimden baþka bir þey gelmiyor çünkü!