kapat

11.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
TUĞRUL TUNA(ttuna@sabah.com.tr )

Her yaylada bir çayır, var bu işte bir hayır!

Basketbolcu Nedim Abi, elindeki gazeteyi katlayıp burnunun dibinde uçup duran sineğe bir iki kez salladı.. Tembel tembel uçan haşere üçüncü darbede kendisini bir yere savrulmuş buldu.. Başarısından memnun;

- Görüyorsun Talat, dedi.. Elimizden uçanla kaçan kurtulamıyor..

- Nereden çıktı o musibet, diye cevap verdi Talat.. Kış ortasında kara sinek olur mu?..

Sökeratar Faik Bey "Havalardandır.. Güneşi gördü ya!" diye katıldı lafa.. Talat'ın yine de kafası karışmıştı:

- Benim bildiğim bu meret sıcakta ürer.. Bir günde nasıl peydahlandı, sezaryenle gelmedi ya dünyaya!

- Teoman abine sor, diye topu üzerinden attı Basketbolcu Nedim Abi.. Teoman Bey uzmanlığına, bilgisine her başvuruluşta yaptığı gibi, sandalyesi üzerinde geriye kaykıldı..

Niyeti işin tadını çıkarmaktı.. Gözleri alaycı alaycı bakıyordu.. "Sinekleri bilmiyorsunuz demek.." dedi.. Nedim Abi dayanamadı:

- Tamam pes ediyoruz.. Bilmiyoruz işte..

- Yahu ömrünüz sinek avlamakla geçiyor.. Nasıl bilmezsiniz..

Nedim Abi elindeki katlanmış gazeteyi göstererek "Biz avcıyız.. Tabiat alimi değil.." diye cevap verdi.. Teoman Bey "O mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler.." diye mırıldandı kendi kendine..

Şaban hiçbir şey anlamadığı halde, kendisinden birşey istendiğini sanıp fırladı:

- Buyur Teoman Bey.. Çay mı istedin?

- Ah! Ahhh! çekti Teoman Bey.. Şaban hani senin bu haline bayılıyorum.. Cehalet de bazen hayatı güzelleştiriyor ve sen bunun canlı örneğisin..

- Askerde kaytarmasaydık okumayı söktürecektik ya!

- İyi ki söktürememişsin.. Doğal halin daha iyi.. Bak beylere.. Söktürmüşler de ne olmuş.. Bir sineği tanımıyorlar..

Mesut lafın burasında dayanamadı.. "Tamam.." dedi.. "Allahaşkına anlatma Teoman Abi.." Sonra diğerlerine döndü.. "Allahaşkına siz de sormayın.. Ben gece evdeki Meydan Larousse'a bakar yarın size sinekler hakkında güzel bir brifing veririm.."

Bu kez alınma sırası Teoman Bey'e gelmişti.. "Hem bilmezsiniz hem de alınırsınız.. " diye girdi lafa.. Sözünün kesilmesine fırsat vermemek için hemen devam etti:

- Bu sinek denen meretin en büyük düşmanı soğuktur.. Soğuklar başladımı kan dolaşımı yavaşlar.. Ağırlaşır. Hem çabuk avlanır hem de kendiliğinden ölür.. Bazıları evlerin, mekanların en umulmadık yerlerine saklanıp kendilerini koruyacak kurnazlığı gösterirler..

Fosil olan sinekler
- Vay be, sineğin de aklı varmış..

- Ne zannettin Şaban Bey? Aslında buna akıl değil de içgüdü demek daha doğru.. Kendisini sıcak bir ortamda saklayan sinek hava ısınır ısınmaz canlanır.. Bir sinek bir mevsimde milyonlarca yumurta bırakabildiğinden aynı miktarda çoğalmayı başarırlar..

Talat "Desene bizim mekanı da sığınak gibi kullanan sinekler var.." dedi.. Nedim Abi elindeki gazeteyi bir kez daha gösterdi:

- Merak etme Talat.. Bana güven.. Ben burada oldukça bu meret üreyemez.. Sinek terörünün beli kırılacaktır..

Mesut "Teoman Abi.." deyip, anlatmaya başladı.. "Bizim gazetede bir arkadaş vardı.. Sinekleri yakalayıp tekli buz kabının içine atıyor, su ile doldurduğu o kabı da buzdolabın dipfrizine koyuyordu.. Anlattığına göre su donup buz kesiliyor, sinek de fosil gibi aylarca içinde kalıyormuş.."

- Eeee! Ne olmuş yani?

- Sonra bu buz kalıbını alıp güneşe koyarak eritiyormuş.. Bir süre snra buzdan kurtulan sinek hareket ediyormuş.. Canlanıyormuş yani..

Teoman Bey "Olabilir.." diye başını sallayınca Mesut kaldığı yerden devam etti:

- Hani bunun en büyük düşmanı soğuktu?

- Haaa! Şimdi sen aklın sıra beni imtihan ediyorsun.. Oğlum ben soğuk düşmanıdır, dedim. Dondurulan bir sinek uygun şartları bulunca pekala canlanır. Çünkü soğuktan metobolizması erir.. Ölüm süreci başlar.. Donunca fiziğini aynen muhafaza edebiliyor.. Olay bu..

Şaban birden bire aklına gelen bir anısı ile olaya takviye olmak istedi.. "Biz askerdeyken yemeklerden.." dedi ama Talat lafın nereye gideceğini kestirdiğinden lafı ağzına tıkadı:

- Başlatma ulan askerliğinden.. Milletin içini kaldırma.. Yahu başka mevzunuz yok mu Allahaşkına?

Tam o sırada kapı açıldı.. İçeriye giren Mehmet Bey'di.. "Selam beyler.." dedi.. Kahvedekiler de aynı sıcaklıkla selamına karşılık verdiler.. Nedim Abi'nin yanındaki boş sandalyeyi gözüne kestiren Mehmet Bey oturur oturmaz Talat'a "Bana bir çay yolla" işareti yaptı, sonra;

- Aklı olan evinden çıkmaz arkadaş, dedi..

- Hayırdır.. Yollar çok mu kalabalıktı?

- Kardeşim sen ne diyorsun? Bu İstanbul milleti kafayı yemiş resmen.. Herkes sokakta.. Yahu bu kadar millet sokakta ne arar? Bunca zamandır düşünürüm, hesabın içinden çıkamadım..

- Bayram olsa köprü bedava diyeceğim ama!

- Yapma be Faik Abi.. 250 bin lirası olmadığı için mi evinde oturuyordu bu vakte kadar?

- Ben onu bunu bilmem.. Bayram'da köprü bedava oldu.. Millet evine girmedi.. Kilometrelerce kuyruk.. Hem de iki köprüde birden..

- Günde dört defa geçen varmış, dedi Mesut.. Bedava geçiş sayesinde kâra geçmiş oluyorlar..

Çok geçen çok kârlı
- Eee, altı kez geçsinler bir buçuk milyon kârları olur..

- Gülme Nedim Abi.. Vallahi doğru.. Böyle yapanlar var..

- Bizim milletin aklının nasıl çalıştığını bildiğimden inanırım..

Sökeratar Faik Bey ise trafikçilere takıntılıydı.. "Bir de ekipler kardeşim.." dedi.. "Yollar zaten geçit vermiyor.. Bir şeriti de onlar kesmiş trafik denetimi yapıyorlar.."

İlk kez ağzını açan Baba Tunç "Faik abim haklı.." dedi.. "Ben bunca yıldır araba kullanırım.. Daha birgün bile tehlikeli araç kullanan birinin çevrildiğini görmedim.. Ekipler yolun sağına geçiyor.. En uslu gidenler de sağda ya! Başlıyorlar onlara eziyet etmeye.."

- Heee, dedi Faik Bey.. Sordukları da ehliyet, ruhsat.. Kardeşim ehliyet kimde yok ki.. Ruhsat da öyle.. Ne yapacaksın bu evrakı? Sen trafiği ihlal eden kendini bilmezleri kovalasana..

Ressam Orhan "Köprüden geçiş mesala" dedi.. "Şerit değiştirme yasağı var.. Ben yıllardır karşıdan gelir giderim. Şerit değiştiren tek bir aracın çevrildiğini görmedim.. Öyle değil mi Teoman Abi?"

- Kardeşim Batı bunu gizli denetimle yapıyor.. Sıkıysa kırmızıda geç.. Birileri seni mutlaka çeviriyor.. Sıkıysa hatalı sollama yap.. Hemen yolun kesiliyor.. Elinde telsizi ile yol gözleyip, bir sonraki noktadaki ekiplere rapor verenler var..

- Bizde de olsa..

- Nerdeee? Gazetelerde o kadar yazıp çizdik.. Hâlâ ehliyet, ruhsat sormayı marifet sayıyorlar.. Koy E-5'e, TEM'e üç beş gizli göz.. Elindeki telsizle versin raporunu.. Gişelerde çevirip kenara çeksinler yol sapıklarını.. Bak millet cesaret edebilir mi kural çiğnemeye..

- İnsan trafiğe çıkmaya korkuyor valla..

Ressam Orhan'ın aklına gazetede okuduğu bir haber gelmişti.. "Adam pikapla ev gezmesinden dönüyormuş.. Çocukları yanına oturtmuş.. Karısı da arkada açıkta.. Eve gelmiş bakmış ki karısı yok.."

- Düşürdü deme sakın..

- Nedim Abi.. Sadece düşürse o da iyi.. Bak dinle.. Karısını bulamayınca polise gitmiş.. Okuduğuma göre bir iki kilometre de karakolun yolu var.. Polislerin biri pikabın kasasına takılan kumaşı görmüş..

- Tüüüh! Kadını düşürdü desene..

- Meğer kadın düşüp pikabın altına girmiş.. Üstelik elbisesi takılmış.. Aracın altında iki kilometre kadar sürünmüş..

- Nereden bilmişler iki kilometre süründüğünü..

- Yolda parçalarını tek tek toplamışlar.. Adamın aymazlığına, yolların başı boşluğuna bak..

Mesut'un derdi başkaydı.. Söylenenlere katılmakla birlikte aklına takılan başka bir ayrıntının üzerinde duruyordu..

- Bu trafik yüzünden yabancı futbolcuyu tutamıyoruz memlekette, dedi..

- Hoppala! O nereden çıktı şimdi..

- Mehmet Abi vallahi doğru.. Gelen yabancı futbolcular bizim memlekete bayılıyor.. Para çok.. İlgi muhteşem.. Ortam harika.. Ama trafik adamlara cinnet hali gibi geliyor. Hele evli filansa karısı tutturmaya başlıyor.. Gidelim, diye..

Mesut daha anlatacaktı ama Nedim Abi bırakmadı:

- Yine de bu trafikten Allah razı olsun, dedi.. Susurluk kazası olmasaydı bir sürü şeyden haberimiz olmayacaktı..

Kahvedekiler hâlâ gülümsemekte olan Nedim Abi'nin yüzüne dikkatle baktılar.. Ciddi olup olmadığını anlayamadılar..

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır